43

1.2K 108 10
                                    

Önceki bölümü atlamayınn.

●●●

Gözlerimi Kadir abinin evinde açtım. Büyükçe esneyerek kollarımı açarak gerindim. Üzerimdeki yorganı itip ayağa kalktım ayılmaya çalışırken. Geceleri çalıştığımız için mesai bitiminde Kadir abinin evine gitniştik. Kadir abinin evine ne zaman gelsem burnuma dolan yumuşatıcı ve naftalin kokusuyla mayışıyordum. Zihnime kazınmış gibi adımımı atar atmaz haftanın uykusuzluğuyla yatağım olarak belirlediğim koltuğa sızıyordum anında.

Yüzümü yıkayıp tekrar salona döndüm. Üzerime örttükleri yorganı düzgünce katlayıp bir köşeye koyarken gözüm duvar saatine ilişti. Daha Kadir abi de Semiha abla da uyanmazdı. Kadir abi gece çalışıp sabah uyuduğundan Semiha abla birlikte vakit geçirmek için günlerini Kadir abinin mesaisine göre ayarlamıştı.

Mutfağa girip su içtim. Kadir abinin masaya bıraktığı paketten bir sigara alıp yaktım. Semiha ablanın beni evi sigara kokuttun diye pataklamaması için hemen balkona çıkıp kapıyı arkamdan kapattım sessizce.

Sigarmdan derin bir nefes alıp üfledim. Kollarımı korkuluklara dayayıp Kadir abinin deniz manzaralı diyerek bizi kandırmaya çalıştığı denizin küçük bir kısmının göründüğü manzaraya daldım. Bu melankolik tavırlarıma rağmen zihnim bomboştu. Üzüntüm de sevincim de saman alevi gibiydi. Her duygum bir görünüp bir kayboluyordu. Sadece uyum sağlamayı öğrenmiştim. Kendimi hiçbir şey hissetmemek sürekli acı hissetmekten iyidir telkinleriyle teselli etmeye çalışıyordum.

Havadaki hafif serinlik, elimdeki bir dal sigara, bulunduğum ev, ailelerinin bir parçası olmaya başladığımı bildiğim o güzel insanlar... Hiçbir şey hissetmesem de bunların bana verdiği huzurun, sıcaklığın farkındaydım. Bunlar beni bunca zaman hayatta tutmaya devam eden şeylerdendi.

Düşüncelerimin dağılmasına sebep olan telefon sesiyle panikle harekete geçtim. Kadir abiyi uyandırcaktı. İçeriye dalıp sesin geldiği yere kulak verdim. Salon? Benim telefonum?

Gözlerim açıldı. Dişlerimi sıkıp yutkundum. Terler içinde ekrandaki isimden korkarak salobna girdim. Hala çalan telefonu tireyen elimle alıp ekrana baktım.

'Sarp'

Ben hiç böyle bir duygunun varlığını bilmezdim. Bu isim... bu ismi ekranda görmenin yaşattığı 'karmaşık duygular'... Boğazım düyümlenmişti, yutkunmakta zorlandım hala ekrana kitlenmiş gibi bakarken.

Sonunda gözlerimi sıkıca kapatıp kapanmasından korkarak aramayı cevapladım hızla ve kulağıma dayadım.

"Sarp?"

Bir an kadar kısa beni korkutacak kadar uzun bir sessizlikten sonra karşı taraftan ses geldi.

"Selim... Ben..."

Ağzından çıkan iki kelime ne kadar endişeli olduğunu anlatmaya yetmişti. Cevaptan korkarak konuştum.

"Neden aradın? Kötü bir şey mi var?"

"Selim ben özür dilerim. Çok özür dilerim. Ben... biliyordum ne yaşadığını. Biliyordum bir daha ikimizle de konuşmak, yüzümüzü dahi görmek istemeyeceğini. Biliyordum hayatına devam etmek isteyeceğini. Bu yüzden hep durdurdum kendimi sana yazmaktan. Ama..."

"Ama ne Sarp?!"

Her kelimesinde endişeli ses tonunu bana geçiyordu. Aklıma dolan felaket senaryoları kalbimi sıkıyordu.

"Ben bir hata yaptım. Özür dilerim... çok özür dilerim. Nasıl yaptım ben bunu bilmiyorum. Ben yerini babama söyledim."

Nefesim sıklaştı. Sertçe telefonu sıktım. Emin olmak ister gibi bir daha sordum.

"Ne?"

"Özür dilerim Selim. İyiyie gidiyordu... o iyiye gittikçe bende iyiye gidiyordum. Kaçmana yardım ettiğimi öğrendiğinde bir şey demedi. Yerini söylememi benden istemedi bile. Bir şey olmaz sandım söyledim. Söylediğim için kızdı bana. Söylemezsen sormayacaktım yeterince zarar verdim, ama bilipte gitmezsem ona, senden de kendimden de nefret ederim dedi."

"Siktir..."

Sonunda zar zor beni taşıyan dizlerim pes etti. Koltuğa oturup kendimi geriye attım. Hala yakaran Sarp' ı umursamayarak telefonu kapattım. Gözlerimi tavandan ayıramadım boşluktaydım sanki. Bedenime bir yük mü binmişti yoksa bir yük mü kalkmıştı anlayamıyordum bile.

"Ne sikim yapacağım ben?"

Gözlerimi tavandan bir an için bile ayırmadan kulaklarımda yankılanan sesiyle ne kadar öylece durdum bilmiyordum. İçeri giren kadir abinin sesini duydum.

"Selim?"

Kulkalarıma ulaşan sesle bir uykudan uyanırmış gibi gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırıp şaşkınca halime bakan Kadir abiye döndüm. Yardım ister gibi konuştum.

"Abi ben ne halt yiyeceğim?"

Kadir abi aceleyle yanıma adımlayıp koltuğa oturdu. Elimi tutup endişeyle konuştu.

"Ne oldu oğlum?"

"Olmaması gereken bir şey."

Kadir abinin yüzü düşünceli bir hal aldı. Fazlasını söylemeyeceğimi anlayarak üstü kapalı konuşmamı sürdürdü.

"Peki sen olsun istiyor muydun?"

Kadir abi ağzını açar açmaz bu anda duymam gereken tek cümleyi kurmuştu. Olsun istiyor muydum? Bunca zaman, bunca bekleyiş... Yoksa onu hala seviyor muydum?

"Hemde her şeyden çok."

●●●

Karakter gelişiminde Sarp gibi olun🤡

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin