21

3.2K 138 8
                                    

Medya: Selim

●●●●●

Ter içindeydim, kafam dönüyordu, yüzümde sarhoş bir gülümseme vardı. Sanki gözlerimi her kapatışımda, her haraketimde tüm hücrelerimi hissediyordum. Sanki çok yavaş haraket ediyormuşum gibiydi. Bu yaşadığım şeyde tatlı bir şey vardı. Yavaş yavaş bilincimi kaybediyordum ama hoşuma gidiyordu bu.

Sıkıca bağlanmış vücudumu kastım. Haraket etmen lazımdı, dayanamıyordum. İçim karıncalanıyordu, vücudum rahatlıyordu. Karşımda bacak bacak üstüne atmış merakla beni izleyen İlhan a nefes nefese konuştum.

"Ne verdin bana?"

"Teorilerini merak ediyorum."

"Azdırıcı?"

Alınmış ve hafif şaşkın bie tavırla konuştu.

"Seni azdırmak için ilaç verecek kadar özgüvensiz bir adam değilim. İkimizin de istersem sikim için yalvaracağını bildiğini sanıyordum."

"Ne? Bu kadar kendine güveniyor musun?"

Alaycı bir şekilde kahkaha attım sinirlerini bozmak için, çünkü bunun doğru olduğunu bilmek canımı sıkmıştı. Meydan okuyan bir bakış atarak kışkırtmaya çalıştım. İlhan bakışlarıma karşı kaşlarını çatarak konuştu.

"Benimle inatlaşmak istediğinden emin misin?"

"İnatlaşmıyorum. Sadece şaşırdım. İkimizin de tek bir bakışım için bana yalvaracağını bildiğini sanıyordum."

"Vay vay... Bu sözlerin senden gelceğini tahmin etmezdim."

Onun beni bırakmayacağı kesindi bense onu bırakamayacak kadar bağımlıydım, ondan kurtulmalıydım ama her geçen gün biraz daha beni kendine bağlayacak bir hamlede bulunuyordu. Sadece duruyordum aptal gibi beni nahvetmesine izin veriyordum. Ben de bir hamle yapmalıydım, ne olursa. Eğer işe yararsa onu terk edebileceğim korkusu sarardı belki... Belki düzelirdi, yine eskiden yaşadığımız beni mutlu eden o ilişkiyi yaşardık belki, umarım.

Tüm vücudumun canımı acıtan iplerle bağlı olduğu şu halime bakmadan gözlerinin içine baktım aşağılamak ister gibi. Damarına basmaya çalışıyordum belki de aklımdaki planı gerçekleştirmek için bir fırsat yakalardım.

Kafamdaki tüm o ihtimaller ve belkilerle yüzüne uzun uzun baktım. Gözlerimdeki bakışı inceledi. Meydan okumamı anlamasıyla yüzü ciddileşti.

"Bu işin sonunda sakın bana kaybetme çünkü canın çok acır."

"Merak etme henüz hiçbir şey görmedin."

"Hadi bakalım."

Bu konuşmamız beni sadece meşgul etmişti şimdiyse aldığım belirsiz hapın etkisini tüm vücudumda hissediyordum. Sık nefesler alıyordum, nefes aldığımı hissetmem lazımdı. Uçuyordum sanki. Kahkaha attım. Kalan son bilincimle ateş saçan gözlerimi İlhan a çevirdim.

"Uyuşturucu mu verdin?"

İlhan yanıma gelerek kafamı arkaya yaslamamı sağladı. Haraket etmek için deliriyordum ama ipler bana engel oluyordu. Yüzümdeki gülümseme ve bayık bakışlarımın farkındaydım. Aklımın bir köşesinde son demlerini yaşayan mantığım bu yüz ifademeden nefret ediyordu. Kalan bilincimse keyifle süzülüyordu.

Yanağımı okşayıp eğildi. Tekinsiz sırtışı kendini tekrar belli etti. Boynumdan koklayarak öptü.

"Uçmaya başladın sanırım... Bu zevk yüzüne çok yakıştı."

○○○

"Hoşgeldiniz. Nasıl yardım edebilirim."

"İt patronunun yerini söyle bana."

"Beyefendi nasıl konuşuyorsunuz böyle lütfen üslubunuza dikkat edin!"

"Başlatma lan üslübuna! Ara o iti Poyraz geldi de."

Resepsiyonist adam şaşkınca kafa salladı saatler önce iş arkadaşının yapmış olduğu hatanın aynısını yapmak istemiyordu. Potronunu aradı, az sonra telefon cevaplandı adam bekletmeden Poyraz isimli bir beyin geldiğini söyledi. Adamın şükredeceği gelsin cevabıyla bu işte başının arımayacağını anlayarak rahatladı ve sinirili adama patronunun yerini söyledi.

Poyraz odanın yerini öğrenir öğrenmez hızla asansöre ilerledi. Selim için endişeliydi. Kaçtığını söylemiş, gelmsini istemişti sonra da Selim adına başkası onu aramış ve gelmesine gerek olmadığını iletmişti. Tabii ki endişeliydi, o adamın neler yapabileceğini kestiremiyordu ve Selim i kaybedemezdi, özellikle de ona.

Asansörden inip koridorun sonundaki odaya koştu ve baskın yapar gibi hızla içeri daldı. Gördüğü manzarayla nefesini tutup içeri girdi.

"Selim!"

Endişeyle bağırdı. Selim bir sandalyede kendinden geçmiş, saçları terden alnına yapışmış, sıkı iplerle bağlı bir haldeydi. Selim in yanına eğilip yanaklarından tutttu İlhan ı çoktan unutmuştu. İlhan yanına adımlayıp sevgilisine dokunun Poyraz ı bileğinden tuttu. Poyraz öfkeyle ayağa kalkıp İlhan ın üzerine yürüdü.

"Ne verdin lan sen ona böyle orospu çocuğu!"

"Sakin ol..."

"Kes lan sesini!"

"Zorla bir şey vermedim."

"Ulan alçak tabi zorla vermezsin öyle kıvama sokmuşsun ki çocuğu ağzından çıkan her haltı kabul ediyor zaten!"

Duyduklarının verdiği memnuniyetle keyfi yerinde bir şekilde konuştu İlhan.

"Evet öyle yapıyor değil mi."

"Şaka mı yapıyorsun lan! Haline bak Selim in. Ulan öldüreceğim lan bu sefer seni!"

İlhan sinirlenmeye başlamıştı. Tam üzerine yürüyecekti ki Selim in tatlı ve yorgun sesini duyuldu.

"Poyraz?"

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin