54

4.6K 288 76
                                    

Aradığı telefon dakikalarca çalıp sustuğunda çatık kaşları ile odadan çıktı. Arkadaşı bir kaç gündür ne geliyor ne de aramalarına dönüyordu ve artık merak etmeye başlamıştı. Şerefsizin belli ki bir derdi vardı ama anlamamıştı. İçindeki merak ve korku ile salona girdiğinde sevgilisinin oturduğu yerde sinirle telefona baktığını gördü.

"Orhan.. Ne oldu sana?" Diye sordu yanına yürürken. Neyse ki sevgilisi artık daha iyiydi ve içi rahattı. O sinirle yüzüne bakıp telefonu işaret etti.

"Şu çocuğu aradım gelsin diye bakmadı telefona. Sonra mesaj atmış bir süre gelmeyeceğim diye. Bir derdi varsa bilelim yardım edelim"

Sevgilisinin sözleri ile bir an kaşları havalanırken "Anıl mı?" Diye sordu. Şaşırmıştı.

"Yavrum benim başka konuştuğum biri mi var. Gelsin diye çağıracaktım açmadı. Dışarı çıksam gidip bakacağım ne olduğuna ama bırakmıyorsun ki"

Sevgilisi yine çocuk gibi sitem ettiğinde Buğra gözlerini kıstı. Bunun bir tesadüf olmadığına emindi. Kerim de ondan kaçıyordu ve kesin ikisi arasında bir şey olmalıydı. Zaten o çocuğun arkadaşına nasıl baktığını görmüştü.

Eğer Kerim hetero olmasa birlikte olmalarını çok isterdi ama Anıl'ın üzüleceğini biliyordu. Kerim ne kadar iyi adam olsa da belli başlı katı kuralları vardı ve ona bu konuda kızamazdı. Kimse kimseden zorla etkilenemezdi.

Ama kendisinden böyle kaçarak hata ediyordu. En zor günlerinde yanında olan adamı asla yalnız bırakmazdı ve ne olduğunu merak ediyordu.

"Sen gidemezsin ama ben giderim. Kerim de telefonuma bakmadı merak ediyorum. Gidip bir bakayım evde mi? Kesin ikisi arasında bir şey oldu biliyorum" dedi sinirle. Orhan o an kaşlarını kaldırdı. Onun hiç bir şeyden haberi yoktu.

"Kerim ne alaka. Ne olmuş ki aralarında?"

Sevgilisinin saf sorusu ile istemsizce sırıtıp hemen yanına oturdu. Şerefsiz gözüne çok masum görünüyordu. Ona bunu anlatmak da kendisine kalmıştı. Elini kaldırıp saf saf yüzüne bakan adamın yanağını okşadı. Daha iyi görünüyordu artık. Yüzüne renk gelmişti.

"Orhan sana bu gerçeği benim söylemem lazım artık. Anıl Kerim'den hoşlanıyor bebeğim. Yani bildiğin çocuk abayı yakmış bizimkine. O kadar ima ettim ama anlamadın sen"

Buğra durumu açıkladığında Orhan afallamış şekilde gözlerini büyütüp dudaklarını araladı. Gerçekten hiç farkında bile değildi. Onun şaşkın ifadesi ile gülmeye başladı. Şerefsiz çok güzeldi. Mavi gözlerini yeniden canlı görmek ise muhteşemdi.

"Vay amına koyım gerçekten mi? Ulan ben niye anlamadım hiç. Hem sen nereden biliyorsun söyledi mi?"

Sevgilisinin saflığı ile daha çok gülerken başını sağa sola salladı.

"Söylemesine gerek yok. Bakışlarından belli ediyordu. Yani sürekli hastaneye falan gidiyormuş onu görmeye. Ama Kerim istemiyordu tabii. Şerefsiz kesin bir şey oldu da bakmıyor telefona. Sen evde tek kalsan olur mu? Onu yalnız bırakamam Orhan. Bizim hep yanımızda oldu"

Sevgilisi bir kaç saniye boş boş önüne baktı. Durumu idrak etmeye çalışıyor gibiydi. Buğra onun cevabını beklerken Orhan hafif kaşlarını çattı.

"Ee sen şimdi gidersen geç gelirsin. Ben sensiz ne yapacağım evde tek başıma. Ya düşüp bir yerime bir şey olursa. Dikişim patlarsa ne olacak? Tek başıma mı kalacağım yani?"

Buğra onun çocuksu sitemi ile bir an şokla yüzüne baktı. Bu adama ne olmuştu anlamıyordu. Günlerdir sanki bir bebek gibi davranıyordu ama aşırı sevimliydi. Onun isyanına daha fazla dayanamayıp dişlerini sıkarak eğildi ve sertçe dudaklarını öptü. Eskiden olsa gitme diye çıkışırdı biliyordu ama şimdi bahanelere sığınıyordu.

HEMŞİR (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin