15

5.2K 217 19
                                    

Sinirle içeri girerek kapıyı çarptım. Elimdekileri yere fırlatıp öfkeyle soludum. Gözlerim yine dolmuştu. Kapının açılıp kapanması sesiyle arkamı döndüm keskin gözlerle baktım. Bakışlarımı fark ederek bana yine o sırıtışını sundu.

"Noldu?"

"Ne mi oldu!?"

Sinirle üzerine yürüdüm. Tepkisizliği sinirlerimi daha da bozarken kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum.

"Ciddi olamazsın! Senin yüzünden çocukluk arkadaşımı kaybettim, hayatımdaki tek zararsız insanı, tek düzgün insanı, tek insan gibi duygular hissetmeme sebep olan insanı kaybettim!"

Sözlerim gözlerinde fark edilir bir öfke açığa çıkarırken lafları tam tersini haykırıyordu.

"Ben ne yaptım ya benim niye üzerime geliyorsun?"

"Sen bana daha ne yapabilirsin İlhan? Hayatıma girdin. Girişin ayrı psikolojimi sikti varlığın ayrı sikiyor!"

Her lafımda öfkelendiğini fark ediyordum ama beni daha da kötü hissettireceğini bildiği için sakinliğinden ödün vermiyordu.

"Bunu sen istedin. Ben sana dedim. Ben nasıl biri olduğumu açıkça söyledim. Sen dedin Selim bana. Sen gel dedin, ben de geldim."

Haklı olduğunun bilinciyle sustum ve bir adım geri çekildim. Ben gel demiştim. Her gitmek isteediğinde gitme demiştim, her gitmek istediğimde ve gitme deyişinde gitmemiştim. Hayatıma uyuşturucu etkisi yaratmasına bile bile izin vermiştim. Bile bile onu aşkım değil bağımlılığım yapmıştım.

Sözlerinin üzerimde etkisi olduğunu anlayarak her zamanki gülümseyişini takındı. Aramızda açtığım mesafeyi kapatarak elini enseme koyup beni göğsüne doğru çekti, kollarımı beline doladı ve hafifçe saçlarımı geriye taradı.

"İyi tarafından bakarsak artık Poyraz' a bulaştırmadan birbirmizin hayatını sikmeye devam edebiliriz."

Birbirimizin?

Burada tek kurban ben değil miydim? Yoksa bu sözleri de sadece beni düşündürmek için miydi? Kendi boktan düşüncelerimle ona yardım etmem için miydi? Artık anlamıyordum. Artık düşünmek istemiyordum. Düşündüğüm için bu haldeydim.

"Bu ne kadar sürecek?"

"Sonuna kadar."

Son? Bana yaptırmaya çalıştığı bir şey vardı. Belki de en başından beri sadece onun kurbanıydım belki de hiçbir zaman sevmemişti sadece kurban edinmişti belki de bir deneydim. Kafasındakileri anlamıyordum. Tekinsizlik hissi sarmıştı kalbimi yeniden. Boğazın düğümlenmesi böyle bir hismiş demek. Kafamı göğsünden ayırıp  gözlerine baktım.

"Sonu hızlandırmamı ister misin?"

Elini yanaklarıma koyarak yumuşakça güldü.

"O zaman ne eğlencesi kalır?"

"Bu- bu senin için eğlenceli mi?"

"Uzun zamandır beni mıtlu eden tek şeysin."

"Mutlu eden mi, güldüren mi?"

Duraksadı, tereddüt ettiğinden değil cevabın benim üzerimdeki etkisini merak ettiğinden. Sonunda gülümsemesini bozmadan cevap verdi.

"Bilmem."

Yutkundum. Boğazımdaki düğüm yumru gibi oturmuştu ve gitmeyecekti. Her yutkunuşumda varlığını fark edecektim şimdiden bunun vereceği hissi düşünmek kalbimi biraz daha kararttı.

"Anlıyorum."

"Neyi?"

"Hoşuna gidiyor bu. Melankoli bağımlısı olmuşsun. Benden daha çok acı çekiyorsun belki de. Bu yüzden beni takıntı edindin değil mi. Çünkü yorgunum, mutsuzum ve hayatıma zarar veren insalara göz yumacak kadar yalnızım. Sadece sonuna kadar o mutsuzluğu yaşamak istiyorsun, sen bunun hissini seviyorsun. Psikolojik acı çekmeyi kendi hayatını mahvetmeyi seviyorsun bunu da beni kullanarak yapıyorsun çünkü seni benden daha mutsuz edecek bir şey yok."

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum."

"İnan bana ben biliyorum."

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin