32

2.3K 118 16
                                        

"Bu ne cesaret?"

İkimizin de bakışları birbirinin zıttı duygulara evrildi. Yanaklarımdaki eli tekrar boğazımı buldu. Duvara tamamiyle yapışmıştım. Boğazımdaki elini sıkılaştırdı. Şimdi öfkeden çok merak içindeydi.

"Neyden cesaret alıyorsun sen?"

Sessiz kaldım.

"Hm? Bir şeyler mi saklıyorsun?"

Canımı acıtan elin korkusuyla hızla kafamı iki yana salladım. Tutuşunu gevşetmedi. Suratını suratımı yaklaştırdı. Burun uçlarımız birbirine değiyor nefeslerimiz karışıyordu. Derince dudaklarıma fısıldadı.

"Benden bir şey saklıyorsan... Bu sefer seni öldürürüm."

Bakışlarım farkındalıkla titredi. Daha önce hiç böyle bir şey söylememişti.

"Gözümü karartma. Yapabileceklerimden ben bile emim değilim."

Dikkatim aklıma dolan sahnelerle dağılmıştı. Artık ne söylediğini dinlemiyordum.

"SELİM!"

Bağırmasıyla bakışlarım hızla ona döndü. Bir nefes verip aklımdan çıkmasın ister gibi gözlerini gözlerime dikti.

"Sakın beni deneme."

Gözlerimi ağırca kapatıp açtım. Bakışları tekrar yumuşadı. Yavaşça boynuma eğildi. Burnunu boynuma değdirerek aşağı doğru bir yol çizdi. Köprücük kemiğimde duraksayıp sertçe ısırdı. Korkuyla yumruklarımı duvara bastırdım. Isırdığı yerin üzerine hafif bir öpücük kondurup sessizce önümden ayrıldı ve banyoya yöneldi.

Kapı kapanır kapanmaz kıyafet dolabına yöneldim. Askılarla asılmış kıyafetleri bir kenara itip sıkış tıkış dolaba girdim. Arkamdan kapağını kapatıp karanlığa gözlerimi diktim. Zihnim boştu. Kalbimde üzüntü vardı. En sevdiğim şeyin en korktuğum şey olması üzüntüsü. O dolapta ne kadar kaldığımı fark etmemiştim bile. Kalbimin hızı dinmemişti.

Dolabın kapağı açıldı. İçeri giren ışıkla gözlerimi kıstım. İlhan ıslak saçlarıyla dolabın önündeydi. Şefkatle bakıyordu. Yumuşakça elini uzattı.

"Çık artık dışarı."

Eline bakmakla yetindim. Çıkmak istemiyordum. Sanki dolap farklı bir dünyaydı ve ben İlhan ın dünyasına girmek istemiyordum. Orada benim için mutlu bir yer yoktu.

"Okula geç kalmıyor muydun sen?"

Başımı çevirdim. Artık umrumda değildi.

"Tamam. Yemin ederim yalnız kalacaksın okulda. Peşinde hiçkimse olmayacak. Zaten sen beni üzmezsin değil mi?"

Elini elime doğru yaklaştırdı. Elini tuttum.

"Üzmem."

Elimi sıkıca tutup dışarı çekti. Hızla çıplak göğsüne çarptım. Kafamı kaldırmama izin vermeden kollarını sıkıca vücuduma sardı. Eğilip hafif ve sakin bir sesle konuştu.

"Benden hiçbir şey saklayamayacağını biliyorsun değil mi?"

Ürkekçe kafamı kaldırdım. Bir planım oldığunu biliyor olamazdı. Tabii ispiyonlanmadıysam...

"B-biliyorum."

"Güzel. Aklından ne bok geçiriyorsan kalkışma çünkü beni tekrar terk etmeye kalkarsan canını yakmaktan çekinmem."

"Hiçbir şey yapmayacağım. Söz veriyorum..."

Gözlerini uzunca inceledi. Aklında şüphe kalmaması için bakıyordu onlara.

"Hayatın boyunca bana bağımlı yaşaman için yapmayacağım şey yok."

●●●●

Kafamda aynı tehditler yankılanıyordu. Yetiştiğim derslere girmiştim. Sonunda yalnız kalabildiğim bu günü ruhum çekilmiş halde kulağımda İlhan' ın sesiyle geçirmiştim. Sıcak kahveyi yavaşça yudumlarken bakışlarım Mert' i arıyordu. Ortak bir dersimiz yoktu bugün bü yüzden kampüste en çok geldiği yerde oturuyordum yardımına ihtiyacım vardı.

Tehditleri beni korkutmuştu. Tam da bu yüzden vazgeçemeyecektim. Tehdit ederken korkarak yaşamaktansa beni öldürmesini tercih edeceğimi bilmesi gerekirdi.

Dakikalar sonra gözlerim Mert ' i buldu. Etrafında bir dolu insanla gülüşerek yürüyordu. Gülümsedim acıyla. Gerçek bir zavallıydım. Kendi kendimi mahvetmiştim.

Etrafına rast gele bakan Mert' in bakışları sonunda benim bakışlarımla buluştu. Anında gözleri parladı etrafındakilere hızlıca veda etti ve çabuk adımlarla yanıma ilerledi. Kahvenin kalan son yudumlarını dikip ayaklandım. Ayağa kalkmamla koşmaya başladı. Beni sarsacak kadar sertçe üzerime çullanıp sıkıca sarıldı. Etrafımızda hiçkimsenin olmadığı bilinciyle rahatça sarılışına karşılık verdim. Farklı bir insnaın dokunuşu beni mutlu etmişti. Mert geri çekilecekken sarıldığımı fark edince kucaklaşmamızı kesmedi.

Sonunda rahatlar gibi bir nefes verip kollarımı ayırdım.

"ÇOK ÖZLEDİM SENİ NEREDEYDİN!?"

Kulağımın dibinde bağırmasına gülümsedim. Normalde nefret ettiğim her şeye şimdi yalavarıyordum.

"Boş ver şimdi. Otursana analtmam gereken şeyler var."

Ciddi ve sıkılgan tavrıma ayak uydurdu. Karşı karşıya oturduk. İstemsizce etrafımı süzdüm yalnız olduğumu bilsem de bu paranoyayı atlatamayacağını biliyordum.

"Ne bu ciddiyet?"

"Mert ben çok yanlış bir şey yaptım..."

"Ne yaptın?"

"Aşık oldum."

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin