Bölüm 19

83 9 30
                                    

Seokjin aşağıdan gelen sesleri dinlemekteydi. Kulağına dolan her cümle sanki onu yaralıyordu. Kendisi için bu kadar çabalayan Jungkook'u haksız çıkarmak istemiyordu. Sadece kendisine saygı duyulmasına ihtiyacı vardı. Arkadaşlarını evet, çok seviyordu. Yalnız kaldığı o kadar gün içinde dayanacak dalları olmuşlardı. Onların elinden tutarak belki yeniden hayata dönmek istiyordu. Belki de bu yüzden kendisine saygı duyulmasını bekliyordu. Merkeze dönmek ve kaldığı yerden devam etmek istiyordu. Bunun nedenini çok iyi bilse de kendine itiraf etmekte zorlanıyordu. Kalbi en köşesinde bir yerde ona Taehyung diye bağırıyorken bunu görmezden gelmek onun için çok zordu.

Ama diğer yandan Jungkook'u haksız çıkarmak istemiyordu. Kaldı ki sonuçlar çok daha kötü olabilirdi. Tıpkı Jungkook'un dediği gibi. Tekrar o bataklığa geri dönebilirdi. Ama bunu denemeye değerdi. Onu yeniden görmekse tüm mesele bunu başarabilirdi. Kendisine bunu kanıtlamaya da ihtiyacı vardı. Ona rağmen başardım demek istiyordu. Onu bu bataklığa atan adamı yeniden o bataklıktan çıkmak için kullanmak istiyordu. Daha fazla hayatına geç kalmak istemiyordu. Jungkook'a geç kalamazdı. Hızla çıktı odasından. Asansöre doğru ilerledi.

Aşağıya indiğinde sesler daha da yükselmişti. "Çekilsene önümden Yoongi."

"Sana dur diyorum. Bunun kimseye bir yararı olmayacak Jungkook. Neden anlamak istemiyorsun?"

"Öyle mi? Bana çok yararı dokunacak. Ona olan hıncımı içimden atamıyorum. Çekil önümden. Yoksa sen de kurban olacaksın." Demişti. Sesi bağırmaktan olsa gerek çatlamıştı.

Seokjin'in sesi geldi kulaklarına ardından. "Yeter!" diye bağırmıştı. Jungkook gelen sesle birlikte arkasına dönmüştü. Şaşkın değildi aslında. Seslerinin kilometrelerce öteden bile duyulduğuna emin gibiydi. Seokjin mi duymayacaktı üst kattan?

"Seokjin." Demişti Yoongi. Gözleri ona yalvarıyor gibi bakıyordu. Olası bir kavgadan korkuyordu. Bu kavganın doğurabileceği sonuçtan; Jungkook'u kaybetmekten korkuyordu.

Seokjin yüksek sesle konuşmuştu yeniden. "Bir yere gitmeni istemiyorum. Buraya geleceksin ve sebeplerimi dinleyeceksin." Demişti.

Jungkook işte şimdi şaşırmışa benziyordu. "Ne yani? Tüm bunları bilmene rağmen, üstüne kabul mu ediyorsun yani?" diye sormuştu.

"Evet kabul ediyorum ve arkasında duruyorum." Demişti Seokjin kendinden emin bir ses ile.

"Siz kafayı yemişsiniz. Nasıl Yoongi'nin haklı olduğunu düşünürsün? Seni nasıl bir ateşin içine attığının farkında değil misin Seokjin?" demişti Jungkook. Kapıya yakın durmaktan vazgeçmiş olacak ki, Seokjin'e doğru ilerlemişti. Sinirden yüzü gözü kıpkırmızı kesilmişti. Tüm ciddiyeti ile karşısında dikiliyordu.

"Jungkook, karşımda değil; yanımda durmana ihtiyacım var. Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin." Sesi daha öncesine göre daha sakin çıkıyordu. Hala kendinden emindi.

Jungkook alayla güldü. "Senin düşmanın değilim ben Seokjin. Karşında durmak gibi de bir niyetim yok. Hu hu? Kimse gerçekleri göremiyor mu? Burada mantık göremeyen tek insan ben miyim ya?" demişti. İnanamayan gözler Yoongi ile Seokjin arasında gelip gidiyordu. Biraz da incindiğini söylemesi gerekiyordu. Seokjin'in onu düşmanı olarak görmesi gerçekten onu incitmişti.

"Saçmalama ne düşmanı?" demişti Yoongi. Geriden durmaktan vazgeçmiş, odanın ortasına doğru ilerlemişti. Elini Jungkook'un omzuna koymuş, sıkıca sıkmıştı.

"Hayır, bilmek istiyorum. Yanında durmadım mı ben senin?" diye sormuştu Jungkook yeniden. Kırılmıştı.

"Elbette yanımda oldun. Olmaya da devam et diyorum Jungkook." Demişti Seokjin. Derin bir nefes almış gözlerini bacaklarına indirmişti. Devam etti. "Geride bıraktığımız zor günlerde her zaman yanımda oldun. Her zaman destekçim oldun. Bunun için ne kadar teşekkür etsem az. Beni destekledin. Düştüm, kaldırmaya çalıştın. Düşersem yine kaldıracağını biliyorum. Demek istediğim o değil. Sadece kararıma destek ol."

VIRAHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin