8

14K 822 156
                                    

"Hadi şerefe beyler canlanın lan biraz"

Kerim elindeki bardağı kaldırıp onlara doğru uzattığında Buğra sırıtarak eşlik etti. Gelir gelmez kendisine en ağır içkiyi söylemişti ve şimdiden ortama alışmıştı. Semih hemen yanında oturmuş onlara tebessümle eşlik ederken üçü bardakları tokuşturdu. Buğra içkisini kafasına dikerken aldığı acı tat bile hoşuna gitmişti.

Geldikleri mekan öyle ahım şahım bir yer değildi ama sevmişti. Fazla kalabalık olmayan loş bir ortamdı. Arkada çalan orta seviyedeki müzik ise rahatsız etmiyordu. Bütün kötü düşünceleri beyninin en arkasına iterken bardağı bitirip sertçe masaya bıraktı.

"Hızlı gitmiyor musun?" Yanından duyduğu sesle sırıtarak geriye yaslandı. Hızlı gitse ne olacaktı ki. Bir taksiye biner ya da arkadaşı evine bırakırdı.

"İçmeye gelmedik mi beyler. Kerim bir tane daha söyle bana ya sana zahmet" dediğinde Semih bir anda ayağa kalktı.

"Ben gidip alırım kendime de alacağım. Sen istiyor musun Kerim?"

"Yok sağol. Bana yeter bu"

Semih ona bakıp göz kırptığında yavaşça bara doğru ilerledi. Geldiğinden beri dibinden ayrılmıyordu ve bir şeyler olduğunu hissetmişti. Ama kendisinde ona verecek bir kalp var mı emin değildi. Güzeldi Semih. Başka biri olsa havada kapabilirdi ama şuan bunu düşünemiyordu. Aklına biraz önce bıraktığı adamı getirmeden duramıyordu. Manyak herif aklını bile rahat bırakmıyordu.

"Şş bana bak lan. Semih iyi çocuk değil mi? Yakışıklı da. Ne diyorsun?"

Kerim birden kendisine doğru eğilip fısıldadığında anlamayarak "neye ne diyorum?" Diye sordu. Arkadaşı sesli şekilde güldü.

"Oğlum çocuk sana yanık işte anlasana. Valla söylemezdim bile ama çok efendi birisi sende biliyorsun. Karar senin tabii ben sadece bil istedim. Seni çok beğeniyor"

Buğra düşündüğü şeylerin dile gelmesi ile şaşırırken bir yandan da üzüldüğünü hissetti. Ona karşılık vermezse araları bozulacaktı. Ama verirse de kendisi mutsuz olacaktı. Çünkü Kerim'in sözleri ile ufacık bir heyecan bile hissetmedi. Nedenini biliyordu. Başka biri için heyecan duyarken Semih için olmazdı.

"O mu söyledi sana bunu?" Diye sordu yüzü düşerken.

"Sen yokken konuştuk biraz da resmen belli etti işte. Sevgilisi var mı diye sordu bilmiyorum dedim. Kapıyı tamamen açmadım yani merak etme. Sen gerekirse konuşursun artık top sende"

Kerim ona açıklama yaparken Buğra yine aklına gelen yüzle dişlerini sıktı. Piç sürekli aklına gelip duruyordu. Evlerinden çıkarken bile surat yapmıştı ve sanki ilk defa bir çocuk gibi küskün bakmıştı. Salak madem öyle niye niyetini belli etmiyordu ki. Korkuyorsa böyle uzaktan üzülürdü işte. Aşığım dese ölür müydü.. Onu bırakmak istemese bile sırf gıcıklığına çıkıp gitti. Pislik aklıyla oynuyordu.

Mavi gözler yüzünden kalbi yine hızlanırken masaya gelen oğlanla başını ona çevirdi. Semih esmer teniyle dikkat çekici biriydi. Ama kendisi için önemi yoktu. Mavi gözler varken başka gözlere bakmak istemiyordu.

"Al bakalım. Ama yavaş iç barmen gerçekten çok ağır olduğunu söyledi. Yarın başın ağırmasın"

O yine yanına gelip oturduğunda Buğra Kerimle göz göze geldi. O memnun şekilde gülümserken kendisi sessizce başını salladı. İlgisine minnet duyuyordu ama fazlası yoktu. Olması zordu.

"Teşekkür ederim" dedi içkiyi eline alırken. Buğra onların dediğine zıt şekilde içkiyi hızla içerken Kerim yine sohbeti kurmuştu. O kendilerinden daha büyük olduğundan sanki daha ağır başlıydı. Severdi onu. Kardeş gibiydi ve bu bozulsun istemiyordu. Orhan yüzünden kaç kere özür dilediğini bile hatırlamıyordu. Manyak herife ilerde bunun da hesabını soracaktı.

HEMŞİR (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin