15- Son Bakış

10.9K 949 245
                                    


Rusyaya geldiğim zaman ki gibi uçağa binip hostesin uyarısıyla kemerimi bağladım ardından derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Dejavu olmuştum ancak bu sefer mutluydum. Tek fark Rusyaya geldiğimde korkuyor olmamdı galiba.

"Heyecanlı mısın?" Yanımda ki yeşil gözlü canavara dönüp gülümsedim. Valeriye bu beş günde fazlasıyla alışmıştım. Bence arkadaşlığa terfi edebilirdik. 

"Biraz.." Valeriy kafasını sallayıp tekrardan arkasına yaslandı.

"Cenk neden gelmedi?" Aklıma gelen soruyu sormamla, Valeriy sanki büyük bir şey söylemişim gibi gözlerini kısıp bana baktı.

"Cenk askerlik arkadaşın mı senin?" Gözlerimi devirip iç çektim. 

"Pardon Valeriy abiciğim, bir dahakine dikkat eder Cenk abi derim." Valeriy hafifçe gülümsedi. Bu bana üçüncü gülümsemesiydi.

"Daha düne kadar kocacığım diyordun ne oldu da aniden abiciğime terfi ettim?" Gözlerimi büyütüp omzuna bir tane geçirdim.

"Saçma sapan konuşma o lafın gelişiydi. Hem benim sevdiğim biri var." Aklıma gelen yüzle hissettiğim siniri kenara bırakıp hafifçe gülümsedim. Onu da çok özlemiştim.

"Ortadan kaybolmanın üstünden çok geçmeden- ki iki gün ya geçti ya geçmedi- o bar benim bu bar senin gezip, her gece farklı oğlanla takılan sevdiğin mi? İyiymiş." Valeriynin dediği şeyle gülümsemem yüzümde dondu. Ne saçmalıyordu?

"Nasıl?" Valeriy derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.

"Yusuf Karakuyudan bahsetmiyor muyuz? Hani şu fakültenizin gözde yavşağı?" Valeriynin Yusufa dediği şeyle yumruğumu sıktım. Bu kadarı fazlaydı artık.

"Doğru konuş." Valeriy kaşlarını çatıp bana çenesini sıktı. Şuan sinirlenmesi gereken kişi o değildi.

"Yalan konuştuğumu düşündüren ne sana? Ayrıca bu kadar güveniyorsan sevdiğin adama, git kollarına atla gelip burada bana maval okuma  ." Valeriy bana kısa bir bakış atıp önüne döndüğünde duyduğum şeyleri kafamda tartmaya çalıştım. Aynı Yusuftan bahsediyor olamazdık. Benim bildiğim Yusuf böyle değildi...

"Yalan söylüyorsun." Valeriy alay kokan gülümsemesini sunduğunda derin bir nefes alıp parmaklarımla oynamaya başladım. Yusufun böyle biri olmasına imkan veremiyordum. Hem öyle olsa bile Valeriy bunu nereden bilecekti? Kesinlikle beni sinir etmek için söylüyordu.

"Efendim ne arzu edersiniz?" Hostesin yanımıza gelip konuşmasıyla Valeriy boğazını temizledi.

"İki tane kahve getir, biri sütlü olsun." Hostes kafasını sallayıp yanımızdan ayrıldığında dolan gözlerimi çaktırmadan silip burnumu çektim.

"Kaç saat kaldı varmamıza?" Valeriy önünde ki tabletten kafasını kaldırmadan hafifçe gülümsedi. Titreyen sesim hoşuna gitmiş olacaktı ancak istediğini daha fazla vermeyecektim ona.

"Üç saat var daha." Kafamı sallayıp arkama yaslandım. Düşünmemek için gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım ancak hostesin sesini duymamla gözlerimi mecburen araladım.

"Afiyet olsun efendim." Hostes kafasını eğip yanımızdan ayrıldığında arka taraftan bir koruma geldi. Valeriye bir şey söyleyip geri gittiğinde onlara aldırmadan hostesin getirdiği kahveden bir yudum aldım. Sütün yoğun olması hoşuma gitmişti...

"Uçaktan indikten sonra ne yapacaksın?" Valeriynin sorusuyla elimde ki bardağı kenara bıraktım.

"Evime gideceğim." Valeriy kafasını salladı. Ne duymayı bekliyordu?

"Bende direkt biricik sevdiğinin kollarına koşarsın sanmıştım." Gözlerimi devirip kahvemden bir yudum daha aldım. Yusufla daha sonra ilgilenecektim. Valeriynin bahsettiği gibi biriyse bu ilişki başlamadan bitecekti. Değilse de daha fazla beklemeden Valeriynin tabiriyle kollarına koşacaktım, ki öyle biri olmadığına adım kadar da emindim.

"Adamlarım seni evinin önüne bırakacak ve bizim o andan itibaren hiçbir alakamız kalmayacak. Ağzından en ufak bir şey kaçırmaman gerektiğini de zaten biliyorsundur." Elimde ki bardağı sıkıca tutup derin bir nefes aldım.

"Biliyorum." Şu son beş günü kafam da tarttığımda bir sürü şey yaşadığımı fark ettim. Yeri geldi deli gibi korktum, yeri geldi deli gibi üzülüp ağladım. Bazen de gülüp eğlendim. Hayatımda bu beş günün yeri hep ayrı olacaktı galiba. Kısacık zamanda bin bir tülü duyguyu aynı anda yaşamıştım. Benim için fazlasıyla değişik bir serüvendi...

"Ne düşünüyorsun?" Valeriynin sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp arkama yaslandım.

"Hiç." Ve bu beş günde yaşadığım şeylerin hepsini belki de zaman geçtikçe unutacak, yanımda ki yeşil gözlü canavarın adını bile bilmediğim zamanlara dönecektim.

"Uyu istersen, daha var inmemize." Valeriynin dediği şey mantıklı geldiği için arkama iyice yaslanıp gözlerimi kapattım ardından bu son beş günü düşünerek uykuya daldım.

...

Yanımda ki yeşil gözlü canavarın hareketlenmesiyle gözlerimi hafifçe aralayıp esnedim. Gelmiş miydik?

"Kalk hadi geldik." Valeriynin dediği şeyle oturduğum yerden doğrulup hızlıca kemerimi çözdüm. Valeriy bana kısa bir bakış atıp uçaktan indiğinde bende peşinden inip güzel ülkemin havasını derince içime soludum. 

Valeriy bana son kez bakıp arabasına bindiğinde bir süre gidişini izledim ardından yanımda ki korumaların yönlendirmesiyle başka bir arabaya geçip oturdum. Araba yanıma bir korumanın daha binmesiyle hareket etmeye başladığında, evime doğru giden yolu dolu gözlerimle izlemeye koyuldum. Sonunda gelmiştim...


                             Devam Edecek

Yusuf- Toprak (kimi yazacak tarih bizi mi? bu ne uyumsuz bir çift seçimi...)

Valeriy- Toprak (ya ya ya ben en özel, ya ya ya ben en güzel...)

Arkadaşlar kamu spotu: Yusuflar şrfszdir...

RUH ADAM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin