42

4.9K 323 115
                                    

İçindeki gerginlik öyle fazlaydı ki avuçlarının içi bile terliyordu. Neden böyle bir işe giriştiğini artık sorgulamayacak kadar geç kalmıştı. Turan piçiyle buluşacak olmak yeterince iğrençken bir de olacakları düşünmek daha çok gerilmesine neden oluyordu. Ama bunun yanında bir de şaşkınlığı vardı.

Turan'a görüşmek istediği için mesaj attığında belki kendi evi yada dışarda bir yer beklemişti ama şuan geldiği yer ıssız bir ağaçlığın arasında kalıyordu. İlk defa buralara gelmişti ve sadece bir kaç tane ev vardı. Orhan arkadaşının böyle bir evi olduğunu biliyor muydu acaba. Şerefsiz sırf kendisi için bile tutmuş olabilirdi.

Onun kendisine dokunacak olma düşüncesi midesini bulandırırken yüzünü buruşturup direksiyonu sıktı. Şuan bu durumu hiç yaşamak istemiyordu ama ikisine de aynı anda güzel bir ders vermeliydi. Birinin yaptığı piçlik ortaya çıkacak diğeri ise yaptığı hatanın farkına varacaktı. Bu saatten sonra Orhan kendisi için bir ihtimal bile olmasa da ikisinin hayatından da sessizce çıkıp gitmeyecekti.

Oturduğu yerden sanki korku filmlerini andıran eve bakarken birden arabanın camı tıklatıldığında korkuyla sekerek "amına koyım" Diye bağırdı. Bütün bedeni resmen titriyordu. Bir elini kalbinin üstüne koyup hızla başını çevirdiğinde kendisine sırıtarak bakan arkadaşını gördü. Neyse ki o da kendisiyle gelmişti de biraz rahattı. Derince soluyup camı açtığında onun gülüşünü duydu.

"Ödüm koptu şerefsiz ya" dedi çarpan kalbiyle. Kerim sırıtarak bir kolunu cama yasladı.

"Korkma diyemeyeceğim kardeşim. Adam resmen seni nereye çağırdı yavşak. Ama şeye gelmedin oğlum sonuçta konuşup çıkacaksın işte. Sana dokunamaz zaten"

Arkadaşının sözleri ile yüzünü buruşturdu. Zerre kadar rahatlamamıştı içi. Zaten onun kendisine zorla dokunmasına izin verecek kadar çelimsiz değildi ama Turan'ın da Orhan kadar güçlü olduğunu biliyordu. Şerefsizler adam döve döve gelişmişti.

"Bak konuştuğumuz gibi Buğra sakin ol. Sen onu öttür gerisini ikisine bırak ve çık. İkisi de neyin ne olduğunu anlasın. Baktın olmadı yüzüne yumruğu çakıp çıkarsın. Tamam mı?"

Arkadaşı kendisini sakinleştirirken Buğra derince soluyup telefonu cebinden çıkardı. Orhan'ın telefonun başında kendisinden mesaj beklediğini umuyordu. Dün attığında evi basacağından korkmuştu ama öyle olmadı. Belki de gerçekten artık umrunda değildi.

"Ben ona konumu atayım o zaman. Ya gelmezse şerefsiz?" Dedi telefona bakarken. İçten içe gelmesini çok istiyordu. En azından kendisine biraz olsun değer verdi mi onu görecekti.

"Gelmesin ne kaybedersin ki. Sanki gelince ne olacak gerçekleri gördü diye ona dönecek değilsin kardeşim.. değil mi? Hem mesajı silmeyi unutma"

Kerim'in sorusu ile düşünmeden başını salladı. Bu yüzleşmeyi sadece ikisine ders vermek için yapıyordu. Kendisini aklayıp o adamın hayatından çıkıp gidecekti. Orhan'ı çok sevdiğini inkar edemezdi. Onun için deli oluyordu ama yaptığı hiç bir hakareti asla unutmazdı. Sırf o istedi diye evini düzenini bozmuşken öylece ortada bırakılmak ve o ağır sözleri duymak unutabileceği şeyler değildi.

Kendisine hiç inanmamıştı. Oysa Orhan için kendisinden çok fazla ödün vermişti. Eğer biraz akıllı bir adam olsa onun bir dokunuşu ile nasıl eridiğini görebilirdi. Ama o seçimini yapmış ve Buğra kapının önüne konulmuştu. Acı gerçek ortadaydı.

"Öyle bir şey olmayacak. Zaten onun da yüzü olmayacak bana bakmaya." Derken ona konumu yolladı. Başka bir şey yazmaya gerek duymamıştı. Attığı mesaj anında görüldü olduğunda titrek ve derin bir nefes çekti içine. Keşke onun kendisine yaptığı o iğrenç ithamları hak etseydi bu kadar canı acımazdı. Bir kaç saniye bekleyip yazışmayı titreyen elleriyle sildi. Turan şüphe etsin istemiyordu.

HEMŞİR (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin