Bölüm 38

62 7 42
                                    

Hoseok önündeki bardağı kafasına dikti. Beyninin içinde sayısız şimşek çakmaya başlamıştı. Bir türlü anlamıyordu. Nasıl olurdu? Kaçırdığı hangi ayrıntı vardı? Gece çoktan bitmişti. Hoseok annesi ile babasını gönderdikten sonra evin dışında arkadaşını beklemeye başlamıştı. Çok beklemeden Taehyung büyük evden ayrılmış, dışarıda kendisini bekleyen taksiyi; kendisini bir başkasının daha beklediğini fark edip, onu göndermiş ve Hoseok'un yanına binmişti.

Hoseok ile yol boyunca konuşmamışlar şimdi Hoseok'un mekanında oturmaya başlamışlardı. Saat çoktan gece yarısını geçmişti. Namjoon gelen ikili ile yattığı tilki uykusundan uyanmış şimdi ikiliye birer bardak bira koymuş onların karşısında bir bacağını diğerinin üzerine atmış bir şekilde oturuyordu. Aslına bakılırsa şu an olduğu konumdan umutluydu.

Hoseok bardağına konan yeni alkolden sonra bakışlarını arkadaşına çevirmişti. "Bir açıklama yapma zorunluluğun yok mu sence de?" demişti. Sesindeki ima kilometrelerce öteden anlaşılır nitelikteydi.

Taehyung usulca gülümsemiş, sakince geriye doğru yaslanmıştı. "Ben de tam olarak ne zaman patlarsın acaba diye merak ediyordum."

Hoseok ona şaşkınca baktı. "Sence şimdi dalga geçilecek bir anda mıyız? Ne boklar dönüyor, ötmeye başlıyor musun?" diye sordu. Tamam, ona çok kızgın değildi. Sadece olanlardan haberdar edilmesi gerektiğine inanıyordu.

"Tamam, sakin ol." Taehyung teslim olurcasına kaldırmıştı ellerini. "Her şey çok hızlı gerçekleşti sadece. Oturup konuşmaya, anlatmaya vaktim yoktu." Demişti. Sakinliği hala üzerindeydi. Olanların şokunu henüz o da atlatabilmiş değildi.

"Pardon!? Ne işin vardı da bunu anlatmaya yetecek vaktin yoktu?" diye sordu. Sesi hesap sorar nitelikteydi. Açıkçası buna hakkı olduğunu zannediyordu.

Namjoon ikili arasındaki küçük konuşmayı merakla dinliyordu. Taehyung bardağından bir yudum aldı. "Daha fazla içmek istemiyorum. Bana bir kahve yapar mısın?" diye sordu Namjoon'a. Önündeki bardağı kenara doğru itmişti.

Namjoon kafasını olumlu anlamda salladı ama konunun ne olduğu merakı hala üzerindeydi.

Hoseok yanlarından kalkan Namjoon'a yöneltti sorusunu. "Sen biliyor muydun?" diye sordu.

Namjoon ona olumuz anlamda kafasını sallarken konuştu. "Hayır, benim bir şeyden haberim yok. Sizi dinliyorum merakla."

Taehyung ona gözlerini devirdi. Kim ona samimi olma hakkını vermişti ki? "Kimsenin bir şeyden haberi yoktu. Sadece ben biliyordum."

Hoseok gözlerini kapattı ve emir niteliğinde çıkan sesi ile konuştu. "Anlatıyor musun?"

Taehyung kafasını salladı. Ellerini önündeki masada birleştirdi. "Geçen gün babamın yanına gittim. Doğum gününün yaklaştığının farkındaydım. Ona bir güzellik yapmak istediğimi söyledim." Derin bir nefes verdi. Ellerini gözlerinin üzerine koydu. Sıkıca bastırdı. "Seokjin ile birlikte bir şeyler yapabilmek adına biriktirdiğim parayı bankadan çektim ve babamın yanına gittim. Sonuçta yine onun için kullanmış oldum ama yine de içim hiç rahat değil."

Hoseok sabırsızca böldü onun konuşmasını. "Neticeye gelir misin artık?"

Taehyung ellerini çekti gözlerinden. "İşte babama gidip onun gururunu okşayıcı şeyler söyledim. Artık ona layık bir evlat olmak istediğimi, yaptığım her yanlış davranıştan dolayı üzgün olduğumu, artık düzenli bir insan gibi hayat yaşadığımı falan anlattım. Elimdeki paranın hepsini ona verip benim üzerimdeki hakkını karşılamaz ama bana yol gösterdiği için; bugün olduğum insan olmama yardımcı olduğu için ona vermek istediğimi, benim için iyi olacak ne olursa orada kullanması gerektiğini söyledim." derin bir nefes verdi. Gözünden akan bir damla yaş vardı. Geri göndermek ister gibi elinin tersi ile sildi. "Benim bin bir emekle kazandığım ama onun üzerine basıp çiğneyip gittiği paralarımı ona verip istediği şekilde kullanmasını söyledim. Ne kadar gurur kırıcı olduğundan haberin var mı?"

VIRAHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin