Bir kaç gün sonra..
...
Vücudunda hissettiği ağrı ve halsizlik ile kendisine gelmeye çalıştı. Yüzüne dokunan elleri hissetti ama sanki üstünde tonlarca ağırlık vardı. Nefes aldıkça sızlayan bedeni yüzünden zorlanmıştı. Ne olduğunu yada nerede olduğunu anlayamadı. Sesler geliyordu kulağına ama tanıdık değildi.
"Orhan kalk bakalım" bir adamın sesini duyduğunda kapalı gözleri ile kaşlarını çattı. Zaten elinde olsa açacaktı gözlerini ama çok yorgun hissediyordu. Dudakları aralandı ama sanki kupkuruydu ağzının içi. Bir şey söylemek istediğinde boğazı acıdığı için sesini de çıkaramadı.
"Bak Buğra dışarda. Seni bekliyor hadi iyisin oğlum artık. Uyan"
Adamın sözleri arasında duyduğu isim bir an kalbinin sıkışmasına neden oldu. Sevdiği ona mı gelmişti yani. Kendisi nerede olduğunu bilmesede hissettiği heyecanla gözlerini açmaya çalıştı. Sanki yıllardır uyumuş gibiydi. Gözüne vuran ışığın rahatsızlığı yüzünden bir kaç kere gözlerini kırptı. Canı acıyordu. Sanki karın bölgesinde bir şeyler vardı.
Sonunda gözlerini tam açabilmeyi başardığında bir kaç kere daha kırpıp nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Başında birileri vardı ama tanıyamadı. Kalp atışları hızlanırken gözleri sevdiğini aradı ama bulamadı. Zorlukla yutkunup yavaşça etrafına bakınırken bir hastanede olduğunu anlamıştı.
"İyisin iyi. Hastanedesin. Uyudun günlerce artık yeter. Ağrı kesici yaptık birazdan daha iyi olacaksın"
Doktor olan adam ona açıklama yaparken Orhan aklına doluşan düşüncelerle derin bir nefes aldı. Hatırlıyordu. En son o piçin yolladığı adamlar yüzünden yere yığılmıştı ama sonrası yoktu. Başında dikilenler ona bir şeyler sordu ama Orhan bir tek sevdiğini aradı. Görmek istiyordu. Çok fazla özlemişti onu. Buğra kim bilir nasıl üzülmüştü.
"İyiyim ben. Buğra gelsin" dedi zorlukla. Boğazı çok acıyordu ama onu görmeliydi.
Bulunduğu yatağın başında bir kaç şey yapıp karnını kontrol eden doktor sonunda işini bitirdiğinde Orhan sabırsızca kapıya baktı. Niye daha gelmiyordu ki. Çok özlemişti. Ne zaman geldiğini, ne kadar zaman geçtiğini bile bilmiyordu ama umrunda değildi. Buğra yanında olsun yeterdi.
Uzandığı yerde hissettiği acıdan hareket edemese de çarpan kalbiyle kapıya baktı. O an içeri giren kısa saçlı, dağılmış sevdiğini gördüğünde bir an nefesi kesildi. Sanki yıllar olmuştu görmeyeli. Özlemden yanan kalbiyle sertçe yutkunurken Buğra yavaş adımlarla ona yaklaştı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu ve ağlıyordu. Onun perişan hali kendi canını acıttı.
"Orhan" Onun titreyen sesini duyduğunda kendisi de ağlamak istedi. Kalkıp deli gibi sarılmak istiyordu ama hali yoktu.
"İyiyim ağlama" Diyebildi. Onun üzülmesine artık dayanamıyordu. Buğra hızla gözlerini silip yanına geldiğinde Orhan dikkatle onu izledi. Çökmüştü o da. Acı çektiğini biliyordu. Buğra sanki dokunmaktan korkar gibi onu süzüp hemen yanında yere çöktü. Onun başı omzuna gelirken Orhan aldığı kokuyla gözlerini yumdu. Çok özlemişti.
Buğra omzuna kafasını gömüp sesli sesli ağlarken Orhan sızlayan kalbiyle elini kaldırıp saçlarına dokundu. Ağlamak istiyordu. Keşke onunla buluşması böyle olmasaydı ama hazırlıksız yakalanmıştı. Bir kalleş gibi arkasından saldıracağını bilememişti. Dost denilen kavramın böyle ayaklar altına alınması bile içini yaktı. Buğra hıçkıra hıçkıra ağlarken o kısa saçlarını okşayıp "ağlama yavrum İyiyim" dedi. Artık iyi olmasa da onu gördüğü için iyi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...