29

83 8 0
                                    

bu bölümün şarkısı: SEZEN AKSU- ZALİM speed up
GECE KARACA
Doğrulup üstümü düzelttim. Telefonu elime aldım.
- Teğmen Gece KARACA emredin komutanım.
- Gece abin.. abin şehit oldu.
- Nasıl?
5 saat önce
EREN KARACA
Boynumdaki bıçağı hissettim.
- Ceylan.
- Üzgünüm.
Diye mırıldandı. Sonra arkasındaki herif başına silah dayadı
- Bırak lan kızı!
- Senden hamile. Asla.
Önce kurşun sesi yankılandı sonra boynumdaki metalin soğukluğu baskınlaştı.
GECE KARACA
- Vatan sağ olsun ama Ceylan kim sorabilir miyim?
- Bilinmiyor. Hiçbirşey bilinmiyor.
Telefonu kapattım ve yanıma koydum. Şimdi sıra bendeydi. Yediği her haltı ortaya çıkaracaktım.
Pars: Gece hazırlan aşağıdayım
Siz: Bugün dışarda işlerim var komutanım.
Pars: Bana komutanım deme bu bir ikincisi bu bir emirdir asker
Oflayarak kalktım ve üstümü değiştirdim.
Aşağıya indiğimde motora yaslanmış duruyordu beni süzdükten sonra doğruldu.
- Bin hadi.
Göz devirdip bindim.
- Düşmek mi istiyorsun.
Kollarımı temkinlice beline doladım.
- Karakola giden yol değil bura.
- Önce birkaç işimiz var.
- Ne işi?
- İş.
Durunca indim bileğimi tutup ilerledi.
- Nereye gidiyoruz Komutanım?
- Komutanım diyor hâlâ ya.
- Derim komutan değil misin?
- Senin değilim.
Durunca etrafa göz gezdirdim. Dümdüz bir yerdi burası.
- Neden geldik buraya?
- Bazı yanlış anlaşılmaları ortaya çıkarıcaz.
Biraz daha ilerledi.
- Hangi yanlış anlaşılmaları?
- Nur'un oyunlarını.
Kaşlarım çatıldı.
🌌
- Sonuç bu.
- Hâlâ aklım almıyor.
- Bazen benim de aklım almıyor güzelim.
- Affetceğimi mi zannediyorsun daha var ona.
- Neden Gece? İlla delirmem mi gerekiyor neden?
- O laflardan sonra gerekirse evet.
Ayağa kalktım.
- Gerekirse deliricem evet ama seni bu kadar kolay da kaybetmeteceğim Gece.
🌌
Dosyalardan kafamı kaldırdım ve dinlenme odasına ilerledim. Koltuğa oturdum başımı geriye attım. Karşıma oturduğunda gözlerinin üzerimde olduğunu hissettim. Umursamadan gözlerimi kapattım. Ağzıma kan tadı geldiğini hissedince lavaboya girdim. Ağzımı sildikten sonra yıkadım ve çıktım. Başım birisinin göğsüne çarptı.
- İyi misin?
Tanıdığım sesle başımı kaldırdım.
- Evet komutanım.
Etrafı kontrol ettikten sonra elini belime koyup kendine çekti.
- Bırakır mısınız komutanım?
Peçeteyi aldı ve dudağımın kenarındaki kanı sildi yavaşça.
- Kan mu kustun yine?
Başımla onayladım.
- İlacını aldın mı?
- Evet.
Peçetiyi avcunun içine aldı.
- Uyku ilacını kes.
- Hayır.
- Bensiz uyuyamıyor musun?
- Neden sordun?
- Geldiğimde yanında uyku ilacı almıştın. İrem bu aralar arttığını söyledi.
- Olabilir.
- Alma.
- Hayır.
- İlaçların etkisi azalacak.
- Olabilir.
Parmak uçlarıyla saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
- İzninizle komutanım.
Belimden daha da sıktı.
- Üzgünüm güzelim.
- Bana güzelim demeyi bırakır mısınız.
- Üzgünüm güzelim.
Heykel gibi durmaya devam ettim.
- Ne zaman sarılmayı düşünüyorsun?
- Hayır.
- Tamam bekleyelim bakalım.
Ağzıma yeniden gelen kanla içeri girdim. Ağzımı tekrar sildikten sonra çıktığımda hâlâ bekliyordu.
- İlacın al artık.
- Saatlerini nerden biliyorsun?
Omuz silkti.
- Ben bilirim.
Bileğimi kavradı ve ilerledi. Suyu uzattı bende ilacımı aldım içtim.
- Daha iyi misin?
Başımla onayladım.
- Otur güzelim.
Beni otutturduktan sonra kantine gitti. Soğuk bişeyler almış ve bana uzattı.
- Ferahlarsın.
Reddecek durumda değildim şuan aldım ve bir yudum aldım. Geriye yasladığımda rahatlamıştım.
- Rahatladın mı biraz daha?
- Evet.
Bardağı bıraktım ve telefonumu çıkardım.
Siz: Ulan Gölge nerdesiniz lan
Alpay: Valla bizde bilmiyoruz
Siz: Ne
Alpay: Uzman Çavuşun İsmail bizi bir yere götürüyor ama bilmiyoruz
İso: Ayıp be komutanım
Alpay: Sus İso
İso: İso neymiş ya valla ne çektim
- Sana neden uzay dediğimi anladım.
Başımı ona çevirdim.
- Gözlerin karadelik gibi. Yaklaştığın zaman içine çekiyor. Bilinmezliğe gidiyorsun ya seni kabul edecek ya da öldürecek. Ve vatan. Vatanın toprağı.
Gözlerimi kaçırdım sadece ve ayaklandım.
- Su için ve gazoz için teşekkürler komutanım. İzninizle ilgilenmem gereken evraklar var.
Odama geçtim. Dosyalarla falan uğraşamazdım şuan onu yerine koltuğuma oturdum ve biraz düşündüm. Abartıyor muydum? Hayır kesinlikle. Beni o kadınla karşılaştırması affedilecek bişey değildi. Kapı çaldığında doğruldum.
- Gece akşam benim biraz işlerim var geç gelicem.
Evde yine yalnız kalacaktım.
- Tamam.
Dedim zar zor gülümseyerek.
🌌
Üstüme askılı ve şort giydip koltuğa oturdum. Yapacak bişey gelmiyordu aklıma. Televizyonda dolaşırken aklıma dosya geldi. Telefonumdaki fotoğrafları açtım ve not etmeye başladım. Abimin yediği haltlar yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Sevgili Ceylan. Hamileymiş. Artık değil.
KAYRA YILDIRIM
Sert kızım: Napıyorsun
Siz: Parsı toparlamaya çalışıyorum
- Oğlum tamam artık la yeter.
- Olmuyor be Kayra. İnanılmaz sinirime dokunuyor gözlerime baka baka bana komutanım demesi sinirlerimi bozuyor.
- Oğlum kıza öyle dersen o da öyle der.
- Delirecek gibi oluyorum bazen.
Kafasını geriye attı.
- Oğlum anlatmadın mı?
- Anlattım. Dediklerini nasıl affedeyim dedi. Haklı tabi kız.
- Oğlum sende ağır konuştun.
- Biliyorum farkındayım. Off! Delireceğim yemin ediyorum delireceğim!
- Sakin...
- Olamıyorum! Kız resmen ya delir ya öl diyor bana ya!
Ayağa kalktı.
- Lan nereye?!
- Böyle olmayacak aklımı kaçıracağım yoksa.
Kapıya doğru ilerlerken arkasından gittim.
- Oğlum napacan lan?!
- En azından 5 dakika da olsa görücem Gece'yle konuşucam.
- Sakın oğlum daha beter olacak.
- Olsun! Umrumda değil artık ne olacaksa olsun!
Hızlı adımlarla çıktı. Arkasından giderken İrem'i aradım.
- İrem Pars delirdi en sonunda.
- Ne?
- Duydun işte. Napacak bilmiyorum sizin oraya doğru gelecek galiba.
- Tamam görüşürüz.
Arabaya bindim. Geldiğimizde hızlıca indim o binaya girerken bende önden çıktım. Pardon çıkamadım.
- Hayır Pars!
İçeri girdim.
- Evet İrem!
Gece'ye uzandığında önünde durdu.
- Haddini aşma üsteğmen!
- Aşıyorum.
Gece'yi kendi tarafına çekti.
- Pars dur oğlum.
- Pars! Bırak!
- Üzgünüm güzelim benden bu kadar yeterince bekledim bile.
Kolunu kurtarmaya çalışırken İrem de Gece'yi kendi tarafına çekti.
- Hayır Pars! Aşmayacaksın sınırı!
Gözlerindeki o belirsiz duyguyu gördüm. İrem'i kenara çektiğinde Gece geri adım attı.
- Üzgünüm güzelim.
Kollarını bacaklarına doladı ve omzuna aldı.
- Pars! Bırak beni!
Sırtına vurmaya başladı.
- Lan ne bakıyorsunuz?!
İrem araya girecekken Pars'ın sesi yükseldi.
- Sakın! Sakın İrem!
- Kayra sen niye izliyorsun ya!
- Oğlum delirdin mi napıyorsun?!
- Delirdim!
- Ben aslında yoğum. Lan indirsene beni!
GECE KARACA
Asansöre bindi.
- Pars yeter artık çok saçmaladın indir beni.
- Üzgünüm güzelim bu sefer beni dinlemeden kurtulamazsın.
- Dinlemicem! İstemiyorum dinlemek falan!
İnmeye çalıştım.
- Yeter Pars!
Beni umursamadan arabaya ilerledi ve beni koltuğa otutturduktan sonra kemerimi bağladı. Arabayı kitleyip diğer tarafa geçti arabayı açtı ve bindiğinde tekrar kilitledi.
- Pars indir beni inicem!
- Hayır Gece bu sefer beni dinleyeceksin.
Arabayı çalıştırdı.
- Dinlemek falan istemiyorum! Zorla mı?!
- Gerekirse evet. Ya ben deliricem ya da sen beni dinleyeceksin.
- Kırdırtma camı bana!
- Kır kırabiliyorsan.
Ormana doğru sürmeye başladı.
- Pars.. indir beni. Lütfen.
- Benden mi korkuyorsun Gece? Sadece konuşucaz.
Gözlerimi dışarıya çevirdim. Arabayı durduğunda geriye yaslandı bende ona döndüm.
- Korktum. Sana zarar vermesinden korktum. Tekrar gideceksin zannettim. Ölecek gibi oldum. Sonra Nur.. Nur birkaç fotoğraf gösterdi. Tanıdığım kişi neyseki ona olan sinirim patladı bi an.
- Kimdi?
- Hamza'yla sen sarılıyordun. Tanımasam aranızda bişey var zannedicem. Nur'un oyunları canımı sıkmaya başladı.
- Her sinirlendiğinde bana mı patlayacaksın?
Göz ucuyla baktı.
- Bi soru sordum Pars.
- Ben seni kendimden korumaya çalışırken nasıl patlayayım.
Geriye yaslandım. Bakışlarımı yer yer ışık olan dağlara diktim.
- Deliriyorum Gece. Sen yokken sen bana komutanım derken delirecek gibi oluyorum.
Burukça gülümsedim.
- Hayır güzelim. Ben deliririm ama sen o gülümsemen burukça olmayacak.
Hâlâ mı beni düşünüyordu?
- Nasıl affedeyim üsteğmen sen söyle. O kadar laftan sonra nasıl affedeyim komutan?
- Orasını bilmiyorum sadece konuşmak istedim. Birkez.. birkez dinlemedin beni.
- Sende beni kaçırma kararı aldın.
- Biraz öyle oldu. Benden bu kadar Gece. Nerde mutlu olacaksan nerde kendini huzurlu güvenli hissedeceksen onu yap. İster git ister kal. Ama mutlu ol. Ben seni uzaktan da severim.
Karar verme sırası şimdi bendeydi.
Birazcık yarıda kesmiş olabilirim. Ehehheh sıra sizde.Arkadaşlar açık konuşucam bende bilmiyorum nasıl yapsam nasıl etsem size bırakıyorum ❤️

TEĞMEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin