Oturduğu yerde dakikalardır boş boş yeri izliyordu. Beyninde dönüp duran düşünceler içini öyle huzursuz ediyordu ki kalbi sıkışıyordu. Orhan kendisinden başka kimseyi sevmiyordu bunu biliyordu ama kıskançlık yine de bir zehir gibi beynini yiyordu. O kadınla konuşma demişti ona. Kim bilir ilk karşılaşmaları nasıl olmuştu. Belki özlem dolu bakışlar yada eski anılar bir bir ortaya çıkmıştı.
Düşündükçe yine sinir ve kıskançlıktan deli olurken "Ağzına sıçayım gel al artık" Diye bağırdı. Boş salonda sesi dolaşıp kendi kulağını dolurdu. Turan gittiğinde ona mesaj yazıp hemen gelmesini istemişti ama Orhan hala yoktu. Oturduğu koltuğa artık sığamadığını hissederken oflayarak ayağa kalktı. Çok aç olmasına rağmen tek lokma yemediği için de midesi bulunmaya başlamıştı. Orospu çocuğu Turan yüzünden bütün keyfi çöp olmuştu.
Ayakta bir kaç saniye ard arda yutkunup sağa sola doğru yürümeye başladığında dış kapının sesini duyması ile bedeni kaskatı kesildi. Kalp atışları hızlandı ve sanki göğsü yeniden sıkıştı. Ona sormak için deli oluyordu. Ne konuşup nasıl bir karşılık aldığını bilmek istiyordu.
"Buğra nerdesin yavrum?" Onun sesini duyduğunda içi bir anda yumuşasa bile sinirden kaşlarını çatıp olduğu yerde onu beklemeye devam etti. Aşırı kıskançlık yapıyor olabilirdi ama hayatında ilk defa böyle hissederken engel olamıyordu.
Orhan hızlı adımlarla salona geldiğinde Buğra onun yakışıklı yüzüne bakarken dişlerini sıktı. Piç böyle yakışıklı ve dikkat çekici olmak zorunda mıydı. O kendisine şaşkın şaşkın bakarken "noldu yavrum?" Diye sorduğunda Buğra sinirle güldü. Alt dudağını dişleriyle ezip kendisine yaklaşan adama doğru ilerledi. İkisi arasında bir adımlık mesafe kaldığında Buğra onun şaşkın ve endişeli gözlerine baktı.
"Niye konuştun lan o kadınla?" Diye sordu. İlk defa kendisini bu kadar öfkeli hissediyordu. Kaybetme korkusu insanı başka bir boyuta çeviriyordu. Orhan sorusu ile bir an afalladı. Bildiğini düşünmemişti demek ki. Sonra yavaşça başını salladığında Buğra sinirden daha çok kasıldı.
"Mecbur kaldım konuşmaya anlaması için"
Onun sözleri ile Buğra hızla elini kaldırıp yüzünü sıvazladı. Derin derin nefesler aldı. Kıskanıyordu. Hem de deli gibi kıskanıyordu.
"Ben sana uzak dur demedim mi Orhan. Niye konuşuyorsun amına koyım. Niye?" Sesi ilk defa yüksek çıkıyordu ama engel olamamıştı. Sinirliydi.
"Buğra sakin ol yavrum anlatacağım." Buğra elini indirirken Orhan havada tutup hızla dudaklarına götürdü. Onun bu hareketine ters ters bakıp elini çekmek istedi ama izin vermemişti.
"Orhan!" Dedi uyarıcı bir sesle ama sevgilisi inadına elini ard arda dudaklarına bastırdı. Ama şuan böyle yapması Buğra'yı sakinleştirmiyordu.
"Buğra. Sakin ol dedim. Anlatacağım sana gel otur hadi. Senden gizlim saklım yok merak etme"
Orhan elini bırakmadan yine parmaklarını iç içe geçirdiğinde kurtaramayacağını bildiği için onunla birlikte koltuğa geçti. İkisi yan yana oturdu ama bir an önce duymak istiyordu.
"Anlat niye konuştun onunla. Seni uyardığım halde hemde" dedi sinirle. Orhan'ın sıkıntılı ifadesini görüyordu ama kendisi yapsa delirirdi biliyordu. Sırf kıskandığı için kızmaya hakkı yoktu.
"Yavrum. Seni ne kadar sevdiğimi bilirken böyle basite alma gözünü seveyim bak. Ben işe gittiğimde dışarda bekliyordu. Bende madem gelmiş konuşmak istedim ama içeri bile sokmadım onu. Herkesin içinde konuştum özellikle. Asla yalnız kalmadım ve yüzüne bile bakmadım doğru düzgün"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMŞİR (bxb)
General FictionTAMAMLANDI Mahallesinde kendince mesleğini yapan Buğra ve başına bela olan komşusunun hikayesi Bxb konudur Olaylar ve karakterler tamamen hayal ürünüdür +18, küfür ve şiddet içerir...