"Aşık oldum."
Mert hafif şaşkınca gülümsedi.
"Mert... Ben iyi değilim."
Gözlerim istemsizce doldu. Bir sorunum olduğunu söylemek zavallılığımın itirafı gibi gelmişti bana. Mert dolan gözlerimle hızla ayaklanıp yanıma oturdu. Mert' in yanımdaki sıcaklığıyla başım anında omzuna düştü.
"Ne oluyor Selim?"
Gözyaşlarımın akmasına izin vermeden başımı kaldırmaya çalıştım. Karşısında ağlarsam bir erkeğe aşık olduğumu öğrenirse zaten sarsılacak olan erkekliğim Mert in aklına dolacak bu anıyla yerle bir olacaktı. Kendimi toparlayıp sesimi sertleştirdim.
"Benim sadece yardımına ihtiyacım var."
"Ne istersen..."
"Anlatması çok zor..."
Mert ondan beklemediğim bir şekilde ciddi ifadesini bozmadan beni kolu altına alıp omzumu güç vermek ister gibi sıktı.
"Para dışında her şeyi iste benden. Pavyonda ütüldüğümden beri beş kuruşum yok. Ama çok ihtiyacın varsa çekinme birlikte bir işe girer çalışırız ihtiyacın kadarını kazanırız."
Kafasında kurduğu planlara gülümsedim.
"Sağol... Bu öyle bir şey değil. Çok daha hassas."
Teması beni cesaretlendiriyordu. Mert güvenliydi, içinde en ufak bir zehir, içten pazarlılık yoktu. Onunlayken düşünmek zorunda hissetmiyordu insan, onunla bir ilişki yürütütken hesaplar anlamsızdı. Basitti, yormuyordu. Tepkisi ne olursa olsun ona her şeyi anlatacaktım. Biliyordum bana telefonunu sorgusuz verecekti. Fazla zamanım kalmamıştı yakında İlhan beni merak edecekti ama en azından aldığım telefonu güvenli bir yere saklarsam gerektiğinde doğru kişilerle konuşabilcektim. Kafamdaki tasarı için kilit nokta dinlenmediğinden veya takip edilmediğinden emin olduğum bir telefonumun olması. Eğer Mert' ten alamazsam kimden alabilirdim bilmiyordum.
"Sana aşık olduğumu söyledim. Ama durum bundan daha karmaşık-"
"Selim şu gelen senin abin değil mi?"
"Abi mi? Benim ailem mi var ne saçmalıyordun?"
"O kim o zaman birader?"
Başımı Mert' in omzundan kaldırıp baktığı yete baktım. Tüm vücudum anında gerilirken panikle ayağa kalktım. Bu ani paniğime ortak olmaya karar verem Mert' te benimle birlikte ayaklandı.
"Siktir siktir siktir!"
Öfkeden deliye dönmüş yırtıcı bir hayvan vardı karşımda. Bu hayvanın karşısında korkudan altına yapmak üzere olan küçükbaş hayvandım sanırım. Kulağımda galipten gelen koş fısıltıları ile başka bir role bürünmek pek mümkün değildi benim için.
"Noluyor Selim?"
Faltaşı gibi açılmış gözlerimle bakışlarım Mert ve İlhan arasında mekik dokudu. Daha fazla fısıltıları görmezden gelemeyerek Mert' in elini sıkıca tuttum. İlhan' ın gözü önünde yaptığın bu haraketle adımları hızlandı. Beklemeden arakamı dönüp kaçmaya başladım. Arkamdan sürüklenen Mert hızıma yetişmeye çalışıyordu. Mert' in bir şeyler söylediğini duyabiliyordum ama psikolıjim de küçükbaş hayvan psikolojisine bürünmüştü artık. Geşen hayatta kalma emri dışında etrafımda olup biten hiçbir şeyi algılayamıyordu zihnim.
O kadar hızlı koşuyordum ki ciğerlerime dolan hava sanki küçük buz kritalleriyle doluydu. Ciğerlerime yapışan kristaller göğsümü acıtıyordu. Şu halime rağmen hiç durmuyordum yorulmamıştım. Arkamdan sürüklediğim Mert' in düşmesiyle hızla haraket eden ayaklarımı zorlukla durdurabildim.
"Noluyoryz amına koyayım!"
Yere yüzüstü kapaklanmış Mert kendini topralamaya çalışırken öfkeyle bağırdı. Mert' in öfkesini görmezden gelerek tekrar açılan algımla etrafıma baktım. Okuldan çok uzaktaydık bir ara sokağa girmiştik ama neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu daha önce hiç görmediğim bir yerdi. Bu kadar kuytu olmasının verdiği güvenle İlhan' ın bulamayacağını umud ederek Mert' e döndüm.
"Ulan ben merdivenlerden çıkarken beşinci basamakta yoruluyorum sen beni niye koşturuyorsun? Tek başına kaçsana!"
Bağırmayı bırakması için elimle ağzını kapatırken diğer elimle kalkabilmesi için kendime dığru çektim. İnleyerek kalkarken ağzındaki elimi itip yüzünü buruşturarak bacağını tuttu.
"Şimdi söyle lan niye kaçtık abinden?"
"Ne abisi Mert nereden çıkarttın abim olduğunu?"
"Bölümdeki kız dedi. Selim' in abisiyle flörtleşiyoruz dedi."
"Ne? Kim lan o kız!"
Sorduğum sorunun saçmalığını fark ederek Mert' i durdum.
"Sus tamam söyleme. Ne saçmalıyorum ben..."
"Hakikaten ne saçmalıyorsun sen Selim? Önce aylarca ortalıktan kayboluyorsun sonra bir anda belirip başım dertte yardımın lazım diyorsun! Sonra neredeyse bir senedir seni okula bırakan elemandan sürükleye sürükleye beni kaçırıp kuytularda düşürüyorsun. Ne derdin var senin? Kim o adam? Başın niye dertte?"
Yaptığım saçmalıkların tek tek yüzüme vurulması kendimden utanmama sebep olmuştu. Mert yerden göğe kadar haklıydı ama anlatamıyordum. Sorunumu söyleyemiyordum çünkü çok utanıyordum. Sevdiğim kişiden, seçimlerimden, başarısızlığımdan, güçsüzlüğümden deli gibi utanıyordum. Mert' e yardım dilenmek için gelirken oldukça özgüvenliydim bu yüzden ancak şimdi farkına varabilmiştim İlhan' ın hayatıma girişinden itibaren olan biten hiçbir şeyi öldürseler bile anlatamazdım kimseye.
"Anlatamam."
"Ne denek anlatamam?"
"Anlatamam Mert. Nolur sorma. Hala yardımına ihtiyacım var hatta şu kaçısışımdan sonra hiç olmadığı kadar yarımına ihtiyacım var. Ama soru sormaman lazım. Eğer istemiyorsan ısrar etmeyeceğim. Daha fazla bencillik yapamam."
"Kes lan boş konuşmayı tabii ki yardım edeceğim. Söyle ne istediğini."
"Bana telefonun lazım. Ne zaman geri veririm bilmiyorum ama söz geri vereceğim."
Mert kararsızca yüzüme baktı. Neden telefonunu istediğimi ve neden ne zaman geri getiremeyeceğimi bilmediğimi merak ediyordu hakkı da vardı. Söylediklerimin üstüne tek bir kelime etmeden yüzüne baktım. Sadece dua ediyordum bana güvenmesi için. Sonunda bir nefes verip bana güvenmeyi seçti. Cebinden telefonu çıkartıp bana uzattı.
"Şifresi 5037."
Yüzümden belli olan mutlulukla kırılgan bir biblo tutar gib telefonu iki elimle tutup sevinçle sıktım.
"Ne zaman getirdiğin umurumda değil sadece başındaki bela her ne haltsa kurtulduğun an bana haber ver. Annemden bana ulaşabilirsin istediğin zaman."
Onu hak etmiyordum...
Gülümseyerek telefonu dikkatlice cebime koyup Mert' e sıkıca sarıldım. Sarılışıma karşılık verdi.
"Şimdi sal beni. Okulun revirine falan gideceğim dizim döndü sanırım."
Hemen sarılmayı bırakıp üzüntüyle tuttuğu bacaağına baktım. Özür dileyeceğimi anlayarak beni durdurup konuştu.
"Problem değil."
Gitmeden önce son bir kez kısaca sarılıp canının acıdığı metrelerce öteden belli olan bir topallamayla geldiğimiz yoldan ilerledi.
Gözlerimi zorlukla Mert' ten ayırdım daha fazla bakarsam vicdan azabından başka bir şey düşünemeyecektim. Cebimdeki telefonu çıkarttım. Bunu şimdilik bir yere saklamam lazımdı. Üstümden ayıramazdım çünkü İlhan beni bulduğu an bir daha muhtemelen yanından ayırmayacaktu. Olabailecek en gizli yer iç çamaşırımdı. Neyse ki çok büyük bir telefon değildi. Telefonu iç çamaşırımda görülmeyecek ve İlhan dışarıdayken dokunamayacağa bir yere sıkıştırdım. Şimdilik iş görürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Folie à Deux - BxB
Aléatoire#TAMAMLANDI# Saplantılı bir aşkın yorgun bir kalbe uğramasıyla korkunun ve bağımlılığın iki kişilik deliliğe dönüşümü. +18 ‼‼‼‼🔞Ağır cinsellik, toxic ilişki, şiddet, bdsm içerir🔞‼‼‼‼‼