Sabah olmuş, güneş ışıklarını odanın içine yolluyordu. Kulağına çoktan işe başlayan insanların sesi geliyordu. Gece geç saatlere kadar uyanık kalmış ve başladığı kitabın neredeyse yarısına kadar gelmişti. Aklını meşgul etmek için kitap okumak kesinlikle başvurduğu yöntemler arasında olmuştu. Evine gitmiş, biraz kafasını dinlemişti. Ne istediğine karar vermiş ve kendinden emin bir şekilde buraya geri dönmüştü.
Ellerini gözlerine götürdü. Gözlerine giren saçlarını çekti. Gözlerini ovuşturdu ve yatağında doğrulmak için yatağın yanındaki kumandayı eline aldı. Yatağı dik bir konuma getirirken hafifçe öksürmüş ardından esnemişti. Uykusu var gibi hissediyordu. Bu da kesinlikle geç saatlere kadar uyanık kalmasından kaynaklıydı.
Biraz sonra odasının kapısı çalmış, bir anda kalbi heyecanla atmaya başlamıştı. Kan hemencecik yüzüne sıçramış olacak ki yanakları yanmaya başlamıştı. Dışarıdan görse kendini hemen yanaklarının kızardığını fark edebilirdi. En nazik ses tonu ile gel dedi.
Elindeki tepsi ile odaya giren minyon hemşirenin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Seni yeniden burada görmek çok güzel. Günaydın bu arada."
Seokjin de aynı şekilde kıza gülümsemişti. "Günaydın."
Hemşire yatağın önündeki hareket eden masaya elindeki tepsiyi bırakmış ve odanın beyaz perdelerini açmak için pencerelere doğru ilerlemişti. "İyi uyudun mu? Bugün yoğun bir gün seni bekliyor." Demişti.
Seokjin genzini temizlemiş ve konuşmaya başlamıştı. "Teşekkür ederim, gayet iyi uyudum." Kendisine bakan hemşireye gülümsemiş ve yeniden konuşmaya başlamıştı. "Yoğun bir gün derken? Neler yapacağım bugün?" diye sormuştu.
Hemşire hareketli masayı Seokjin'in yatağına doğru iterken konuşmuştu. "İlk önce doktorla görüşmen olacak, ardından seni psikolog ziyarete gelecek. Sonra tomografi, MR seansları derken gün bitmiş olacak."
Seokjin biraz hayal kırıklığına uğradığını hissetmişti. Bugün terapiye kaldığı yerden devam etmeyi planlamıştı ama görünen o ki doktor Ahn'ın onun için planları farklıydı. Nedense kendisini cezalandırdığını hissetmişti. Hem terapiye başlamamış hem de merkezden birkaç gün ayrı kalmıştı. Buraya gelirken ki konuşmaları hala aklında yer tutuyordu. Buraya geldiysen kolay kolay buradan çıkamazdın. Tedaviyi tamamlamadan onu bırakmaları pek mümkün görünmüyordu. Ama Seokjin kuralları çiğnemişti.
Diğer yandan ne kadar istemese de Taehyung'u görmek istemişti. Kalbine söz geçiremiyordu. Onunla birlikte şu an aynı çatı altında bile olmak ona değişik duygular yaşatıyordu. Aynı havayı solumak nedense iyi gelmişti. Ama bunu kendine itiraf edemiyordu.
"Ne oldu? Seni biraz düşünceli görüyorum." Demişti hemşire.
Seokjin derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmuştu. Sesinde mahcubiyet vardı. "Sanırım kurallara uymadığım için doktorum bana kızacak."
Hemşire yeniden gülümsedi. "Evet kurallar uymamız için varlar. Doktor bey sana belki birkaç sitemde bulunabilir. Ama gözünü korkutmana değmez. Öyle biri değildir."
Seokjin yeniden gülümsedi ve sabah kahvaltısını yapmaya başladı. Hemşire odasından çıkarken kahvaltısına bakıyordu bir yandan. Koca bir omlet vardı karşısında. Hepsini bitirebilir miydi emin değildi. İki çeşit peynir, jambon ve pirinç. Rehabilitasyon merkezi gerçekten kilo alması için çabalıyor gibi görünüyordu. Eskiden bu kadar yemezdi. Kendisini idame ettirebilecek kadar yer, gerisini istemezdi. Ama şimdi yemek yemekten keyif alıyor gibi görünüyordu.
Çok geçmeden kapısı açıldı ve içeriye doktor girdi. Yüzünde onun da gülümseme vardı. Seokjin yemeyi durdurduğunda onun yatağının yanına oturmuş ve konuşmuştu. "Sen yerken de konuşabiliriz. Devam et lütfen." Demişti. Seokjin olumlu anlamda kafasını sallamış ve yemeye kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. O yerken konuştu doktor. "Nasıl oldun? Eve gitmek sana iyi geldi mi?" sesindeki iğneleyici tavrı hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIRAHA
FanfictionHep mi uzak mutluluk yoksa bir elin parmak ucu kadar yakın mı? Peki ya intikam? Soğuk mu yeniyor yoksa her lokmada daha çok mu can yakıyor? Oturduğu yerden kalktı. Karnına giren krambı umursamadı. Vücudu hala çalışıyordu. Şaşkındı ama hala iş görüyo...