bu bölümün şarkısı FİGEN GENÇ-NAZENDE SEVGİLİM speed up
- Güzelim emin misin?
- Eminim Pars o da bi kadın.
Nur'un yanına ilerleyip oturdum.
- Özür dilerim ben napacağımı bilemedim aklıma direk siz geldiniz.
- Sorun değil. Aramızda ne olursa olsun sonuç olarak kadınız birbirimize sahip çıkmalıyız.
Pars dönmedi mutfaktan istemiyordu o kadını ama yardıma ihtiyacı vardı sonuç olarak.
- Ondan nasıl kurtulurum?
- Halledicem ben sen biraz burda kal zaten hazırladım iyi geceler.
- Size de.
Yukarı çıktığımda Pars yatağın içinde sırtını başlığa yaslamış oturuyordu. Üstümü değiştirip yanına ilerledim ve kucağına oturdum. Kolları hemen belimi sardı .
- Surat asma ..
- O kadından hoşlanmıyorum.
Kısa,net ve sert.
- Ama yardıma ihtiyacı var be bitanem.
- Bitanem..
Diye mırıldandı.
- Neden bunu senden duyunca öfke bedenimi terk ediyor?
Yüzünü ellerimin arasına aldım ve yanağından öptüm defalarca.
- Öfkelenme zaten.
Omzumu açtı hafifçe ve omzumdan öptü.
- Emrin olur güzelim.
Başımı omzuna yasladım ve beni öpmesine izin verdim.
🌌
Nur gitmişti onun işini halletmiştik. Bıkkınlıkla koltuğa oturdum.
- Çok yoruldum..
Diye mırıldandınıp yanıma oturdu Pars ve tek kolunu bedenime sardı. O televizyonla ilgilenirken bedenime sardığı eli omzumu okşuyordu yanağından öptüm ve başımı tekrar göğsüne yerleştirdim saçlarımın arasından öptü ve çenesini kafamın üstüne koydu.
- Bazen çok sorguluyorum bitanem.
- Neyi?
- Nasıl bu kadar güzel olduğunu.
Başımı göğsüne bastırdım ve yerime iyice yerleştim.
- Pars..
- Emret güzelim.
- Ben babamı affedemiyorum..
Gözlerini televizyondan çekip bende sabitledi.
- Neden bitanem?
- Onca şey yaşadım hayatım az kalsın ellerimden kayıp gidiyordu şimdi çıktı karşıma...
Başımı kaldırdı ve başımı boynuna yaklaştırdı.
- Anlıyorum bitanem ama vatan görevi.
Gözümden bir damla yaş kayıp gitti.
- Beni korumak için hiç mi şansı yoktu?
- Belki yoktur güzelim. Sen görmüyorsun belki ama sana her baktığında canı yanıyor.
- Görüyorum..
- Ağlamak yakışmıyor sana.
- Olmuyor ama.
Daha fazla tutamadım kendimi. Uzanıp beni başımı boynuna bastırdı ve bedenimi sardı üstündeki yerimi sağlama aldım ardından kollarımı boynuna doladım.
- Güzelim.. ağlama.. lütfen.
- A- ama o- olmuyor..
Yan döndüğünde onunla döndüm ve bedenim bedeniyle yastıklar arasında kaldı. Önüme düşen saçlarımı parmak uçlarıyla geriye attı sonra bir tutamını alıp parmağına doladı. Dudaklarını gözyaşlarıma bastırdı.
- Gece. Eğer ağlarsan tüm dünyayı yakarım..
- Elimde de...
- Ağlama. Ağlama Gece.
Ardından yanımdan kalktı ve bahçeye çıktı. Doğrulup gözyaşlarımı sildim kolumla. Ardından Pars kapıya ilerledi.
- Ne- nereye?
- Gelicem birazdan.
Nolmuştu anlamıyorum ağladım diye bana trip mi atıyordu yani? Aradan kısa bi zaman geçti ardından kapı çaldı. Oflayarak kalktım ve kapıyı açtığında sadece bi paket vardı. İsmimin yazdığını görünce tereddütle paketi aldım ve kapıyı ayağımla kapatıp içeri girdim. Masaya paketi koyup açtığımda önce oyuncak ayı çıktı karşıma. İremle aldığımız Şirine'yi cidden odamın baş köşesine koymuştum yanına gidecekti buda. Ayıcığı koltuğa koydum ve karşıma çıkan çikolataları çıkartıp masaya koydum sırıtarak. Müzik kutusu çıktı yine. Müzik kutusunu alıp arkama yaslandım müzik kutusuyla oynadım bir süre gülümseyerek uzanıp notu aldım ve okuduktan sonra yanıma koydup müzik kutusuyla ilgilenmeye devam ettim.
PARS KORKMAZ
Eve geçtiğimde saat çok geç olmamıştı ama biraz geçti. İçeri girdiğimde göğsünde müzik kutusuyla uyuyakalmıştı Gece. Dikkatlice müzik kutusunu aldım ve masaya koydum. Demek ki beğenmişti hediyemi. Bir kolumu diz kapaklarının altından diğerini de sırtının altından geçirip onu kucağıma aldım. Merdivenleri çıkarken mırıldandı.
- Pars..sen misin?
- Evet güzelim.
- Nerde....
Derin bi nefes bıraktı.
- ydin?
- İşlerim vardı biraz.
Odaya girdiğimde onu iyice göğsüme yasladım. Onu yatağa bıraktım ve üstünü örttüm. Üstümdekini çıkardım ve ona döndüm.
- Niye gittin?
Diye mırıldandınıp yan döndü. Yanına uzandım ve üstümüzü örttüm ardından başını göğsüme yasladım.
- Niye gittin Pars..
- Karakoldaydım güzelim.
Bir elini boynuma doladı.
- Özledim...
- Birkaç saatte mi?
- Hıhım..
Boynumdan öptü.
- Sen uyuduğunu emin misin?
- Hıhım..
🌌
Sabah uyandığımda yanımda yoktu banyodaydı herhalde. Üstünde havlu ve saçlarını kurlayarak çıktığında doğruldum ve sırtımı başlığa yasladım.
- Günaydın komutanım.
- Günaydın güzelim.
Saçını tararken onu izledim. Acımasızca tarıyordu saçını. Ayağa kalkıp elinden tarağı aldım ve canını acıtmadan saçını taradım.
- Saçınla ne alıp veremediğin var senin?
- Yoo.
- Acımasızca tarıyorsun saçını.
- Daha hızlı?
Başını bana çevirdiğinde burnundan öptüm.
- Ama saçının yarısı tarakta kalıyor ve canın acıyor.
- Acısın.
Omuz silkti.
- Ben alışığım.
Boynundan öptüm.
- Alışık falan değilsin.
Tekrar öptüm aynı yerden.
- Sadece kendini inandırıyorsun.
Tarağı aynanın önüne bıraktım dolaptan bi polar alıp üstüme giydim. Yaslanmış beni izlerken ona dönmeden konuştum.
- Noldu?
- Hiiç.
Göz ucuyla bakıp lavaboya girdim. Çıktığımda çoktan üstünü giymişti çekmeceleri karıştırıyordu.
- Ne arıyorsun?
- Müzik kutusunu.
- Aşağıda.
Yanağımdan öpüp aşağıya indi. Bu kız sonum olacaktı kesinlikle. Aşağıya indiğimde yine müzik kutusuyla ilgileniyordu. Arkasından sarıldım ve boynundan öptüm.
- Kıskanmaya başlıyorum ama.
- Kıskan.
Başımı boynundan kaldırıp ona baktım.
- Kıskanmamı mı istiyorsun güzelim? Yeterince kıskanıyorum zaten.
Başımı tekrar boynuna gömdüm. Kıskanmasam sana bakti diye adam dövmezdim.
- Naptın naptın?!
Şokla kollarımın arasından çıktı. Hassiktir! Dışımdan mı söylemiştim ben onu?
- Adam dövdün?
- Bellllkii.
- Pars!
- Birazcık..
- Pars!
- Tamam fazlasıyla.
- Adam dövmek ne Pars?
Onu tekrar kendime çektim.
- Bakmasaydı sana o gözle.
Boynundan öptüm.
- Askerliğin yansaydı peki?
- Sevmez miydin beni?
- Severdim.. yine severdim.. her zamanki gibi severdim...
- Değil askerliğimi dünyayı yakarım senin için be güzelim.
- Mesai başladı herhalde..
Yanağımı öptü.
- Kahvaltı?
Dediği gibi kapı çaldı.
- Timse onların belasını....
Ağzımın üstüne hafifçe vurdu ki hissetmekte zorlandım.
- Sus ayıp.
O kapıya bakmaya giderken köşeye kuruldum.
- Komu.....
- Siktirin gidin.
- Pars!
- Ama Gece ya bu herifler hep bizde?!
- Et tırnaktan ayrılmamış komutanım.
- Başlarım ete de tırnağa da.
- Pars!
- Sustum.
- Ben kahvaltıyı hazırlayayım.
- Gidin yardım edin lan karıma!
- Heemeen! Sultan yardıma geliyoruz.
- Gelme! Sakın bak mutfağımı seviyorum!
Güldüm. Onlar koltuğa otururken bende mutfağa girdim ve Gece'yi kendime çevirip tezgaha otutturdum. Başımı yanağına yaklaştırdım ve birkaç defa öptüm.
- Yardım edeyim mi?
- Et.
Diye mırıldandı.
- Komutanım!
- Zıkkım!
Son kez boynundan öptüm ardından içeri geçtim.
- Ne var lan?!
- Komutanım çok ayıp.
Göz ucuyla baktım.
- Pars! Şunu açar mısın?!
Mutfağa ilerledim yine ve kavanozu elinden alıp açıp yine ona verdim.
- Teşekkür ederim.
- Kuru kuru olmuyor.
Yanağımdan öptü.
- Oldu mu?
- Oldu.
_________________________________________
GECE KORKMAZ KARACA
İrem'in düğünü var bugün!
Bu bölüm bu kadar arkadaşlar yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz ama daha var eğer aklımdaki gibi olursa sizi seviyorummmm💙 Pars için mavi kalp 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
HumorYeni karakola yeni bir tim gelir ama iki timin komutanları son derece inatçı ve dik kafalıdır ikisi de en yakınını şehit haberiyle sarsılır. Gece yetimhanede büyür çok küçük yaşta hayat onu yere serer. Pars ise babasıyla büyür ama sevgiyi çok az bil...