46

4.9K 286 66
                                    

Çok uzun zaman sonra bakıpta gördüğü manzara yüzündeki gülümsemenin sebebi olsa da yanında olmasını istediği adamın yokluğu yüzünden derince soludu. Uğraşıyordu geldiğinden beri. Annesi ve babasıyla sohbet ederken, onlara neler yaptığını  anlatırken mutlu oluyordu ama içindeki acı bir türlü geçmiyordu. Çok fazla özlemi vardı. Şerefsiz kanına nasıl işlemişse bir türlü gitmiyordu gözünün önünden.

Ama canını sıkan şey günlerdir onun bir mesaj atmamasıydı. Aptal gibi tavrını koysa da Orhan yazacak sanmıştı ama gerçekten uzak duruyordu. İstemediğini söylemişti ve onun ne kadar kırıldığını da tahmin ediyordu.

"İyi oldu sana şerefsiz. Biraz da sen üzül" Diye mırıldandı. Ama sözleri sadece kendisini rahatlatmak içindi. Aklında fikrinde o vardı. Kerim'e de sormuştu ama Orhan'ın hergün beklediğini söylemişti. En çokta içini acıtan zaten buydu. Hergün akşam evinin önünde oturup boş boş dışarıyı izliyor demişti arkadaşı. Ben senden hiç gitmedim derken gerçekten de gitmemişti.

Aptal herif evsiz ne yapacaktı. Kendisi arkadaşında kalıyordu ama Orhan'ın çok yakın dostu bile olsa gidip kalmayacağını biliyordu. Zaten dostum dediği adamı da silmişti. İçi sızlıyordu haline. Gerçekten sözlerinden pişmanlık duyduğunu, başka biriyle görse deli olacağını biliyordu. Gözlerinde görmüştü. Ama bu zaman ikisini de iyi gelmeliydi. Kendisi için hiç iyi olmasa da olmak zorundaydı.

Balkonun güzel manzarasını izlerken duyduğu ayak sesleriyle hızla kendisini topladı. Ne kadar ailesine belli etmek istemese de anlamışlardı. Babasına olmasa da annesine biraz olsun durumu anlattı. Zaten halinden o kadın daha iyi anlıyordu. Saçlarını kestiğini görünce bile birisi yüzünden olduğunu düşünmüştü çünkü kendisinin yapmayacağını bilirdi.

Yumuşak koltukta başını çevirdiğinde elinde iki bardakla yanına gelen kadınla gülümsedi. Kendisi aynı babasına benzerdi ama annesiyle arası hep daha iyiydi.

"Baban yine tansiyon aletini almış bekliyordu dedim yeter ama, oğlumla beni rahat bırak"

Annesi ona bardağı uzattığında Buğra daha çok güldü. Geldiğinden beri babası sürekli ya tansiyonunu ölçtürüyor ya başka şeyler sorup duruyordu. Buna itirazı yoktu asla. Hoşuna gidiyordu.

"Yarın başlar mesai yine burada daha uzun çalışıyorum resmen" derken annesi de yanına oturdu. Günlerdir ikisinin yaptığı kısa sohbetler sayesinde daha iyi sayılırdı. Ama detay vermemişti. Birisini sevdiğini biliyordu. Bunu zaten inkar edemezdi. Bütün kalbi Orhan diye çarparken kimseden saklamak istemiyordu.

"Bu halini hiç beğenmedim Buğra vallahi. Sana yakışmıyor böyle olmak, baban da dedi git konuş diye. Bana adam akıllı anlat şu Orhan kimmiş"

Annesinin sözleri ile yavaşça başını salladı. Kendisi de bu halde olmak istemiyordu ama elinde değildi ki. Kalbine kimin gireceği ona sorulmamıştı. Ama detayları anlatarak ailesini de üzeceğini biliyordu. Hele ki evsiz kaldığını duysalar kesin onunla gelirlerdi ama söylemek istemiyordu.

"Anlattım ya zaten. İşte denedik olmadı. Bende kafamı dağıtmak istedim ve geldim. Eğer olsaydı onunla gelecektim zaten ama bazı şeyler girdi işte araya. Zaman lazım unutmam için sadece"

Açıklarken bile kalbi yeniden sızladı. Bana güvenmedi bir piçi seçti diyemezdi. Zaten bedelini ödemişti biliyordu. Hem arkadaşından hem sevdiğinden olmuştu.

"Sen mantıklı birisin bence doğru kararı verirsin. Onu sevdiğin çok belli eğer düzelebilecek bir şeyse kendine eziyet etme. Bu hayatta sevecek birini bulmakta zor. Bazen bulunca bırakmamak lazım. Sen daha iyi biliyorsun"

"Ya yaptığı hata yüzünden gidemiyorsam? Affedemiyorsam onu" Diye sordu gözleri manzaraya bakarken. Bir şeyler duymak istiyordu.

"Yani eğer çok büyük bir hata değilse herkesin şansa ihtiyacı vardır. Bazen hata yapmak gerekir gerçekleri görmek anlamak için. Zamanında sende hatalar yaptın biliyorsun. Yapa yapa öğrendin neyin ne olduğunu. Önemli olan pişman olmak. O pişman mı?"

HEMŞİR (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin