28- Kaverin

10.1K 1K 262
                                    


"Çocuklar birbirini sevmiş bizlere de ikisinin ilişkisini desteklemekten başka bir şey kalmıyor." Valeriynin babasının konuşmasıyla Figen hanım gülümseyip eşini onayladı.

"Toprak oğlumla, Valeriy oğlumun birbirini tamamlayacağına canı gönülden inanıyorum." Babam yerinde rahatsızca kıpırdandı. Artık kabullenmesi gerekiyordu.

"Gençler evlenip yuva kurmak istiyorsa bizde sonuna kadar arkalarındayız ancak Toprak bizim tek çocuğumuz. Bebekliğinden beri annesi de bende onun üstüne titreyip bir dediğini iki etmeden büyüttük. Şimdi evlenmek istemesi bizi her ne kadar mutlu etse de bir o kadar da endişelendiriyor." Babamın dedikleri gözlerimin dolmasına sebep oldu. Her ne kadar bizim için gerçek bir evlilik olmasa da babamlar için öyle değildi.

"Haklısınız, endişelenmek en büyük hakkınızda ancak Toprak oğlumuzu kendi canımızdan ayırmayacağımıza emin olabilirsiniz. İki oğlum, bir kızım vardı şimdi üç oğlum oldu." Figen hanımın sözleriyle annem gülümsedi.

"Buna hiç şüphemiz yok zaten." Valeriynin babası gülümseyip kahvesinden büyük bir yudum aldı. Herkesin anlaşması beni de mutlu etmişti.

"Öyleyse çocukların düğünü için hazırlıklara başlayalım. Bir an önce de düğünü yapalım." Babam kafasını sallayıp kahvesini içti. "Kalabalık bir düğün olacağını düşünüyorum. Yakınlarımızın gelmesi ve camianın haberdar olması için düğünün Rusya da yapılması daha iyi olur."

"Toprakla Valeriy de kabul ederse bizim için sorun yok." Babamın konuşmasıyla Valeriynin babası kafasını salladı. Salonda sohbete devam edilirken Valeriy beni hafifçe dürttü.

"Arkadaşın sana sesleniyor." Esine dönüp baktığımda bana kafasıyla mutfağı işaret ettiğini gördüm. Annem de bize kısa bir bakış atıp ayaklandığında bende kalkıp salondan çıktım. 

"Çocuklar zaten sofra hazır bir yemekleri içeri götürmek kaldı." Mutfağa girdiğimiz an annem servis tabaklarını çıkartıp yemekleri koymaya başladı. Bizde Esinle birlikte zaten hazır olan sofraya yemek tabaklarını taşıdık. Sofra çok geçmeden hazır olduğunda herkes ayaklanıp eşiyle birlikte oturdu bu yüzden Valeriynin yanında ki sandalye hariç tüm sandalyeler dolmuştu.

"Geç oğlum sende müstakbel eşinin yanına." Figen hanım eliyle sandalyeyi gösterdiğinde gülümseyip Valeriynin yanına oturdum.

"Afiyet olsun başlayın lütfen." Annem içeri gelip elinde ki tabakları masaya yerleştirdiğinde hep birlikte yemeğe başladık. Hemen sol tarafımda hunharca yemeğini yiyen Esine kısa bir bakış attım. Sofra da havadan sudan bir sohbet açıldığında ise fırsat bu fırsat diye düşünüp Esine doğru hafifçe eğildim.

"Kanka Uğur gelmiş kapıdaymış." Esinin lokması boğazında kaldığında sırtına hafifçe vurup su bardağını eline tutuşturdum. Suyu kafasına dikip bana şokla baktığında dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Cidden mi?" Kafamı sallayıp çorbamdan bir kaşık aldım. "Hani zili niye çalmıyor?" Esinin hafif yüksek çıkan sesiyle Derin bize döndü ancak fazla üstelemeyip tekrardan masada dönen muhabbete odaklandı. "Toprak şaka yapıyorsan kafanı masaya çarparım bak." Gülümseyip alt dudağımı dişledim.

"Ne şakası yapacağım ya inanmıyorsan git bak." Esin kenarda duran peçeteyle ağzını silip ayaklandığında tabağında duran börekleri kendi tabağıma aldım. Güzel keklemiştim.

"Yalan söyleyip insanların malına konmaya utanmıyor musun?" Yanımda ki adamın sıcak nefesini aniden kulağımda hissetmemle irkildim. Avımı yakalamıştım ancak bende yakalanmıştım. "Yerine bırak aldığın börekleri." Valeriynin uyarısıyla aldığım börekleri geri Esinin tabağına bıraktım ardından yanda duran sudan büyük bir yudum aldım. O sırada Valeriy ise kendi tabağında ki börekleri benim tabağıma koymakla uğraşıyordu.

"Gerek yok ben Esinle uğraşmak istediğim için aldım börekleri." Valeriy bana bakmadan yemeğine devam etti.

"Çocuk değilsiniz birbirinizle uğraşmayı bırakın." Elimde ki çatalı hafifçe Valeriynin koluna batırdım.

"Sana ne ya?" Valeriy masaya kısa bir bakış attıktan sonra boğazını temizleyip hafifçe kulağıma eğildi.

"Sen artık bir Kaverinsin, ona göre davran." Kaverin olmak...

"Kısa süreliğine-" Valeriy boğazını temizleyip bana kısa bir bakış attı. Şu an bu konuyu konuşmak için uygun bir ortam değildi. Bunu da en iyi Valeriynin uyarı dolu bakışlarıyla anlamıştım.

"Toprak, Esin nereye gitti?" Derinin seslenmesiyle boğazımı temizleyip yutkundum.

"Bilmiyorum gelir birazdan." Dememe kalmadan içeriye sinirle giren Esinle bıyık altı gülümsedim. Ayaklarını yere vura vura gelip yanıma oturduktan sonra masanın altından bacağımı cimcikledi.

"Misafirler gidince göreceksin sen." Dudaklarımı birbirine bastırıp yemeğime devam ettim aynı zamanda da masada dönen sohbete kulak kesildim. Genel olarak günlük konular konuşuluyor, Valeriy ve ben hariç herkes sohbete dahil olmaya özen gösteriyordu. 

"Ellerinize sağlık." Figen hanım gülümseyerek anneme döndüğünde annem de gülümsedi. İkili iyi anlaşacak gibi duruyordu.

"Afiyet olsun umarım beğenmişsinizdir." Annemin gülümseyerek sorduğu soruyla masadakiler de gülümsedi.

"Tüm yemekler çok güzel olmuştu, döktürmüşsünüz valla Dilek hanım." Annem gülümseyip mahcupça kafasını eğdiğinde misafirler teker teker ayaklandı.

"Biz artık kalkalım yolcu yolunda gerek." Misafirlerin kalkmasıyla bizde hızlıca ayaklandık.

"Ne aceleniz var biraz daha oturun lütfen." Valeriynin babası gülümseyip kafasını sağa sola salladı.

"Başka bir zamana artık her şey için sağ olun." Babam gülümseyip kafasını salladığında herkes koridora çıkıp dış kapıya yöneldi.

"Yarın uygunsanız Valeriy Toprağı da alsın beraber yüzük bakmaya çıksınlar. Akşama da yüzükleri aile arasında takalım, adetlerimizi yerine getirmeden olmaz." Figen hanımın teklifiyle bizimkiler kafasını salladı.

"Güzel düşünmüşsünüz." Figen hanım gülümseyip yanıma yaklaştıktan sonra bana sıkıca sarıldı ardından diğerleriyle de vedalaştı. Bende o sırada geri kalan aile üyeleriyle teker teker vedalaşıp kenara çekildim. Herkes teker teker çıkmaya başladığında Valeriy gömleğinin kollarını katlayıp yanıma yaklaştı.

"Sabah hazırlan, almaya gelirim seni." Kafamı sallayıp 'olur' diye mırıldandım.

"Enişte, yarın çiçeğini çikolatanı al öyle gel yoksa bizim oğlanı vermeyiz sana." Esinin Valeriye seslenmesiyle hafifçe gülümsedim. Bu kız fena bir şeydi.

"İstediğim şeyleri almak için çiçekle çikolataya ihtiyaç duymam. Şu an şu dakika istesem Toprağı alır bu evden çıkarım." Derin, ıslık çalıp omzuma hafifçe vurduğunda gülümsemem büyüdü. Arkadaşlarımın, Valeriynin mafya kimliğiyle tanışması beni nedensizce eğlendiriyordu.

"Al götür enişte ya, bıktık artık bundan biraz da sen uğraş." Valeriy Derinin dediği şeye gülümseyip ayakkabılarını giydi ardından bize kısa bir bakış atıp kafasını eğdikten sonra evden çıktı.

"Kanka enişte tuttuğunu koparan biri gibi duruyor." Esine göz devirip kendimi salona attım. Bugün fazlasıyla yorulmuştum ve maalesef ki daha bunun yarını vardı.

"Evlenmek bu kadar zor mu ya?" Kendi kendime söylenmeye başladığım sırada annem beni zorla yerimden kaldırıp sofrayı kaldırmam için Esinlerin yanına gönderdi. Gün gerçekten bitmek bilmiyordu...


                          Devam Edecek

diğer bölümü bilen ben ve her şeyin güzel olacağını düşünen siz... :)


RUH ADAM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin