56- Bizim İçin

4.1K 523 253
                                    

"Bir kuş olsam, gökyüzünü unutur göğüs kafesini evim bilirim..."

Kollarımda bilinci yarı açık adamla birlikte soğuk otoparkta elim kolum bağlı bir şekilde duruyordum. Bağırmaktan başka bir şey yapamıyordum. Aklım donmuştu sanki.

"Yardım edin!" Bir kez daha bağırdım. Boğazım dakikalarca bağırdığım için tahriş olmuştu artık. "Valeriy uyuma sevgilim. Ben buradayım, yanındayım ne olur uyuma." Valeriy ağzını hafifçe araladığında gözümden bir damla yaş kucağımda yatan adamın yanağına düştü.

"Korkma güzelim iyiyim ben." Titrek bir nefes alıp burnumu çektim.

"Yardım edin! Kimse yok mu?" Sesim bir kez daha otoparkta yankılandığında duyduğum adım sesleriyle ve görüş açıma giren Oğuzla kollarımda ki sevgilimi daha sıkı sardım. Hiçbir şey düşünemiyordum.

"Toprak!?" Oğuz koşarak yanımıza yaklaştığında bana kısa bir bakış atıp Valeriye eğildi. "Ne oldu?"

"Sırtından vuruldu. K-kurşunla..." Sesim titreyerek çıkarken Oğuz Valeriynin nabzını kontrol etti ardından telefonunu çıkartıp arama yaptı.

"Korkma tamam mı? Önce bir doktor olarak sonra da arkadaşın olarak eşinle bizzat ilgileneceğim." Oğuzun beni nasıl bulduğunu bile sorgulamadan kafamı sallayıp akan yaşlarımı sildim. Çok geçmeden içeri giren sağlık görevlileriyle ellerim daha da çok titremeye başladı. Valeriyi sedyeye almaları, daha demin gülüşerek çıktığımız asansöre ilerletmeleri, her şey basit bir kabus olmayacak kadar gerçekti. Koskoca otoparkta tek kalmıştım. Bir başıma bu soğuk otoparkta tek başına bırakılmıştım.

"Efendim!" Cenk ve arkasında onlarca koruma koşarak yanıma yaklaştığında Cenk kollarımdan tuttu. "İyi misiniz, yaralandınız mı?" Kafamı sağa sola salladım.

"Cenk Valeriy vuruldu." Cenk gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Endişelenmeyin, Valeriy bey bir kurşunla yıkılmaz. Buna daha öncesinde de şahit oldunuz." Hissettiğim duyguyla hıçkırarak ağlamaya başladığımda Cenk beni kollarına çekti. "Sakin olun lütfen. Bebek için." 

"Biz yukarıya çıkıyoruz." Cenk kafasını salladığında korumalar yanımızdan ayrıldı.

"Gelin elinizi yüzünüzü yıkayalım önce, sonra da yukarı çıkalım." Kafamı sallayıp yanımda ilerleyen Cenke ayak uydurdum. Önce lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım ardından Cenkin yönlendirmesiyle yukarı çıktım. Ameliyathanenin önüne geldiğimizde göz yaşlarım tekrardan akmaya başladı. İçeride sevdiğim adamın hayat mücadelesi verdiği gerçeği ağır geliyordu.

"Cenk ne oldu?" Mark beyin sesini duymamla hafifçe arkamı döndüm. Beni gördüğü an yanıma yaklaşıp kollarımı hafifçe tuttu. "İyi misin enişte?"

"Ben iyiyim ama Valeriy vuruldu." Kafasını sallayıp derin bir nefes aldı.

"Korkma, Valeriy güçlü biri sağ salim çıkacak ameliyattan." Kafamı eğdiğimde Mark bey sırtımı sıvazlayıp korumalara yaklaştı. Onlar Rusça konuşmaya başladığında daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp kenarda duran koltuğa oturdum. Beyaz montuma yer yer bulaşan sevgilimin kanı içimi titretirken buraya doğru gelen Figen hanımla hızlıca ayaklandım. Gözleri yaşlı kadın yanıma yaklaşıp bana sıkıca sarıldığında titrek bir nefes aldım.

"İyisin değil mi oğlum?" Kafamı sağa sola salladım. İyi değildim. Valeriyi öyle gördüğümden beri iyi değildim. "Valeriye bir şey olmayacak merak etme. Gel otur böyle." Figen hanım beni tekrardan sandalyeye oturttu.

"Bir şeye ihtiyacınız var mı?" Yanımıza gelen Cenkle Figen hanım ellerimi sıkıca tuttu.

"Su getirebilir misin Cenk?" Cenk kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldığında çalan telefonumla elimi cebime attım. Annem arıyordu... "Aç oğlum, kadın endişelenmesin." Kafamı sallayıp telefonu açtıktan sonra kulağıma yasladım.

RUH ADAM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin