Yattığı yatakta terlediğini hissederken bir anda gözlerini açtı. Gündüz olduğu için hissettiği iğrenç psikoloji ile sağına soluna bakınırken nerede olduğunu algılamaya çalıştı. Kendi yatağında olduğunu aklına gelenler yüzünden seslice ofladı. Orhan'ın onu kaldırması gerekiyordu. Hızla yatağın yanında duran telefona uzandığında gördüğü saatle "hassiktir yaa" Diye söylendi.
Öğlen 2'ye geliyordu. Sadece bir kaç saat uyuyacaktı sözde ve tatil günlerinde uyumak istemiyordu. Bir kaç saniye kendisine gelmeye çalışırken ekrana baktı ama hiç bildirim görmemişti. Demek ki sevgilisi evdeydi.
Kendisine geldiğinde yataktan çıkıp gözlerini ovarak odadan çıktı. "Orhan" diye bağırdı salona yürürken. Evde yine bir sessizlik vardı ve bu sessizlik hoşuna gitmiyordu. Dağınık saçlarını bile umursamadan salona girdiğinde koltukta tek başına oturmuş telefonuna bakan adamı gördüğünde kaşları çatıldı.
"Günaydın" dedi boğuk sesiyle. Turan bir an yerinde sekip şaşkınca başını kaldırdı. Geldiğini bile duymamıştı demek ki. Şaşkınlığı hafif bir gülümsemeye döndü.
"Günaydın. Ne bu saçların hali?"
O hafif güldüğünde Buğra derince soluyup yanına doğru yürüdü. Kim bilir ne halde görünüyordu ama umrunda bile değildi.
"Orhan nerede yok mu?" Diye sordu yanına geçip oturduğunda. Çok fazla uyumuş gibi hissediyordu. Geriye yaslanıp boş boş önüne baktı.
"Dışarı çıktı o. Uyanınca söylersin dedi. Bir işi çıkmış acil gitti. Daha bir saat olmadı gideli ne zaman gelir bilmiyorum"
Onun açıklaması ile yavaşça başını sallarken içten içe sinirlendiğini hissetti. Tatil gününde niye kendisini yalnız bırakıyordu ki. Bir de işe gitmeyeceğini söylemişti. Sinirle önüne bakarken birden saçında hissettiği parmaklarla irkilerek başını çevirdi. Turan'ın eli görüş açısına girdiğinde kaşları daha çok çatıldı.
"Saçların çok dağınık hoşuma gitti" dedi gülerek. Buğra ona sinirle bakarken tekrar saçına dokunan adamın parmakları kulak arkasına değdiğinde hızla başını geriye çekti. Bunda kötü bir anlam aramıyordu ama sevgilisinin ne kadar önem verdiğini biliyordu. Turan'ın eli havada kalırken hızla ayağa kalktı.
"Ben gideyim lavaboya düzelteyim. Hem Orhan'ı ararım" dedi ona bakmadan. Eğer baksa yüzündeki öfkeyi görebilirdi ama görmedi. Hızla salondan çıktığında kendisini direkt banyoya attı. Şerefsiz hem yalnız bırakıp hem de ota boka laf ediyordu.
Sinirle aynanın karşısına geçtiğinde önce dağılmış saçlarına baktı. Cidden kabarık ve komik duruyordu. Saçını açıp toplarken gözleri boynuna takıldığında gördüğü kızarıklık ile seslice ofladı. "Şerefsiz ya illa iz bırakacaksın" Diye söylendi. Şuan ona kızgındı yoksa takılmazdı. Bari telefonda bildirimini görseydi.
Sonunda işini bitirdiğinde elini yüzünü yıkayıp kurulama ihtiyacı duymadan banyodan çıktı. Tam odaya döneceği sırada salondan duyduğu konuşma sesiyle istemsizce ayakları hareket etmeyi durdurdu. İçinde oluşan merakla biraz salon tarafına sessizce yürüdüğünde onun telefonda konuştuğunu duymuştu.
"Ne zaman gittin yanına.. yav rahat bırak artık şu adamı be Yelda"
Buğra duyduğu isimle bir an kaskatı kesilirken gözlerini büyütüp daha çok yaklaştı. Onunla konuşacağını tahmin etmezdi.
"Hem beni arama artık. Senin yüzünden kardeşimi kaybediyordum ben. Banane ne konuştuysan. Orhan sana bakmaz artık anlamadın mı?"
Telefonda sinirle konuşan adam yüzünden şaşkın şaşkın olduğu yerde dinledi onu. Fazla sinirlenmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...