23

2.3K 119 18
                                    

Bugün bitmeden bir bölüm daha gelecek canlar.

●●●●●●

Gözlerim alev gibi yanıyordu. Gözümü hafifçe açmaya çalıştım ama anında giren beklemediğim acıyla sıkıca kapatıp refleksle küfür ettim. Kapalı gözkerimden akan sıcak yaşları yanaklarımdan silip derin bir nefes aldım. Kendimi doğrultup bu sefer gelecek acıya hazırlanarak tekrar açtım gözlerimi.

Evde değildim. Nerede olduğumu anlamak için camdan bakmaya çalıştım ama gece saatlerinde ışıklı bir manzaradan başka bir şey yoktu. Bulunduğum odaya göz gezdirdim. Sadece yatak ve dolap vardı. Oda büyük olmasına rağmen ışıklandırma ve duvarın rengi o kadar boğucuydu ki tedirgin hissettim. Bu odada bulunma hissi bana şeyi hatırlatıyordu...şeyi...

"İLHAN!"

Anında ayaklanır ayaklanmaz baş dönmem ve uzun süredir aç kalmışlık hissi yumruk gibi çarptı sanki. Sendeleyerek yediğim darbenin etkisiyle yatağın yanına kıç üstü düştüm. Sinirden ve acıdan söylendim.

"Yine ne yaptın bana..."

Kapı kolunun gıcırtılı sesini duymamla kafamı kaldırdım. İlhan içeri girip odayı süzdü. Beni yerde görmesiyle sırıtıp yanıma adımladı. Bana üstten bakarken ellerini cebine attı. Beni ayağa kaldırmayacağını anlayarak kendimi kaldırmaya çalıştım ama bacaklarım yorgunluktan kıpırdamıyordu. Ayakkabısının ucuyla bacağımı dürttü.

"Düşündüğümden daha güçsüzmüşsün... Dün akşamdan brri uyuyorsun."

Gözlerim söylediğiyle şaşkınlıkla açılırken saniye geçmeden burnumdan elime kan damladı. Hızla burnumu sıkıp kafamı kaldırdım. İlhan' ın yüzüne bakmamla gözlerimdeki yaşlar yanaklarıma süüzldü.

Gözlerimden akan yaş bu sefer canım acıdığı için değil İlhan' ın gözlerinde ne olursa olsun daima gördüğüm o sevginin en ufak bir emaresini bulamamamdandı.

Onun sevgisine bu kadar ihtiyacım olduğunu fark etmemiştim. Bir anda hissettiğim yalnızlıkla elimi burnumdan çekip üşümüş gibi kollarıma sardım. Burnumdan yavaşça akan kanı umursamadan İlhan' a yalvarır gibi baktım.

"Hiç acımıyorsun değil mi?"

Hiçbir zaman bozmadığı sırtışı sinirli bir ifadeye dönerken yanıma çömeldi. Dudaklarıma kadar ulaşan kanı elinin ayasıyla silip her yere bulaşmaması için burnumu sıktı.

"Burnundan damlayan kana mı? Tch... acımıyorum. Baygınken Poyraz' ın adını sayıklarken senin bana acımadığın gibi."

"N...ne saçmalıyorsun İlhan be-"

Elini yanaklarıma getirip bastırarak konuşmamı engellerken dişlerini sıktı. Canımı acıtmasına rağmen geri çekilmeye yeltenmedim bile. Dokunmasını istiyordum. Her zaman soğuk olan eli tenime değdiğinde dokunduğu yer ısınıyordu sanki.

"Hesabını vereceksin zaten... İşimiz bittiğinde, işte o zaman deliğinden damlayan kana acıyacağım."

Korkuyla gözlerim açıldı. Bakışlarımı süzüp ona bu korku yeter der gibi nefes verip ayaklandı. Hafifçe eğilip ceketinin cebinden çıkarttığı beyaz kumaş mendille burnumu sildi. Kıpkırmızı olmuş mendili umursamazca eski yerine sıkıştırdı. Koltukaltkarımdan tutarak önce ayağa kaldırdı ardından kucağına aldı. Kollarımı sarıp kafamı boynuna gömdüm. Yürürken konuştu.

"İnsafsızım... ama hala aşığım. Seni banyo ettirelim sonra yemek yiyeceksin. Dua et saatlerdir geçmeyen öfkem diner ve Poyraz' ı öldürmem."

Panikle bağırdım kucağında doğrularak.

"SAKIN!"

En ufak bir etkilenme belirtisi göstermeden nefes verip kafamı sert bir haraketle omzuna yasladı.

"O zaman beni memnun etsen iyi edersin."

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin