Konuştuğu tanıdık adam sayesinde bir sürü ev bulmayı başardığı için keyfi fazla yerindeydi. Aslında kendisi de gidip gezebilirdi ama Buğra olmadan tadı olmazdı. Ona gelecek olan bütün fotoğrafları önce sevgilisine atacak sonra onun seçtiği evi tutacaktı. Aslında babasından kalan evi boşaltmak biraz zor geliyordu ama Buğra burada mutsuzdu ve onu üzen her şeyden uzak olmak istiyordu.
O kadını mahalleden gönderemezdi. Yıllar sonra neden çıkıp geldiğini bilmese de artık bir şekilde karşılarına çıkacağına emindi. Ve sevgilisi onun yüzünden üzüldükçe Orhan delirecekti. Göz yaşı dökmesine asla izin vermezdi.
Aklına yine onun güzel yüzü gelince oturduğu yerde sırıtmaya başladı. Acaba işe gitmiş miydi bilmiyordu. Belki de ona mesaj atmalıydı. Elinde çevirdiği telefonu döndürmeyi bırakıp ekranı açarken bir anda içeriye giren bedenle dikkati dağıldı. Başını yavaşça kaldırdığında gördüğü kanlı yüzle bir an afallarken dudakları aralandı.
Turan yüzünün her köşesinden akan kanlarla perişan bir halde kapıda dikilirken Orhan şokla yüzüne baktı. O yavaş adımlarla kendisine doğru yaklaştığında gördüğü perişan ifadesi yüzünden şok hali kaybolurken hızla ayağa fırladı.
"Lan.. Ne oldu oğlum sana?" Diye bağırdı. Arkadaşını daha önce hiç böyle görmemişti. Korku ve sinir kalbine sinerken tam karşısına gelen adamın dolu gözlerini görmek nefesinin kesilmesine neden oldu. Dudağının kenarı, kaşı ve burnu kan içindeydi.
"Turan!" Dedi sinirden boğuklaşan sesiyle. Onun en yakın dostuna, değer verdiği adama hangi şerefsiz böyle yapmaya cesaret edebilirdi anlayamadı. Onun sulu gözlerini görmek şaşırtsa da içinde oluşan öfke ile burnundan soludu. Sanki deliriyor gibi hissetti.
"Bir oturayım hele anlatacağım" Turan konuşurken dudağından sızan kanı gördüğünde bir an ne yapacağını bilemedi. Bu adamı severdi. Bazen sözleri sinir etse de Turan hayatında gördüğü en dobra adamdı. Onun ağlamaklı ifadesi ile dişlerini sıkıp yavaşça kolundan tuttu.
"Otur şuraya. Ve anlat ne olduğunu. Hangi orospu yaptı bunu sana"
Orhan onu tuttuğunda titrediğini hissetmişti. Başına her ne geldiyse arkadaşı fazla etkilenmiş gibiydi. Sakin kalabilmek için derin bir nefes alırken yavaşça onu geride duran koltuğa oturttu.
"Halil.. su getir oğlum çabuk" Diye bağırdı içeri doğru. Turan koltuğa oturduğunda yüzünü buruştururken Orhan merakla karşısına geçti. Bunu kim yaptıysa elbette misliyle karşılığını vermeyi bilirdi. Kendisi için değerli insanlara asla zarar gelmesine izin vermezdi. Kendisi de sinirden dizlerini titretmeye başladığında içerden gelen oğlanla bakışları bölündü.
Turan burnunu çekip genç oğlanın elinden şişeyi aldığında Orhan titreyen elini görüp dişlerini sıktı. Üzülmüştü. Daha önce de defalarca kavga etmişlerdi ama Turan ilk defa gözleri dolu gelmişti. İçindeki merak bekledikçe artsa da onun titreyerek suyu içmesini bekledi.
Tüm öfke bedenini kaplamışken Turan şişeyi ağzından çekip "çocuklara söyle dışarı çıksınlar iki dakika kardeşim" dedi. Onun sözleri ile afallasa da hızla başını salladı. Anlaşılan mesele düşündüğünden önemliydi.
"Çıkın siz biraz Halil. Çay falan için sonra gelirsiniz" dedi genç oğlana.
"Tamamdır abi" genç oğlanın gitmesini beklerken arkadaşının dağılmış haline baktı tekrar. Onu ilk defa böyle kötü görüyordu. Belki de eskiden kavga ettikleri birileri saldırmıştı kestiremiyordu. Ama içi içini yemeye başlamıştı. Turan şişeyi sehpaya bıraktığında gözlerini silip başını önüne eğdi. Derdi her neyse fazla canını yakmış gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...