bu bölümün şarkısı: FİGEN GENÇ- NAZENDE SEVGİLİM speed up
PARS KORKMAZ
- Gece. Uyan bitanem. İyisin. Geçti. Aldık sizi o cehennemden.
Yanağından öptüm ve burumu saçlarına gömdüm. Kokusuyla ciğerlerimi doldurdum. Saçlarını okşadım hemen ardından.
- Uyan bitanem. Uyan Fenerbahçe güzeli. Annem gibi olma. İşgenceyle şehit olma canımın içi.
Yavaşça uyandı ve elimi sıktı.
- Pars...
- Söyle güzelim söyle bitanem.
- Eylül.. Eylül iyi mi?
- Ben iyiyim yenge.
Bakışlarım kapıyı buldu. Eylül gözü yaşlı bir şekilde gelip sarıldı. Annemden sonra ilk defa birine bu kadar yakındı ve benden sonra. Hıçkırmaya başladı.
- Eylül hayır ağlama yengem.
- Korktum. Benim yüzümden gideceksin diye korktum.
- Burdayım hem daha abinle uğraşcaz.
Başını kaldırdı.
- Yengem.
Yanına oturdu.
- Benim yüzümden yedin o kurşunları.
- Yine yerim.
- Gelin buraya.
Bir kolumu Gece'ye diğerini Eylül'e doladım ve ikisinin de alnından öptüm. Kapı çaldı.
- Küçük?
- Abi.
Sarıldılar onlar da.
- Götü yiyen dokunsun kardeşime. Aynısı senin içinde geçerli Üsteğmen.
Gülümsedim hafifçe.
- Gece ya sen niye sürekli başına bela alıyorsun?
- Ne bileyim ben ya nerde bela orda ben. Ama az dövdüm hıncımı çıkaramadım ben. Neyse operasyonda analarını ağzımı açmayayım ben.
- Yenge adam saçımı çekti altı üstü sen 12 kurşun yedin.
- Saçının teline dokunsun anasından doğdu güne lanet ettiririm onların.
İkisi de birbirini çok güzel koruyorlardı.
- Onlarla bizim de bi hesabımız var.
- Off ben yine oğlumu özledim.
- Baba!
Küçük bi çocuk önce Yüzbaşıya sonra Gece'ye sarıldı ve yanına oturdu.
- Alp.
Saçını okşadı. Yok anam böyle olmayacak bizim bir an önce evlenmemiz lazım. Bence de.
- Abla. Enişte mi?
Bakışları beni buldu.
- Hıhım.
Yanıyorum yanıyorum.
- Hadi bakalım Alp efendi yalnız bırakalım.
- Eniştemle mi?
- Evet.
Onlar çıktıktan sonra yanına oturdum ve dudaklarımı alnına bastırdım.
- Gecem. Güzelim. Bitanem. Korkutuyorsun bu aralar beni.
- Ne o korkusuz üsteğmen.
- Korkusuz Üsteğmen konu sen olunca köpek gibi korkuyor.
Alnından öptüm birkaç kez ardından boynunda öptüm ve geri çekildim.
- Gecem.
Saçını okşadım.
- Okşama saçımı kan oldu hep.
İnadına öptüm. Kan olan saçlarını öptüm ,okşadım.
- Ne olursa olsun.
- Pars...
- Bitanem?
Yanağımdan öptü.
- Eylül'e bişey olsaydı kendimi affetmezdim. Emanetine sahip çıkamadım diye yüzüne bakamazdım.
Burnundan öptüm.
- İyisiniz güzelim. Gece böyle olmayacak bir an önce evlenmemiz lazım.
- Yavaş be adam yavaş.
Güldüm. Hafifçe gülümsedi.
- Ben ne zaman çıkacağım?
- Serum bitince bitanem.
🌌
- Yürümekte zorlanıyor musun?
- Biraz. Noldu ki?
Bir kolumu canını acıtmayacak şekilde sırtına koydum diğerini de yine acıtmayacak şekilde diz kapaklarının altından geçirdim.
- Pars napıyorsun be adam indir beni.
- Şuan seni öpmeyi çok isterdim ama onu düğüne saklıyorum.
Merdivenlerden çıktım.
- Pars bi gören olacak hem yorgunsun sende.
- İsteyen görebilir yorgun da değilim.
Kapıyı açtım ve ayağımla kapattım.
- Tamam indir beni.
Salona geçtim onu koltuğa bıraktım.
- Uyumak ister misin?
- Senle uyuyacaksam evet.
- Ama önce bi saçını yıkayalım rahat et.
Başıyla onaylayıp kalktı ve ağır adımlarla banyoya ilerledik. O üstünü değiştirmeye giderken bende suyu ayarladım üstüne polar gibi birşey giymişti. Saçını yıkandıktan sonra havluya sardım ve içeri geçtik. Hafifçe taradım saçlarını boynundan öptüm ardından.
- Rahat rahat uyursun şimdi.
Uzandı bende yavaşça yanına uzandım. Başını göğsüme yaslayıp burnumu saçlarına gömdüm derin nefesler aldım ve saçını okşadım yavaşça.
- Gecem. Korkutma beni artık.
Kollarını belime doladı.
- Söz veremem Komutanım.
- Komutanım diyeceksen böyle de işte.
Boynumdan öptü ve kendini kollarımın arasına iyice yerleştirdi. Başı da göğsümde yer edindikten sonra gözlerimi kapattım.
🌌
Gözlerimi açtım ve bir süre nerde olduğumu sorguladım. Saat gece 2'ye geliyordu. Gece'ye baktığımda rahat bir şekilde uyuyordu kalkmaya yeltendim izin vermedi üstümüzü örttükten sonra kendimi tekrar uykuya bıraktım.
🌌
GECE KARACA
- Ananı...
- Gece iyi misin güzelim?
Hafifçe doğruldum.
- Dikişlerim acıdı biraz.
Doğruldu.
- Bakmamı ister misin?
- Yo gerek yok.
- Dikişlerin açılmış olmasın?
- Bi baksana o zaman.
Hafifçe arkamı döndüm ve tişörtümü dikişin olduğu yere kadar sıyırdı.
- Nolmuş?
- Bişey yok gibi duruyor şuanlık.
Üstümü düzeltti.
- Kahve ister misin?
- Yasak bana.
- Ne?
- Bende bilmiyorum içme dedi doktor.
- Tamam güzelim.
Alnımdan öptü ve ayağa kalktı.
- Ben bi yüzümü yıkayıp geleyim.
Gülümsedim sadece telefonumu aldım biraz kurcaladım.
İremm: İyi misin bela mıknatısı
Siz: İyiyim ya altı üstü yürüyemiyorum ve 12 tane kurşun yedim nolacak
İremm: Nası çıktın lan merdivenlerden
Siz: Pars'a sor
İremm: Off orda olmalıydım neyse geliyorum ben
Siz: Tamamm
İremm: Kayra da geliyor lan bu adam niye sürekli benle geziyor
Siz: Hdfafagsh bilmem ama Pars da farksız değil
İremm: Bunların genler aynı galiba
Siz: Sannkii
İremm: Ay dur bu kaza yapcak neyse Pars efendiye söyle de çay koysun
Siz: Söylerim
Telefonu yanıma koyup yavaşça ayağa kalktım. Topallayarak anca gittim mutfağa.
- Sen niye ayaktasın?
- İremler geliyormuş çay koycam.
Beni tezgaha otutturdu ve kendi koydu çayı.
- Ayağa kalkma sakın.
- Eylül de gelsin mi?
- Özledin mi?
- Evet Pars ya görümcemi özledim özleyemez miyim.
- Sizin bu kadar iyi anlaşmanız normal değil bak.
- Aaa niye?
- Genelde görümceyle gelin pek anlaşamaz ya.
- O genelde canım benim biz diğer kısımdayız.
- İttifak kurmuşsunuz siz ama görürsün bak Timur abiyle ittifak kurmazsan ne olayım.
- Pars yardım etsene içeri geçcem.
Yardımıyla içeri geçtim ve uzandım.
- İlacını getireyim ben sana saati geldi.
Ulan bu adam bana iyi bakar. İlacı getirdi ve yanına suyu koydu.
- Biz geldik!
İrem yanıma oturdu.
- Naptın bakalım bela mıknatısı?
- Bi halt yaptığım yok.
Pars balkona geçerken bizimkiler sohbete daldı başımı cama çevirdim ve onu izledim. Sigarası içerken bi yandan telefonuyla uğraşıyordu. Telefonumu aldım.
Siz: Üşüyeceksin akşamları soğuk oluyor
Parss: Gelirim şimdi
Telefonu yanıma koydum ve başımı yastığa bastırdım.
- Oldu canım başka? İstersen operasyona da çıkmayayım?
- Yaralanma yeter.
- Bana değil Gece'ye söyleyeceksin onu.
- Konuyu bana döndürmeyin benim sebebim var.
- Yaralanmak için sebeb yok 1 ay yoksun işte karakolda.
- Kaç ay!? Ah!
Hızlıca doğrulduğumdan dikişlerim acımıştı yine.
- Gece otur güzelim doğrulma bak sonra dikişlerin acıyor.
- 1 ay diyor Pars ya ben napacam bir ay?
- İyileşmeye çalışıcaksın Fenerbahçe güzeli.
- Ama çok 1 ay.
Küçük çocuk gibi baktım.
- Yapma Gece dayanamıyorum o bakışa.
- 1 gün.
- Hayır küçük hanım.
- 1 hafta?
- Olmaz.
- Ama çoook uzun Pars ya.
Alnımdan öptü.
- Hızlı iyileş o zaman.
- Off.
Kollarımı göğsümde bağladım küçük çocukmuş gibi dudak büzdüm.
- Al işte yaptığına bak. Büzme dudaklarını.
Yanıma oturdu ve alnımdan öptü.
- Gecem yapma bak elimde değil ki.
- İreemğ.
Dedim mızmızlanarak.
- 1 ay çok.
- Gece Pars bişey yapamıyorsa ben napabilirim?
- Kayrağ.
Dedim aynı ses tonuyla.
- Bana hiç bakma.
- Off!
Patladım o an.
- 1 ay çok uzun ya. Napacam ben evde? Bir saniye lan ben 27 yaşına giriyorum. Yaşlandık be.
- Ben sana diyorum direk düğün yapalım diye.
- Beyler siz kardeş misiniz? Mesela bu.
Kayra'yı gösterdi.
- Bu da aynı her konuyu düğüne bağlıyor.
- Olabilirler.
- Değiliz.
- Ama dünür olacaz.
- Lan bas git! Ben kızımı mızımı vermem.
Aşağıdan Pars'a baktım.
- Verirsin veririsin.
- Vermem.
- Verirsiiiiiiin.
- Vermem ya Allah Allah. Bakma bana öyle Gece vermem kızımı kimseye.
- Pars farkında mısın bilmiyorum ama biz daha evli bile değiliz e hamile de değilim hem nerden biliyorsun belki oğlumuz olacak?
- Sen doğmamış çocuğu doğmamış çocuğa istiyorsun....
Pars'a döndü.
- ...... Sende doğmamış çocuğu doğmamış çocuğa vermiyorsun. Lan sizin kafanıza tüküreyim.
- Oğlum biz daha evli değiliz siz hamilelik bitmiş çocuklar büyümüş onun planını yapıyorsunuz. Değilsin demi hamile İrem bak emin olamadım.
- Hamile misin?
Kayra İrem'e döndü.
- Ne zaman?
Dedi ve Pars da ona döndü.
- Ne hamileliği lan benim niye haberim yok hamile miyim ben?
- Tamam değilsin anladık.
- Gece sana soralım.
Pars bana döndü.
- Hamile misin güzelim?
- Pars hani hamilelik için bi eylemde bulunmak gerekiyor ya biz bulunduk mu?
Düşündü.
- Düşünüyor bide bulunmadık o zaman değilim değil mi sevgilim?
- Siz o kadar birbirinizde kaldınız sadece uyudunuz mu?
- EVET?
- Bunlar çok masum be.
- Siz öyle bi eylemde mi bulundunuz?
Birbirlerine baktılar.
- Biz aldık cevabımızı.
Dedi Pars.
- Yok oğlum saçmalamayın ya hayır.
- Emin misin?
Yastığı bana doğru fırlatırken Pars tuttu ve yanıma koydu.
- Evet!
Güldüm.
- Ben pek emin olamadım ama neyssee.
- Senin kafana ya!
- Tamam kızma hemen.
- Eee sizin düğün ne zaman?
- Bana inat mı yapıyorsun bunu?
- Gece beni mi oyalıyorsun güzelim?
- Bak sevgilim hani belli aşamalar vardır evlenmek için önce sevgili sonra nişanlı sonra evli olmak lazım ya bitanem. Hem onca olay oldu biraz böyle kalalım yaşarsak evleniriz.
- Ben tamamım.
- Bekle sen bekle İrem hanım.
Sırıttı pis bir ifadeyle.
- Nerdeyse 2 yıl şöyle böyle sevgili sayıyoruz sizi. Sizin düğün ne zaman?
Öksürmeye başladı İrem.
- Hiç düşünmedik.
Boğazımı temizledim.
- Benden isteyeceksin İrem'i.
- Sıçtım Gece vermez ki İrem'i bana.
- Yoo öyle bişey demedim ama kahveyi İrem yapacak yaratıcılık bana ait olacak.
- Pars Allah kolaylık versin sana şimdiden.
- O niye?
- Sevgilin kahveyi baharatlamadan bırakmaz.
- İrem.
İrem'e döndüm.
- Ben varım.
- Siz nasıl anlaşıyorsunuz ya?
- Anlaşırız biz.
Ayağa kalktığımda Pars da ayağa kalktı.
- Otur güzelim kalkma.
- Ben hallederim.
Dedi ve koluma girdi İrem. Mutafağa girdik ve İrem kahveleri yaparken bende tezgaha oturup pul biber,kara biber, tuz, biraz da kimyon çıkardım. Kahvelere hepsinden eşit olacak şekilde attık ve tezgahtan indim İrem beni içeri götürdü koltuğa oturdum. İrem kahveleri getirdip masaya koydu bende biraz Pars'tan uzaklaştım.
- Şimdi küçük bi oyun oynicaz. Kahvelerde eşit ikinize de aynı şeylerden eşit miktarda koyduk. İçerkenki yüz ifadenizi göreceğiz sonra da hakkımızda neler biliyorsunuz onu test edeceğiz.
Pars kahveyi aldı ve bana göz kırptıktan sonra tekde içti. Aynı ifadesiz yüzüyle geri masaya koydu Kayra da ondan farksızdı şuan.
- Tamam bu kadar hızlı beklemiyordum neyse başlayalım. En sevdiğimiz renk.
- Yeşil.
Pars'a döndüm.
- Mavi,yeşil, bordo, leylağın rengi gibi mor ve koyu lacivert nedenleri,bordo ve yeşil Türk Silahlı Kuvvetlerinin bere renkleri mavi de komandonun bere rengi leylağın moru leylağı çok sevdiğin için koyu lacivert de adından geliyor. Kırmızı ve beyazı da ekleyebiliriz.
- Google misin oğlum sen?
Güldü hafifçe.
- Ben bunları ne ara anlattım?
- Anlatmadın.
Gözlerimi kısarak baktım.
- Nerden biliyorsun?
- Alpay'la her ne kadar bazen tartışsak da bizim olmamızı en çok isteyenlerden biriydi ondan öğrendim çoğu şeyi.
- Benim dedikodumu mu yaptınız?
- Sadece neleri sevdiğini neden sevdiğini neden hoşlanmadığını anlattı diyelim.
- Ben bunlardan korkmaya başladım neyse ikinci soru. Doğum tarihlerimiz.
- 21 Aralık 1996.
Bu nerden biliyo la bunları.
- 13 Ağustos 1996 İrem.
Kendimi toparlayıp bakışlarımı Pars'dan çektim.
- Gelelim 3. sorumuza. En sevdiğimiz yemek?
- İrem biraz zor sor be kızım iskender.
- Hatay usulu tavuk döner.
- Ebeninki Pars sorması ayıp Alpay bunları nerden biliyormuş dicem ama 2 yıldır aynı timdeyiz normal.
- Tamam dur dağılma. Sen sor Gece ya bende bitti.
- En nefret ettiğimiz şey.
- Alkışlanmak ve askerliğinle tehtid edilmesi.
- Hani askerliğimi bilirsin ama alkışlanmayı nerden biliyorsun bunu Alpay da bilmiyor?
- Şarkı söylemiştin ya ocak başında alkış sesleri varken yanıma geldin rahatsız olduğun gözlerinden belliydi.
- İrem.
- Rütbenle yargılanman.
- En sinir olduğumuz şey?
Birbirlerine baktılar önce.
- KADINLARIN AŞAĞLANMASI VE KÜÇÜK ÇOCUKLARA ŞİDDET.
- YUH!
Sakinim.
- Öfke gözlerinizden belli oluyor şuan bile.
- İrem bende de yok artık.
- Sıra sizde.
Bakışlarını bana çevirdi Pars.
- Renk.
- Mavi ve yeşil. Mavi berenden geliyor yeşil annenin gözlerinin renginden.
- Ve kahve.
- Kahve?
- Sevdiğim kadının gözleri kahve.
Gülümsememe engel olamadım.
- Kırmızı.
Dedi İrem.
- Yemek.
- Hatay usulu tavuk döner.
Dedim direk.
- Hamburger.
- Nefret ettiğimiz şey.
- Üstüne gereksiz fazla gelinmesi.
Dedi İrem.
- İnsanların rütbene göre davranması.
- Sana soralım küçük hanım sen nerden biliyorsun?
- Süleyman'ın sohbeti sarıyo biliyor musun.
- Bak sen.
Sırıttım.
- Evet beyler şimdi napıyoruz?
Saate baktım.
- Saat daha 8 film izleyelim.
- Lütfen korku diye açma.
- O bilmeyerekti bi kere.
İrem filmi açarken Pars'a yaklaştım ve kolunun altına girdim saçlarımdan öpüp kolunu bedenime sardı. İrem'in ne açtığı hakkında hiçbir fikrim yok.
- Pars.
- Efendim güzelim?
Başımı göğsüne bastırdım ve elimi başımın yanına koydum. Saçlarımdan bir kez daha öptü ve saçımı okşadı.
_______________
Uyandığımda yatağımdaydım. Canımı acıtmadan doğruldum ve telefonu elime aldım.
Parss: Günaydın güzelim (08.21)
Siz: Günaydınnn(12.45)
Parss: Yeni mi uyandın
Siz: Hıhım ama ben en son koltuktaydım
Parss: Ben götürdüm seni
Siz: Anladım sen napıyorsun Pars ben çok sıkılırım evde ya
Parss: Anlıyorum güzelim ama dinlenmem lazım biz aynıyız
Siz: Ama yaaa bende geleyim nolur
Parss: Olmaz güzelim dinlen evde ne kadar dinlenirsen o kadar hızlı iyileşirsin
Siz: Ama yaaa
Parss: Askerliğin için Gece
Siz: İkna olmadım
Parss: Benim için
Siz: Peki katlanıcaz artık napalım
Parss: Aferin güzelime
- Sıkıldım.
Yavaşça doğruldum. Mutfağa paytak adımlarla ilerledim. Birşeyler yedikten sonra koltuğa uzandım.
- Bir ay nası geçcek.
Siz: Pars ben şimdiden sıkıldım
Parss: Güzelim konuştuk bunu
Siz: Ama Pars elimde değil ki ben yıllık izine bile çıkmıyorum
Parss: Güzelim dinlenmen lazım
Siz: Tamam ama sıkılıyorum
Parss: Bekle biraz bişey gelecek sana
Siz: Ne gelecek
Parss: Sürpriz güzelim
Aradan kısa bi zaman geçtiğinde bi paket geldi. Paketi alıp masaya koydum. Üstündeki notla gülümsedim ve paketi açtım. Birkaç kitap çıktı içinden okuma listemden olan kitaplardandı. Tarih kitabı ağırlıktaydı kalktım ve kalemlerimi alıp tekrar oturdum. Bir kitabı alıp okumaya başladım.
🌌
Saat 7' e gelirken kollarımı esnettim ve kapıya bakmaya gittim. İremle yemekten sonra uzun bir süre konuştuk.
- Pars'a bak sen.
- Niye ki?
- Kızım adam senle ilgili benim bile bilmediğim şeyleri biliyor. Kaçırma derim.
Güldüm.
- Bende şaşırdım ona.
Durduk diğer bölüme bekliyorum hepimizi şarkıyı bulursam medyaya da koycam hepimizi seviyorum ❤️❤️ görüşürüz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
ЮморYeni karakola yeni bir tim gelir ama iki timin komutanları son derece inatçı ve dik kafalıdır ikisi de en yakınını şehit haberiyle sarsılır. Gece yetimhanede büyür çok küçük yaşta hayat onu yere serer. Pars ise babasıyla büyür ama sevgiyi çok az bil...