8- Çikolata

12.2K 988 180
                                    


Dışarıdan gelen konuşma sesleriyle gözlerimi hafifçe araladım. Burnuma dolan sert parfüm kokusunu derince soluduğum sırada odanın kapısının açılmasıyla hafifçe uzandığım yerden doğruldum. Valeriy giydiği gömleğin kollarını katlayarak odaya girdiğinde hissettiğim korkuyla iyice yorgana sarındım. Beni dövmeye mi geliyordu?

"Uyandın mı?" Valeriy kapıyı arkasından kapatıp bana doğru geldiğinde gözlerimi sıkıca kapattım. Ölmek için daha çok gençtim. "Kıyafet getirttim sana, giyinip aşağıya gel." Elinde ki poşeti yatağın üstüne bırakıp dolaba ilerlediğinde yavaşça yataktan kalktım. 

Poşeti elime alıp açtığımda gördüğüm kumaş pantolon ve oldukça zarif krem gömlekle alt dudağımı ısırdım. Bu kıyafetler oldukça ünlü bir markanındı ve oldukça pahalıydı. Elimde ki kıyafetlere bakarken Valeriy bana kısa bir bakış atıp odadan çıktı. Bende elimdekileri bırakıp lavaboya ilerledim. 

Gördüğüm duşa kabin ve jakuziye ağzım açık birkaç saniye bakakaldım ardından üstümdekileri çıkartıp duşa girdim. Sıcak suyun bedenimden akmasına izin verirken kenarda duran şampuanı kafama sıktım. Valeriynin kokusu tüm banyoyu doldururken şampuanı kenara bırakıp durulandım ardından duştan çıkıp bulduğum temiz bir havluyla kurulandım. Geri odaya döndüğümde baksırımı giyip pantolon ve gömleği hızlıca üstüme geçirdi ardından ıslak saçlarımı gelişi güzel kurulayıp odadan çıktım. Merdivenlerden inip büyük salona girdiğimde Figen hanım büyük masadan kalkıp koşar adım yanıma geldi.

"Geldin mi oğlum? Hadi sofraya geçelim." Figen hanım koluma girip beni büyük masaya yönlendirdiğinde Valeriynin hemen yanında ki sandalyeyi çekti. Gülümseyip sandalyeye oturduğumda Figen hanım da gülümseyip sandalyeye oturdu. Masanın en başında Valeriyinin babası olduğunu tahmin ettiğim adam hemen sol tarafından Figen hanım oturuyordu. Figen hanımın yanında ise Mark bey, Anna hanım ve Anton oturuyordu. Sağ tarafta ise Valeriy ve ben oturuyorduk diğer iki sandalye de boştaydı.

"Valeriynin varisleri için." Figen hanım bana bakıp gülümsediğinde bakışlarımı önüme çevirdim. Daha doğmamış olan varislerin bile belirli bir yeri vardı. Tek sıkıntı şuan Valeriynin gelecekti ki eşinin yerinde oturuyor olmamdı. Kimsenin bunu sorgulamaması da oldukça garipti.

"Afiyet olsun başlayabilirsiniz." Valeriynin babasının konuşmasıyla masada ki herkes yemeklerine döndü. Bende önümde ki çorbadan bir kaşık alıp ağzıma götürdüm. En son ne zaman sofraya oturup yemek yemiştim hatırlamıyordum. Fazlasıyla acıkmıştım, elimde olsa çorbaya kenarda duran ekmekten banacaktım.

"Bu geceyi burada geçireceğiz yarın sabah yola çıkarız." Valeriynin bana bakmadan konuşmasıyla hafifçe ona döndüm.

"Türkiyeye mi dönüyoruz?" Valeriy kafasını salladığında istemsizce gülümsedim. Masum olduğumu sonunda öğrenmiş olmalıydı. 

"Neden yarın sabah hemen şimdi çıksak olmaz mı?" Valeriy kaşığını kenara bırakıp bana döndü.

"İki gündür uyumuyorum biraz dinlenmem lazım." Ağzını kenarda duran peçeteyle sildiğinde kafamı salladım. Sonunda aileme kavuşacaktım önemli olan buydu.

"Valeriy bu genç oğlanı bizimle tanıştırmayacak mısın?" Anna hanımın konuşmasıyla Valeriy kafasını kaldırıp boğazını temizledi.

"Bir arkadaş diyelim." Anna hanım gülümsedi.

"Türk mü?" Valeriy kafasını salladığında Anton bana kısa bir bakış attı. Yemek sessiz bir şekilde geçerken Valeriynin babası ayaklanıp anlamadığım birkaç bir şey söyledi ardından hızlıca yukarıya çıktı. Bizde yemeklerimizi bitirdikten sonra ayaklandık. Herkes farklı yerlere dağılırken Figen hanım yanıma gelip elini omzuma attı.

"Oturup bir Türk kahvesi içelim ne dersin? Çok özledim bayadır içmiyorum." Figen hanımın teklifine gülümsedim.

"Babaanne bende içeceğim." Anton yanımıza geldiğinde Figen hanım ona sıkıca sarılıp alnına küçük bir öpücük kondurdu.

"Tamam kuzum." Üçümüz birlikte mutfağa ilerlediğimizde Figen hanım Antonla beni masaya oturtup kahve yapmaya koyuldu.

"Ee Toprak nerelisin?" Antonun sohbet etme çabasına gülümsedim.

"Aslen Erzincanlıyım ama İstanbul da doğup büyüdüm." İç çektim. İstanbulu çok özlemiştim.

"Boğaziçinde okuyorsun değil mi?" Kafamı usulca salladım.

"Evet psikoloji okuyorum ikinci sınıfım." Anton gülümseyip kenarda duran çikolatadan ağzına bir tane attı. Bana da uzattığında teşekkür edip bir kaç tane aldım.

"Bende hukuk okuyorum..." Kafamı salladığım sırada Figen hanımın masaya oturmasıyla sohbetimize kahve ve çikolata eşliğinde devam ettik. 

Kahvelerimizi bitirdiğimizde ise ayaklanıp büyük salona geçtik. Biraz da orada oyalandıktan sonra saat gece yarasına yaklaştığı için ayaklandık. Anton bize iyi geceler dileyip odasına çekildiğinde Figen hanımla birlikte yukarıya çıktık.

"Toprakçım sen-"

"Figen bir bakar mısın?" Figen hanım eşinin ona seslenmesiyle bana bakıp gülümsedi ardından hızlı adımlarla odasına ilerledi. Bende olduğum yerde öylece kala kaldım. Daha uyumak için uygun bir oda olup olmadığını bile soramamıştım. Oflayıp tek çare olan sabah uyandığım odanın önüne geldim. Kapıyı iki kere üst üste tıklattım, beklediğim ses gelmediğinde ise derin bir nefes alıp içeriye girdim. Oda bomboştu. 

Yatağa ilerleyip oturduğum sırada odayı gelişi güzel incelemeye başladım. Anlamadığım bir şekilde birden uyku bastırdığında ayakkabılarımı çıkartıp yatağa boylu boyunca uzandım. Ateşim var gibi hissediyordum. Elimi gömleğimin düğmelerine atıp çözmeye başladım. Yarısında yorulup bıraktıktan sonra ise yan tarafa dönüp kocaman esnedim. Odanın kapısı açıldığında ve içeriye adam sesleri dolduğunda gözlerimi daha fazla açık tutamayıp kapattım arından kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım...


                                    Devam Edecek

Bölümü düzenlerken uyumamak için savaş verdim :D 

Bu arada bölüm normalde 600 kelimeydi düzenledikten sonra 760 kelimeye çıktı. Bölümü düzenlemek bana göre çok çok önemli ama bir o kadar da yorucu maalesef :) Bu yüzden yorum yapın ednwuaodnsnc

Müpheme bölüm bekleyen ballarım, taslak da bölüm yok yazmak içinde  boş vaktim yok bu yüzden şu anlık duracak gibi o...

RUH ADAM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin