1 hafta sonra..
...
Giyeceği sadece bir kaç şeyi çantasına yığmıştı. Yanında fazla eşya taşımasına gerek yoktu çünkü gittiğinde annesi yine kendisi için bir sürü şey almış olacaktı biliyordu. Koca adam olsa da onların gözünde hala çocuk gibi olduğunu biliyordu ve bundan şikayeti yoktu. Orada kendisini toplayacağına inanıyordu.
Kerimle de anlamışlardı. Koca adamı evinde sürekli ağırlamak onu rahatsız edecekti o yüzden ailesinin yanından sonra ikisi ufak bir tatile çıkacaktı. İçinde az da olsa bunun heyecanı vardı. Yanında olmasını istediği kişi olmayacaktı ama değişiklik her zaman iyi gelirdi.
Çantayı yatağın ucuna koyduğunda aklı yine ona gitti. Günlerdir görmemişti bile onu. Ne halde olduğunu ya da ne yaptığını bilmiyordu. O gün en son mesajda bitti dediğinden beri Orhan gerçekten de uzak durmuştu. Oysa içten içe bitirmek değil ona koşmak istiyordu ama yapamazdı artık. Sevgisi biraz bile azalmamışken dayanmak gerçekten zordu. Çok özlemişti şerefsizi.
Keşke gitmeden tesadüfen de olsa bir kez görebilseydi. En azından ufacık bir veda edebilirdi. Göğsü yine sıkışmaya başlarken gözlerinin dolacağını hissetti.
"Piç..Ne güzel beraber gidecektik" Diye söylendi titreyeren sesiyle. Orhan'ı kendi ailesiyle tanıştırmak ve ilk defa gerçek bir ilişkisi olduğunu göstermek istemişti. Birlikte gezip ona kendi hayatını gösterecekti. Şimdi yalnız başına gidip ondan uzun süre ayrı kalma düşüncesi bile içini yakıyordu.
Yatağın üstünde yine kendi aşk acısıyla çırpınırken çalan kapı ile hızla gözlerini sildi. Hala onun için ağlıyor olmak sinirini bozuyordu ama içi özlem doluydu.
"Buğra geleyim mi?" Kerim'in sesi kapının dışından gelirken oturuşunu düzeltti.
"Gel kardeşim" dedi sesini sert tutmaya çalışarak. Ama ne kadar gizlese de ağladığı belli oluyordu. Kapı açıldığında içeri giren arkadaşı bir kaç saniye sağına soluna bakınıp çatık kaşları ile yüzünü izledi. Onun da kendisi için üzüldüğünü biliyordu.
"Yine bunalım mı takılıyorsun. Hazırladın mı eşyalarını?" Kerim dikildiği kapının önünden kendisini izlerken yavaşça başını salladı. Artık gitmemek gibi bir düşüncesi yoktu.
"Zaten çok bir şey yoktu öyle bir kaç parça koydum. Gelince de kendime ev bakacağım artık. Buralara yakın bir yer bulurum tekrar. O yüzden bir kaç gün erken dönelim" dedi.
Kerim ona ters ters baktı ama gitmek istiyordu. Ne kadar arkadaşı olsa da kimsenin özel hayatını işgal etmek gibi bir derdi yoktu.
"Bulursun bulursun. Sen şey yapsana bir. Evde şey kalmamış ya. Bende yemek yapacaktım ama yok. Tuz yok. Valla tuzsuz yemek yiyemem Buğra. Sana zahmet bi koşu gidip alıver. İlerde market var hadi kardeşim"
Arkadaşının alakasız sözleri bir kaç saniye boş boş yüzüne baktı. Sonra bozulan dengesi ile istemsizce gülmeye başladı. Ama gitmem diyemezdi elbette gidecekti. Onun kendisi için yaptıkları çok daha büyüktü.
"İyi tamam. Başka bir şey lazımsa söyle" derken çoktan ayağa kalktı. Üstünde düzgün bir eşofman ve tişört olduğu için değiştirmesine gerek yoktu. Eskiden olsa saçlarını yapmak için uğraşırdı ama artık ona bile gerek yoktu. Elini kısa saçlarına daldırıp geriye doğru yatırdı. Alışıyordu.
"Başka yok sen istediğin varsa bakarsın. İçecek bir şey alabilirsin istiyorsan."
İkisi birlikte salona geçtiğinde Buğra direkt dış kapıya ilerledi. Yakınlarda market olmadığı için arabayla gitmek zorunda kalacaktı. Bir tuz için de gitmemek için belki başka şeyler de alırdı. Spor ayakkabısını giyip eşyalarını da aldığında bir elini eşofmanın cebine soktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...