bu bölümün şarkısı bulamadım size bırakıyorum
Elimi tutup şehitliğe girdi. Ardından durdu ve mermere oturdu fotoğrafı öptükten sonra elini toprağa koydu.
- İstedin getirdim annem.
Soğuk mermere oturduğümda soğuk iliklerime kadar işledi.
- Çok güzel.
Dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı. Duasını ettikten sonra yine elimi tuttu ve çıkışa doğru ilerledik.
- Burda mı şehit oldu?
- Yoo buraya gömülmek istedi.
- Anladım.
- Baban?
- Burda şehit oldu....
Bakışlarımla karşıdaki dağları gösterdim.
-...... Oranın biraz arkasında.
- Gel gelmişken onu da ziyaret edelim.
Babama götürdüm onu mermere oturdum.
- Baba bak küçük kızın geldi. Şehit olurken gören kızın. Ama tek gelmedim. Bak bi. Olur mu bundan?
Yanıma oturdu.
- Emir KARACA. Bu isim yabancı gelmiyor.
- Elisa da bana yabancı gelmedi ama bilmiyorum.
Sert bi rüzgar esti. Duamızı ettikten sonra kalktık ve beni eve bıraktı. Kendimi uykuya bıraktım..
- Noldu Emir? Ben sana demiştim.
Gülüyordu. Yüzlerine baktığımda Pars'ın annesi ve babam konuşuyorlardı.
- Vermem ya ben kızımı daha küçük o.
- Küçük? Onlar daha küçükken belliydi.
- Vermem Elisa vermem! Benim küçük kızım o hâlâ.
- Aaa Emir bak kalbimi kırdın şimdi hem biz yokken oğlum korur küçük kızını.
- Gece hani hep benim küçük kızım olarak kalacaktın he kızım.
- Baba siz....
- Yıldızım Şırnak'ı hatırlamıyor musun? Gerçi annen olacak kadın sağ olsun senden geriye bişey bırakmadı.
Sarıldı. Kollarımı ona doladım ve hissettim. Gerçekten beni sardığını hissettim.
- Gece senin kararın benim onayım var güzel yıldızım.
- Oğlum iyidir be Emir korur kollar kızını üzmez ben onu uyardım.
- Hele bi üzsün.
- Baba niye gittin?
Dedim birden. Bakışları beni buldu.
- Şehitlik budur kızım biz yaşarız biz ölmeyiz.
- Peki korurlar mı?
Ardından Elisa girdi lafa.
- Tabi korurlar seni koruduğumuz gibi oğlumu koruduğumuz gibi. Benim eşimden de hayır çıkmadı ya.
Bakışlarını bende sabitledi.
- Güzel yıldızım. Güzel kızım.
Alnımdan öptü.
- Baba çok küçüktüm. Yanına yattığımda çok küçüktüm Yusuf abiye sordum babam niye uyuyor diye uykusu gelmiş dedi niye uyanmadın?
- Ben şehit oldum kızım.
- Baba annem. Annem gitti beni bırakıp gitti.
- Ben gitmedim yıldızım ben burdayım.
- Duygusal anınızı bölüyorum ama Emir küçükken bunlar dans etmişti sende demiştin ki eğer olurlarsa düğününde zeybek oynicam diye yükselmiştin.
- Ee?
- Sözün olsun.
Sonra uyandım. Ağlayarak uyandım yine. Dedikleri kafamda dolaştı ve tüm fotoğrafları masaya döktüm anılarımı zorladım evet biri vardı ama ne ben ona ismiyle sesleniyordum ne de o. Uzay diyordu bana Güneş diyordum ona. Pars'ı aramak geçti içimden ama saat çok geçti.
🌌
- Pars acil konuşmamız lazım.
- Geldim güzelim.
Odama geçtik ve kapıyı kapatıp kilitledim.
- Pars annen ve babam rüyamda konuşuyorlardı küçüklük falan dediler bende tüm fotoğrafları masaya döktüm.
Fotoğrafları gösterdim.
- Nasıl yani?
- Şırnak'tan.
- Bir saniye ben sana ne diyordum?
- Uzay.
- Tabi ya!
Masasının çekmecesinden bir fotoğraf çıkardı.
- Ben bu kıza Uzay diyordum çünkü gözleri boşluk gibiydi kayboluyordun ve senin gözlerin ,bu fotoğraflar.
- Şimdi yanlış anlamadım demi biz daha önceden tanışıyoruz ve fotoğraflara göre baya bi samimiyiz.
- Hıhım.
Beni kendine çekip alnımdan öptü ardından başını boynuma yaklaştırdı ve öptü.
- Fenerbahçe güzelim.
- Hım?
- Küçükken de inatçıydın ve emin ol ben hiçbir anımızı unutmadım.
Kıkırdadım.
- Mesela?
- Mesela beni sinir etmek için ödev yaparken yanıma gelirdim masumca bakardın kendimi bi anda seninle oyun oynarken bulurdum.
- Onu hatırlıyo gibiyim.
- Umarım kolumu ısırdığın kısmı da hatırlıyorsundur.
Kahkaha attım.
- Hakketmiştin bana ne.
Omuz silktim.
- Hakketmiştim öyle mi.
- Hıhım.
Bir eliyle yanağımı okşarken diğeri belimde duruyordu.
- Şimdi bende yanağını ısırsam hakketmiş olmaz mısın?
- Ben bi halt yemedim.
- Yedin.
- Naptım?
- Çocuğumuzu Fenerbahçeli yapacakmışsın.
- Lan daha çocuk yok ortada ikincisi evet öyle yapıcam görürsün.
Yanağımı ısırdı.
- Ananı! Pars ya!
- Bir daha de bakayım.
- Fenerbahçeli yapıcam.
- Yap bakalım yapabiliyorsan.
- Hıı görürsün.
- Görürüz.
- A bu arada söylemeyi unuttum annen bizi zaten yapmış.
- Anlamadım?
- Yani zaten yakıştırıyormuş ulan 5 yaşında yaşadığım şeylere bak neyse valla gülüyordu enson babam dertliydi. E tabi küçük kızı elden gidiyor.
Güldü.
- Yabancıya gitmiyor en azından.
- Ay görende beni mal zannedecek.
Kapı çalınca ayağa kalktım ve fotoğrafları toplayıp düzenledim.
- Gel!
İçeri giren Aliydi.
- O komutanların sultanı sizde mi burdaydınız.
- Noldu lan?!
Pars'ı dürttüm.
- Ov yanlış bi zamanda geldim galiba ben çıkıyorum siz napıyorsanız yapmaya devam edin.
Dedi ve çıktı.
- Niye öyle bağırdın?
- Yanlış bi zamanda geldi evet.
- Neden yanlış bi zamanda gelmiş?
- Şuan senle yalnızım.
- Aslında kaçıyorum ben.
Dedim ve ayakladım.
- Nereye kaçıyorsun?
- Buket'in yanınaa.
Yanağından öptüm ve çıktım.
- Buket.
- Hı?
- Napıyorsun?
- Oturuyom Gece görüyorsun işte.
- Alpayla uğraşmaya gidek.
- Olmaz.
- Aa niye?
- İşte olmaz.
- Of ya hadi.
- İstemiyorum Gece Allah Allah.
- Of ya! Noldu Alpayla görüşmeye mi başladınız ay yoksa eniştem mi oluyor!?
- Gece abartma lütfen.
- Aa niye ya.
- Hadi Gece çıkar ağzındaki baklayı.
- Çok mu belli ettim tüh. Diyorum ki gidelim bi eğlenelim.
- Ne eğlenmesi?
- Valla geri döndüm bi operasyona çıkalım.
- Yorgunum.
Dedi ve telefonuna döndü.
- Of! Hadi Buket ya!
- Aman be senle uğraşılmaz yürü.
Zaferle sekerek Albayın odasına ilerledim.
- Operasyon?
- EVET.
- Sizindir.
Çığlık atmamak üzere zor tuttum kendimi. Hızlıca hazırlandık ve çıktık.
Durduk. Evett canlarım ciğerlerim artık yorumlarınıza cevap verebiliyorum!! Çok mutluyumm ve dediğim gibi 500'e doğru yaklaşıyoruz söz 500 de özel bölüm+ normal bölüm olacak sizi çoook seviyorum ❤️ diğer bölümde görüşürüz yorum yapın ve yıldıza basın lütfen seviliyorsunuzzz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
HumorYeni karakola yeni bir tim gelir ama iki timin komutanları son derece inatçı ve dik kafalıdır ikisi de en yakınını şehit haberiyle sarsılır. Gece yetimhanede büyür çok küçük yaşta hayat onu yere serer. Pars ise babasıyla büyür ama sevgiyi çok az bil...