İlhan' ın sırtında eve girereken bacağıma ağır gelen alçıya baktım. Koltuk değneği almama izin vermemişti. Ben de ısrar etmemiştim bir yere gidememem için ayağımı kırmıştı zaten.
İçeri girip kapıyı kapattı. Koltuğa doğru ilerileyip beni yavaşça sırtından koltuğa oturttu. Karşıma mutfaktan getirdiği bir sandalyeyi koyup alçılı bacağımı üstüne yerleştirdi. Sessizce haraketlerini izliyordum. Bir şey sakladığımı fafk ettiğinden beri tek bir laf etmemişti. Sadece doktorla konuşmuştu. Şimdi deli gibi düşünüyordu ne sakladığımı. Eve gelene kadar sürekli bacaklarını titretmiş, çenesini sıkmıştı.
Bu stres halinin hiç bir sahnesini kaçırmamak için uzun ve dikkatlice izlemiştim onu. Zevk aldığımı belli eden bakışlarıma öyle öfkelenmişti ki yumruklarını sıkmaktan elinin üstündeki damarlar patlayacak gibi şişmişti. Aklıma dolan panik sahneleri keyfimin yerinde olduğunu belli eden bir gülümse sunmama sebep oldu.
Gülümsememi fark ederek dişlerini sıkıp kaşlarını çattı. Kahkalarla gülmemek için zor tutuyordum kendimi.
Çatık kaşlarla karşıma gelip hafifçe eğildi. Ellerini iki yanımdan koltuğun sırt yaslama yerine koyarak yüzüme baktı. Benim rahat tavırlarım onun endişelnemsine sebep oluyordu. Panik ifadesine engel olamadan yumuşak tutmak için çabaladığı aceleci bir sesle konuştu.
"Tamam beni alt ettin. Bulamadım. Hadi söyle ne saklıyorsun."
Rahatça arkama yaslandım.
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum."
"SELİM!"
Ruh halinin bir anda değişmesiyle sıçradım. Korkmuş yüzüme bakıp anında kendini topladı. Ellerini koltuktan çekip yanaklarıma hafifçe koydu yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Yalvaran gözleri gözlerime kitlendi.
"Hadi söyle aşkım ne saklıyorsun... Hadi."
Rahat tavrım bir anda çok fazla paniklemesine yol açmıştı. Şakaklarında ve alnında terler birikmişti. Vücudu kaskatıydı. Ses tonu vücudunun bana gösterdiği aksine sakin ve yumuşaktı.
"Bir şey saklamıyorum İlhan."
Burnundan sert bir nefes verdi. Karşımda dizleri üstüne çömelip yanaklarımdaki ellerini ellerimin üstüne koydu. Sıkıca tutup öptü derince.
"Saklıyorsun Selim. Hadi söyle naptın. Kızmayacağım."
Beni kandırmaya çalışıyordu. Sanki suçlu bir çocuk gibiydim karşısında. Biliyordu üzerimdeki etkisini. Çoktan iradem sarsılmaya başlamıştı. Haraketleri, tavırları, söyledikleri duvarlarımı yıkmaya yeterdi. Oyunu çevirmem gerekiyordu. Paniklemeye başladığımı belli etmemek için tüm dikkatimi yüzümde topladım.
"İlhan... Anlamıyorum ne diyorsun."
Yüzümü uzun uzun inceledi bana ulaşamadığını anlayarak az önceki panik ifadesini değiştirdi. Her taktiği deneyecekti cevap alana kadar. Ayağa kalkıp yanıma oturdu. Kafamı çevirip yüzüne baktım. Eğilip yumuşakça önce dudağımı ardından yanaklarımı derin nefesler alarak öptü.
"Özür dilerim..."
Ne?
Ellerimi tuttu sıkıca. Boynuma yaklaşıp yumuşak bir öpücük kondurdu. Biraz daha eğilip kırık bacağımı öptü alçının yukarısından. Şaşkın bir ifade takınmamak çok zordu. Az önceki tavırlarına tamamiyle tezat tavırları beni korkutmaya başlamıştı. Sağlam bacağıma kafasını koyup koltukta uzandı. Yüzüme aşağıdan bakıyordu şimdi.
Gözleri mi dolmuştu onun?
Yüzüne bakarken dilimi ısırdım kendime gelebilemk için. Karşımda bir profesyonel vardı.
İki eliyle bir elimi kavrayıp göğsüne koydu. Koluma sarılıp rüyalarımda bile göremeyeceğim masum bir ifade takındı. Gözleri dolu dolu, kaşları hafif yukarı kıvrılmış, yüzü endişeliydi. Stresten ve sinirden pembeleşmiş yanaklarıyla sanki karşımda bambaşka biri vardı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım sakinleşmek adına. Bana açıkça yem atıyordu. Derin ve hipnotize edici sesi kulaklarıma ulaştı.
"Çok ileri gittim... O yüzden gideceksin değil mi? Ne yapsam bırakmazsın sanıyordum. Ben... biliyordum gerçekten gitmek istediğinde gideceğini. Benden zekisin sonuçta. Bunca zamandır kaçma denemelerin sadece gururuna yediremediğin içindi biliyoruz ikimiz de. Beni bırakmak istemedin. Ben de sandım ki... beni seviyorsun... beni yalnız bırakmazsın. Sevmiyor musun artık?"
Siktir... Siktir.... Siktir.
Gözlerim doldu. Kalbim göğsümü parçalamak ister gibi hızla attı. Alt dudağımın hafifçe burkulmasına engel olamadım. Nasıl yapıyordu bunu? Sikeyim nasıl yapıyordu!?
Yıkılan duvarlarımın sesini duydum kafamda. İçimde iradeden yana bir şey kalmamıştı. Tamamiyle ele geçirmişti beni. Ağzımı açtım. Ama kırık bacağımın bana hatırlattığı son kalan gurur kırıntısı ağzımı geri kapatmamı sağladı. Konuşursam her şeyi söyleyecektim biliyordum. İzin veremezdim buna. Konuşmamam lazımdı.
Endişeli ve dolmuş gözlerimle İlhan' ın yüzüne baktım. Masum ifadesini bozmamıştı ama altta sinsice gizlenen şeytanı tanıyordum. Büründüğü maske acımasız ve etkiliydi. Yutkundum. İdam mahkümu gibi terliyordum. O an aklıma konuşmamı engelleyecek tek bir şey geldi.
"Sakso çekeyim mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Folie à Deux - BxB
Random#TAMAMLANDI# Saplantılı bir aşkın yorgun bir kalbe uğramasıyla korkunun ve bağımlılığın iki kişilik deliliğe dönüşümü. +18 ‼‼‼‼🔞Ağır cinsellik, toxic ilişki, şiddet, bdsm içerir🔞‼‼‼‼‼