25

2.3K 114 56
                                    

"Deliğin yırtıldı."

"Yine mi!?"

Yavaş bir haraketle aletini içimden çıkarttı. İçim boşalır boşalmaz deliğimdeki acı ikiyi katlanırken çenemi sıkarak ıkındım. Doğrulmama izin vermeden sırtıma bastırıp iki lobumu yana ayırdı. Deliğimi kısaca süzüp bir ıslık çaldı.

"Bunu yapmasam iyi olurdu."

Konuşmamak için dilimi ısırdım. Şu yaşadığımızdan sonra cevap vermeye korkuyordum. Yataktan kalkıp çıplak kalçama hafifçe vurarak dolaba ilerleyip bir havlu çıkarttı.

"Hadi kalk duşa."

Yorgunca mırıldanırken yüzümü yatağa bıraktım ve boğuça söylendim.

"Yorgunum..."

"Deliğinde doğmamış çocuklarımla mı duracaksın Selim?"

"Öyle söyleyince iğrenç geldi."

"Hadi kalk işe gideceğiz."

"Ben bu haldeyken bir de otele mi götüreceksin?"

"Tabii ki götüreceğim bizim kafasıza yem attım fark ettiği an damlar yanına yanımdan ayrılmayacaksın."

"Kafasız? Poyraz mı? Poyraz nereden bilsin senin evini?"

"Sen bu haldeyken risk mi alayım Selim? Mızmızlanma bana yoksa yine ben aldırırım duşu."

"Hayır sakın!"

Deliğimdeki acıyı umursamadan panikle ayaklandım. Duş aldırırken babammış gibi davranıyordu azarlıyor, değişk bir hırsla kese atıyor, tüm gözüme şampuanı kaçırıyor, soğuk suyla yıkanmanın temiz olmayacağını düşündüğüü için kaynar suyla yıkıyor tek kelimemdeyse azarlıyordu. Otuzlarının sonundaydı yaptığı diğer şeylerle kıyaslayınca babam gibi davranmasını umursamamalıydım.

Acımı en az derecede hissetmek için paytak bir yürüyüşle yanına ilerleyip sitemkar bir haraketle elindeki havlusunu çektim ve odadan çıktım.

Koskoca bir ailenin yaşayacağı türden bir evdi. Sadece banyayo ve İlhan ın odasını görmüştüm. Aklıma gelenle duraksayıp arkama baktım, yatakta uzanmış telefonuyla ilgileniyordu. Bakışlarım lavobonun karşısındaki kapısı kapalı osaya kaydı. En azından tek bir odayı görmek istiyordum.

Sessiz adımlarla kapalı kapının önüne yürüdüm kolu hafif gıcırtıyla indirdim. Eminim duymuştu kulağı sürekli bendeydi, umursamıyormuş gibi gördündüğü zamanlarda bile. Şu an ayaklandığından ve geleceğinden emin olduğum için hızlıca içeriye daldım. Kendi odasından çok farklıydı, daha genç işi gibiydi. Hatta benim odama benziyordu ama daha lüksüydü. Odada biraz daha ilerleyip incelemek isteğiyle etrafımı süzdüm.

Bir dakika bile geçmemişken içeri girdi. Hırsla boğazını temizleyip kolumdan çekerek odadan çıkarttı. Uyum sağlayarak çektiği yöne kendimi bıraktım. Beni çıkartır çıkartmaz odanın kapısını kapatıp kolunu omzuma atarak lavoboya ilerledi.

"Kaşınıyorsun sen..."

Söylenişini umursamadan konuştum.

"Neden evinde böyle bir oda var?"

"Ev taşındığımda eşyalıydı, kullanmadığım odaların eşyalarına ve düzeninine dokunmadım."

Bilgiyi kafamda tahlil ettim. Bu bahaneye ben bile inanmıyordum bu kadar açığı olan bir yalanı nasıl bana satmaya çalışıyordu.

"Bunun çok mantıksız olduğunun farkındasın değil mi? Ya daha fazla bilgi ver ya da başka bir bahane bul İlhan yoksa ben çok farklı şeyler düşüneceğim."

Söylediğimle duraksarken benimle temasını keserek önümde durdu. Sinirle gülüp bakışlarını yüzümde kitledi.

"Egomu sarsmayı iyi biliyorsun. Çok tehlikeli ama... Yapma."

Konuşmaya devam ederken üzerime doğru büyük adımlar atmaya başladı. Sinirli ifadesi beni korkutmuyordu, tedirgindim. Üzerime her adım atışında geriye kaçıyordum.

"Anlattığım kadarını kabul edeceksin, söylediğimden fazlasını sormayacaksın, karşı gelmeyeceksin, cevap vermeyeceksin, söylediklerimi yapacaksın anladın mı? Talimatlar yeterince açık mı?"

Yutkundum. Duraksamasıyla ben de duraksadım. Çoktan duvara yaklaşmıştık bile. Çok yakınımdaydı. Kafamı kaldırıp aşağıdan yüzüne baktım. Bir şey söylemeliydim, kolay teslim olmayacağımı belli edecek en azından bir kelime.

"Peki ben sana böyle itaat ederken... benim kazancım ne olacak? Neden o 'açık talimatlarına' uyayım? Ben ne elde edeceğim?"

"Beni."

Adil bir anlaşma. Kendi değerini biliyordu. Benim aksime. Cevap vermeden kafamı eğdim. Umutsuzca bir nefes verip vücudumu ondan çevirdim ve küvetin olduğu tarafa doğru adım atmaya kalkıştım. Bir adım ilerleyememişken kolumdan sıkıca tutup kendine çekti. Kolumu sıkan eline kısaca bakıp kafamı kaldırdım. Omzumlarımı tutup aramızda zaten çok mesafe olmayan duvara itti. Sırtımı sertçe çarpmamla elllerimi duvara dayadım. Dişlerimi sıkıp ne yapmaya çalıştığını anlamak için yüzüne baktım.

Sinirli değildi ancak her zamanki ifadesinden çok uzaktı takındığı ifade. Ne düşündüğünü tahmin edemiyordum. Kafamda, yine ne söyleyecek? Canımı mı acıtacak? Sinirlendi mi? Soruları dönüp dururken duvardaki elimi sıktım. Bundan sonrasını en azından kendim yöentmeliydim.

Ellerimi duvardan ayırıp hızla boynuna sardım. Aşağı çekip anında dudaklarına yapıştım. Beklemediği bir şey yapmıştım. Şaşkınlığını gizlemeyerek dudaklarımız birbirine temas eder etmez bir mırıltı bıraktı. Az önce ne yapamaya çalıştığını hatırlamasına izin vermeden dilimi içeri yolladım. Dillerimiz buluşunca elini çıplak kalçama atıp sıktı.

Ben bu haldeyken yapmaya çalışırsa ayağa kalkamazdım. Nasıl her haraketimle kendime zarar verebiliyordum. Düşüncelerimi belli etmemeye çalışarak kalçamdaki elini görmezden geldim.

Şimdi öpüşmeyi yöneten kendisiydi. Diliyle tüm ağzımı talan ediyordu. Diğer elini de kalçama atıp dudaklarını ayırmadan vücutlarımızı birleştirdi. Kalçamı öyle sert ve istekle sıkıyordu ki sanki az önce deliğimi yırtana kadar sevişen kendisi değildi. Bu kadar sertçe kalçalarımı sıkması yaramı acıtırken tekrar kanadığından emindim.

İlhan kalçalarımdaki elini çekip, yataktan kalkınca altına yarım yamalak geçirdiği eşofman altının iplerini çözdü. Bununla sonum kesinleşmişken ellerimi sırtına koyup tırnaklarımı geçirdim.

Kapalı gözlerimi sıktım beni yönlendirmesine izin verecekken kapının aniden açılmasıyla gözlerim fal taşı gibi açıldı. İlhan omzumdan iterek dudaklarımızı hızla ayırırken ikimiz de aynı anda kapıya döndük.

Panikle gelen kişiye baktım. Kapının önünde bizden daha şaşkın 16-17 yaşlarında bir oğlan duruyor ve beni inceliyordu. Beynim durmuştu kim olduğunu bile sorgulayamıyordum. Oğlan bakışlarını İlhan' a çevirir çevirmez gözleri olabilirmiş gibi daha da açıldı şaşkınlığının artışı yüzünde okunurken hızla eliyle ağzını kapattı.

"Baba?"

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin