Orhan hayatında ilk defa aşırı huzurlu ve sinirinden arınmış hissederken koltuğuna daha çok yayıldı. Uzun zamandır hissettiği öfke bir anda yok olmuş gitmişti. Çünkü güzel sevdiğine açılamadıkça ve ona eziyet ettikçe daha iğrenç bir adam oluyor, bu yüzden de sinirleniyordu. Koca bir aptaldan fazlası değildi işte.
Bu yaşına kadar sadece hayatında kadınlar olduğundan bir erkeği nasıl seveceğini bilememişti. Oysa Buğra çok narin ve sevgi isteyen bir adamdı biliyordu. Onu o kadar uzun süre gözlemlemişti ki neye kırılacağını yada neye sevineceğini biliyordu. Hep bildiği yerlerden vurmuştu onu. Tam bir şerefsizdi işte.
Onu iterken başkasına aşık olacak diye öyle korkuyordu ki kıskançlığından deli olacak hale gelmişti. Resmen evinin önünde yatıp kalkıyordu ama Buğra görmemişti. Çünkü hakkı olmadığını biliyordu ama yine de ona karışmaktan geri duramamıştı. Bundan sonra ise işler değişecekti.
Buğra'nın da kendisine boş olmadığını artık biliyordu ve ondan bir adım bile gitmezdi. Bu dünya da bir tek annesine değer veriyordu ama Buğra onun için bambaşka bir yerdeydi. Aslında neyine tutulduğunu bazen çok düşünmüştü. Çok yakışıklı olsa da her yakışıklı erkeğe o gözle bakmazdı. Sevdiğinde onu çeken bambaşka bir şey vardı.
Belki sinirlenince astığı suratı olabilirdi. Ya da arada dalıp yanlardan çıkan uzun saçları kulağının arkasına itişiydi sebebi çözemiyordu. Hele o üniformanın içinde ise bambaşka oluyordu. Kaç kere onu öyle sıkıştırıp öptüğünü hayal ettiğini bile hatırlamıyordu. Resmen deli bir adamdı. Eskiden normal olan hayatı o oğlan sayesinde bambaşka olmuştu. Ve bu değişim onu çoğu kez korkutmuştu. Ama artık önemi yoktu. Sevip sevilirken kriterlerin de alışılagelmiş hayatın da içine ederdi ve ondan vazgeçmeyecekti. Kırdığı her gün için daha çok sevecek ve ona kendisini affettirecekti. İnanıyordu.
İçindeki pişmanlıkları göz ardı etmeye çalışırken onu düşünerek yine gülümsedi. Sürekli aklı fikri ondaydı. Engel olamıyordu bir türlü ve bundan şikayeti de yoktu. Oturduğu yerde tekrar saatine baktığında işten çıkmasına az bir zaman kaldığını gördü. Gidip evden onun için yemek alması gerekiyordu. İstese dışarıya da götürürdü sevdiğini ama o gün evlerinde ne kadar mutlu olduğunu görmüştü.
Ailesinden uzakta olduğundan özlem duyduğunu da biliyordu. Ev yemeği götürerek bir nebze olsun onun özlemini dindirecekti. Kendisi ise onun ailesi olacaktı. En iyi dostu, sevgilisi belki babası.. her şeyi olabilirdi. Buğra için yapamayacağı bir şey yok gibi hissediyordu.
"Orhan kardeş hayırdır dalmışsın?"
Duyduğu tanıdık sesle bir an kendisine gelirken yavaşça başını çevirip gelen adama baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme olurken ayağa kalktığında esmer adam karşısına gelmişti. Turan Bu mahalleden sevdiği bir kaç kişi arasındaydı. O ve Hüseyin ile her zaman birlikte takıldığından kendisini de açmıştı. Elini uzatıp sıktığında "hoş geldin buyur otur" dedi.
Turan kendisine nazaran kısa ama iri adamdı. Yaş olarak büyük olsa da mahalledeki bekarların başını çekiyordu. Niye evlenmediğini ise hiç öğrenememişti. Belki de gönlüne göre birisi yoktu bilmiyordu. İkisi karşılıklı koltuklara oturduğunda gözleri çıraklardan birini aradı.
"Çay içer miyiz?" Diye sordu bakınırken.
"Yok sağolasın. Öyle seni görmeye geleyim dedim. Görüşemedik bir kaç gün"
Orhan yine aklına gelen saçmalık yüzünden derin bir nefes aldı. 3 gün sadece sevdiğinden değil herkesten kaçmıştı. Çünkü bir karar vermeliydi. Ya tamamen onun hayatından çıkacaktı ya da elini tutup ölene dek sevdiğini haykıracaktı. Ve Orhan ayrılığa dayanamadığı için bırakma fikrini aklından silmişti. Buğra onundu ve hep öyle olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
Narrativa generaleTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...