★
Kaynayan patatesleri ocaktan alıp soğuması için kenara bıraktım ardından başka bir tencereye ağzını doldurmayacak kadar içme suyu koydum. Dolabın köşesinde bulduğum silindir makarnayı çıkartıp kenara bıraktım.
Arkama dönüp Valeriye baktığımda oturur pozisyonda uyukladığını fark ettim. Onu uyandırmamaya çalışarak sessiz bir biçimde işime devam ettim. Soğuyan patatesleri dilimleyip tabağa koyduktan sonra kaynayan makarnayı da iki ayrı tabağa koyup üstüne sos gezdirdim ardından kenarda duran küçük sehpayı kaldırıp odanın ortasında bıraktım ve yemekleri masaya dizdim. Masaya kısa bir bakış atıp hafifçe gülümsedim, elimde ki malzemelerle yapabildiğimin en iyisini yapmıştım.
"Valeriy uyan hadi." Valeriye seslendikten sonra iki bardak su doldurdum.
"Ne oldu?" Valeriy oturduğu çekyattan doğrulup etrafına bakındığında elimde ki bardakları sehpaya bıraktım.
"Bir şeyler hazırladım, yiyip ağrı kesici içtikten sonra yine yatarsın." Valeriy kafasını sallayıp ayaklandığında kenarda duran minderi ona doğru uzattım. Minderi elimden alıp yere koyduktan sonra üstüne oturdu. Bende başka bir minder alıp Valeriynin hemen karşısına iliştim. "Telefonun yanında mı?"
"Sence telefonum yanımda olsa bu saate kadar burada mı olurduk?" Valeriynin terslemesine gözlerimi devirip makarnamdan bir çatal aldım. Tadı bence idare ederdi...
"Bu gece burada mı kalacağız?" Valeriy suyundan bir yudum alıp bana döndü.
"Yüksek ihtimalle burada kalırız, sabaha doğru da çıkar bir şekilde geri döneriz." Kafamı usulca sallayıp patatesten ağzıma bir dilim attım. "Aşçı olmayı düşündün mü?" Valeriy ağzında ki makarnayı yavaşça çiğneyip yine aynı yavaşlıkta yuttu.
"Yok düşünmedim hiç." Valeriy kafasını usulca sallayıp kenarda duran suyundan bir yudum daha aldı.
"Bence de düşünme zaten." Bir dakika ne?
"Hayvan herif!" Önümde duran peçeteyi kafasına fırlattığımda dudakları hafifçe kıvrıldı. "Ye diye zorladım sanki, yemezsen yeme be." Önünde ki makarnaya uzanıp almaya çalıştığımda tabağı önüne çekip yemeye devam etti.
"Ne kadar hırçın bir şeymişsin sen öyle ya." Derin bir nefes alıp sinirle yemeğime döndüm. Ben onu düşünüp ilaç içebilsin diye yemek yapıyordum beyefendimiz ise beğenmiyordu. "Bacakların üşümüyor mu?" Valeriynin sorusuyla bakışlarımı çıplak bacaklarıma indirdim. Ona neydi?
"Sana ne?" Valeriy sabır çekip bitirdiği makarna tabağını kenara bıraktı. Patatesten de bir kaç dilim alıp sırtını çekyata yasladı. Her an 'kalk karı bana meyve soy' diyecekmiş gibi duruyordu. "Ağrı kesici getireyim içtikten sonra yatarsın yine." Valeriy kafasını salladığında ayaklanıp yardım kitini getirdim. Üstünde ki yazılar Rusça olduğu için hangisi ağrı kesici anlayamıyordum. Valeriynin bulup alması daha sağlıklı olurdu.
"Teşekkür ederim... Yemek içinde ağrı kesici içinde." Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. Bu adamda kişilik bozukluğu falan vardı galiba.
"Önemli değil." Daha demin birbirimize girecek olan biz şimdi normal iki insan gibi konuşuyorduk. Oldukça şaşırtıcıydı gerçekten...
"Şöminenin odunu bitiyor birazdan odun toplamaya çıkarım." Kafamı sallayıp sehpadakileri hızlıca tezgaha bıraktım.
"Tamam beraber gideriz." Valeriy bana bakıp ayaklandı.
"Sen otur bekle burada, ben hemen çıkıp geleceğim." Derin bir nefes alıp alayla gülümsedim.
"Tamam kocacığım çay da demleyeyim mi? Yanına da kek yaparım sen gelene kadar." Valeriy bana bakıp hafifçe gülümsedi. Bu bana ikinci gülümsemesiydi.
"Fena olmaz." Gözlerimi devirip ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Valeriy iç çekip yanıma geldiğinde şifonyeri kenara çekip kilidi açtı ardından kenarda duran uzun montunu bana uzattı.
"Sen ne giyeceksin?" Valeriy çizmelerini ayağına geçirip gömleğinin kollarını katladı.
"Alışkınım ben bu soğuğa, sen giy." Kafamı usulca sallayıp uzun kabanı üstüme geçirdim. Valeriynin diz kapaklarının biraz üstünde biten kaban benim ayak bileklerime kadar inmişti. Kabanın önünü kapatıp Valeriynin peşinden dışarı çıktığımda tahtadan evin arkalarına doğru yürümeye başladık. Yerde gördüğüm odunları alıp ilerlemeye devam ettiğim sırada Valeriy aniden durup çakısını çıkardı. Bana sessiz ol işareti yapıp çakıyı ilerde bir yere fırlattığında kolundan sıkıca tuttum. Adamlar bulmuş muydu bizi?
"Tam on ikiden." İleride kanlar içinde duran beyaz tavşana baktığımda kolunu tuttuğum adamın etine tırnaklarımı geçirdim.
"Neden öldürdün onu?" Beyaz tavşan yerde hareketsizce yatarken sinirle yutkundum. Kendimi bildim bile herhangi bir canlıya zarar vermemiştim. Verildiğini gördüğümde ise fazlasıyla etkileniyordum.
"Sen cidden çocuksun." Valeriy bana kısa bir bakış atıp tavşanın yanına ilerledi. Çakısını alıp geri geldikten sonra kucakladığım odunları alıp biraz daha toplamaya devam etti. Bende tavşana son kez bakıp Valeriyi takip etmeye koyuldum.
"Neden öldürdün küçücük tavşanı?" Valeriy bana doğru döndü.
"Avcılık benim için bir hobi ayrıca tavşan yavru değildi, yavru olan hiçbir canlıyı avlamam" Hayvanları katletmeye avlamak kılıfını yaftalamaları çok saçmaydı. Yine de kavga ederiz diye bu düşüncemi dile getirmedim. Hiç kavga edecek havamda değildim. Çok geçmeden eve vardığımızda kapıyı açıp içeriye girdik. Valeriy odunları bırakmaya gidince bende kapıyı iyice kilitleyip şifonyeri kapının arkasına doğru ittirdim tekrardan.
"Uyuyalım artık sabah erken kalkacağız." Valeriy şömineye bir kaç tane odun atıp bana döndüğünde üstümde ki kabanı çıkartıp kenara bıraktım. O da dolaptan çıkardığı battaniyeyi alıp çekyatı açtı ardından boylu boyunca üstüne uzandı.
"Ben nerede uyuyacağım?" Valeriy bana doğru dönüp yanını işaret etti. "Saçmalama, yanında mı yatacağım?"
"Yerde yatarım diyorsan buyur." Valeriy bana arkasını dönüp battaniyeye iyice sokulduğunda bu soğukta yerde yatamayacağımın bilincinde oflayıp çekyatın ucuna uzandım. Valeriynin sokulduğu battaniyeyi hafifçe kendime doğru çekip bacaklarımı birbirine bastırdım. Daha önce beraber uyusak da kendimi hala garip hissediyordum. Sonuç olarak bugün ki biraz daha farklıydı. Geçen sefer ki gibi habersiz de değildim üstelik. Oflayıp neyse ne diyerek gözlerimi sıkıca kapattıktan sonra kafamın altında ki mindere sıkıca sarıldım ardından yarın sabah olacak şeylerden habersiz kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Devam Edecek
Ruh Adama olan ilginiz beni gerçekten çok mutlu etti. Yorumlarınızı ve oylarınızı gördükçe çok mutlu oluyorum. Seviliyorsunuz <33

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH ADAM (BXB)
Aksi[TAMAMLANDI] Rus bir mafya ile psikoloji okuyan bir gencin tesadüflerle dolu hikayesi. EŞCİNSEL VE MPREG BİR KURGUDUR !