Kerim arabanın içinde gerginlikten dudaklarını kemirirken bir yandan da telefonda kendisine gülen oğlan yüzünden sinirle soludu. İyice dalga konusu olmuştu ama elinde de değildi. Buğra'nın söyledikleri yüzünden resmen içi içini kemirmeye başlamıştı.
"Kerim git konuş düzgünce güveniyorum sana halledersin kardeşim"
Buğra yine gülmeye başladığında oflayıp başını salladı. Yapabilirdi.
"Hastanenin önünde bekliyorum zaten. Ulan hep senin yüzünden aklıma soktun talip falan. Amına koyım çok sinirliyim"
Sözleri ile Buğra kahkaha atmaya başladığında yüzünü buruşturup telefonu kulağından uzaklaştırdı. Şerefsize eğlence çıkmıştı.
"İkinci Orhan vakası oldun oğlum sen. Hem yalan mı çocuk güzel tabi ki talibi olacak. Bence uzatma bu işi"
"Buğra anladım kardeşim tamam. Talip deyip durma. Neyse ben gidiyorum o zaman. Eğer yüzüme bakmazsa ne bok yiyeceğim?"
Sorusu ile arkadaşı bir kaç saniye duraksadı.
"Eğer gerçekten istiyorsa bakar. Bakmazsa da çıkıp gelirsin sıkma canını. Ama Anıl eminim sana kayıtsız kalamaz. Neyse git hadi haberini bekliyorum bak"
"İyi tamam görüşürüz selam söyle"
Kerim telefonu kapattığında kendisine cesaret vermek için bir kaç kere derin nefes aldı. Şuan geldiği yerden gitmek istiyordu ama içi içine sığmamıştı. Arkadaşıyla konuştuktan sonra aklına gelen düşünceler yüzünden tekrar sinirlendi. Kendisini aptal gibi hissediyordu ama buraya gelme dürtüsüne bir türlü de engel olamamıştı.
Direksiyonu bir kaç kere sıkıp kendi kendine başını salladı. Bu işi bugün halledecekti. Gidip onunla konuşacak ve belki de hayatında yapmadığı şeyi yapıp bir erkekten zaman isteyecekti. Sanki bir maça çıkarmış gibi "yaparsın sen hadi bakalım" diyerek arabanın kapısını açtı. İçeri girmeyecekti ama kendisini görsün istiyordu.
Dışarı çıkıp kapıyı kapattığında hala üstündeki üniformayı çıkarmadığı için biraz utandı. O çocuğa kızarken şimdi kendisi aynı şeyi yapmıştı. Ama evini bilmiyordu ve aradığında da açmamıştı. Hastaneye gelmekten başka çaresi de kalmamıştı.
Yavaş adımlarla arabasının ön tarafına yürürken ellerini cebine sokup etrafına bakındı. Burası kendi çalıştığı hastaneden daha büyüktü ve güzeldi. Kalbi istemsizce yine hızlanırken ön tarafa geldiğinde kalçasını arabanın kaputuna aslayıp gözünü kapıya dikti. Daha önce kız arkadaşı olan biri için şuan yaptığı gerçekten büyük cesaretti. Eğer Buğra olmasa asla buraya gelemezdi ama ondan cesaret almıştı.
Ve o çocuğu kırdığını da biliyordu. Belki de kötü görecekti. En azından sırf kovduğu için bile özür dilemeliydi çünkü Anıl iyi bir çocuktu. Kendilerine yaptığı yardımı ve sürekli desteğini asla inkar edemezdi. Orhan bile onu kardeşi gibi çok seviyordu.
Dakikalar geçtikçe içindeki heyecan da artmaya başladı. Ne diyeceğini yada yapacağını planlamamıştı. Onu görünce doğaçlama giderdi. Zaten bu işler planlı programlı olmuyordu. Hastaneden üniformalı bir kaç kişi çıkmaya başladığında Kerim gergince tutkundu. Heyecanlandığını inkar edemezdi.
Bir kaç dakika sonra kapıdan onun çıktığını gördüğünde sanki eli ayağına dolanmış gibi yerinde doğruldu. Anıl hemen yanındaki esmer ve kendisi yaşlarındaki oğlanla gülerek bir şey konuşuyordu. Gerçekten çok güzel çocuktu. Sarımsı saçları sürekli önüne dökülüyordu ve yüzü temizdi. Kerim onun gülüşünü izlerken birden yanındaki oğlan onun omzuna kolunu attığında arkadaşının sözleri beyninde döndü. Talibi belki de oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
Fiksi UmumTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...