46

1.5K 109 16
                                    

Islak gözlerimle şehrin ışıklarına baktım uzun uzun. Karmakarışıktım. Ben bu duyguyla ne yapacağımı bilmiyordum. Dinlenmek istiyordum. Öyle yoğun hissediyordum ki etrafımı hasta gibiydim sanki. Yüzüme esen soğuk rüzgarla titredim üşüyerek.

Elleri belime dokundu. Sıkıca sardı arkadan vücüdumu. Burnunu boynuma gömdü.

"Sanki hala özlüyorum gibi seni."

O boğucu his buydu işte. Özlem. Yanımdaydı, yanımdayken özlüyordum onu. Ellerini tutup çözdüm. Yüzünü görmek için arkamı döndüm. Ellerimi yanaklarına koydum. Gözlerim yüzünün her bir köşesinde uzun uzun oyalandı. Özlediğim ayrıntıları inceledim zihnime kazımak ister gibi.

Daha iki saat bile olmamıştı belki de birbirimizin yüzünü tekrar göreli her şeye yorgun ve uzak olan ben konu İlhan olunca açgözlü oluyordum. Hemen geçsin istiyordum bu his.

Ellerimi tutup kendinden ayırdı. Tekrar sıkıca kolları arasına aldı bedenimi. Her fırsatta bunu yapıyordu, kendine bedenimi hatırlatmak ister gibi sımsıkı sarılıyordu. Belki de haklıydı, belki de daha fazla temasa ihtiyacımız vardı. Aklıma yatan düşünceyle balkonda olmamızı umursamadan elimi pantolonunun kemerine attım. Sertçe kemeri çekiştirmemle İlhan anında omuzlarımdan tutup beni uzaklaştırdı. Beklemediğim bu tepki karşısında kafam karışmış bir halde yüzüne baktım sorar gibi.

"Yavaştan alalım."

Kaşlarımı çattım. O de ne demekti? Bir haftalık flörtü falan mıydım nasıl bir muameleydi bu böyle. Cevap ister gibi değil sanki ne dediğinin farkına varmasını ister gibi sordum.

"Ne?"

Çatık kaşlarımdan korkarak ellerimi tuttu. Sıkı öpücükler kondurdu ellerine hapsettiği ellerime.

"Senin iyiliğin için."

İşte şimdi merak etmiştim. Dişlerimi sıkıp şüpheci gözlerimi gözlerine kitledim. Neden istemiyordu beni?

Konuşmadan arakamı dönüp odaya döndüm. İlhan bir daire tuttuğumu söylememe rağmen beni oteline getirmişti. Lüks bir otel odasında kalmak varken benim dairemde kalmakta ısrar etmek pek akıl işi olmazdı bu yüzden kabul etmiştim, bu kadar çabuk pişman olacağım aklıma gelmezdi.

Mental sağlığının sebep olduğu bir kondisyondu bu evet, ama onun aşırı cinsel isteği yadsınamaz bir gerçekti. Şimdi beni reddedmesi aklıma dadanan ve canımı yakan fikirlere engel olamamama sebep olmuştu. Altı ay... ne yapmıştı?

Tırnaklarımı avuç içlerime geçirip kendimi hırsla geniş koltuğa attım. Kaçmak isteyeceğim tek gerçeklik buydu. Aklıma getirmek istemiyordum, sanırım midem bulanmaya başlamıştı.

İlhan arkamdan içeri girip kapıyı kapattı. Rahat görünmek için arkama yaslansam da dayanamayarak başımı eğip yere baktım. Elimde olmadan titrettiğim bacağıma küfürler yağdırırken karşımda dikildi.

"Ne bu tavırlar? İyiyce çocuklaşmışsın."

Duyduğum cümleyle bam telime basılmış gibi öfkeyle başımı kaldırdım. Şimdididen mi? Şimdididen bana bu cümleyi kurabiliyor muydu? Benim bunu kabulleneceğimi mi sanıyordu? Şok yaşayacak bir şey yoktu ben iki saatliğine kendimi bir hayale bırakmıştım. İlhan buydu asla değişmeyecekti. Hayal kırıklığının ve sinirin verdiği hırsla yüzüne öfkeyle baktım. Yüz ifadem nasıldı bilmiyordum ama İlhan' ın gözleri yüzüme değer değmez hafif alaycı ifadesi anında ne olduğunu bir türlü okuyamadığım bir ifadeye evrildi.

Yavaş yavaş dudaklarında bir tebessüm belirdi ben bu tebessümün anlamını zihnimde çözümlemeye daha kalkışamadan tebessüm kahkahaya dönüştü. Kahkahasıyla birlikte kısılmış gözleriyle dudaklarıma baktı. Arada hiç mesefa olmayacak şekilde yanıma oturup tepki vermeme izin vermeden elini boynuma sarıp yüzümü ona çevirmemi sağladı. Nefes bile almadan dudaklarıma yapıştı. Islak sesler çıkartarak defalarca sert haraketlerle öptü dudaklarımı. Son bir kez daha birleştirip bu sefer diğerlerinden daha uzun süre dudaklarımızın temasını kesmedi.

Folie à Deux - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin