Aradan geçen iki gün ile havada pek bulut kalmamıştı. Yazdan kalan son günler etkisini gösteriyor olacak ki güneş yavaş yavaş tırmanıyordu tam tepeye. Hava sıcaklığı normalin oldukça seyrediyordu iki gündür. Daha soğuk olması gerekiyorken daha ılık ılık esiyordu rüzgar. Bunun sebebi olarak hafta bir ekranlara çıkan aynı iklim bilimci iklimlerin artık değişmeye başladığını söylüyordu. Bir an önce önlem alınması gerekiyordu. Dünyayı seviyorsak ve gidecek başka bir evimiz yoksa, ekosistemimize iyi davranmaktan başka bir çözümümüz yoktu.
Namjoon televizyonda konuşan adamı susturmak için eline kumandayı aldı. Kumandanın kırmızı tuşuna basarken televizyon sessizce kapanmış ve konuşmaktan usanmayan adam artık susmuştu. Namjoon elindeki tabak ile bahçeye çıkmış dört kişilik masanın tam ortasına içinde omlet dolu tabağı bırakmıştı.
Gözlerindeki gözlükler ile etrafın dayanılmaz manzarasını seyre dalan Hoseok oldukça rahat hissediyordu kendini. Burada olmak huzurlu hissetmesine neden olmuştu. Bu şehrin hemen yanında yer alan küçük kasaba küçük kaçamaklar için oldukça güzel görünüyordu. Şehrin tüm kargaşasından kaçıp da gelmek istediği yerlerden biriydi. Buraya ilk kez geliyor olmak kötü hissettirmişti fakat ne kadar geç olsa da güzel olmuştu.
"Buranın havası çok temiz." Dedi burnuna derin bir nefes çeken Hoseok. Gözlerini ufuk çizgisinden ayırmıyor ve okyanusun ortasında sanki çakılı kalmış gibi görünen kocaman gemileri izliyordu.
"Yemeğini yedikten sonra seyre devam etsen nasıl olur acaba?" Diye sormuştu Jimin. Tabakta yer alan omleti diğerlerinin tabağına pay yapıyordu.
"Buraya neden daha önce davet etmedin ki bizi? Ben çok kıskandım şu an. Üstteki odayı bana kiralaman gerekiyordu." Dedi yine konuşmaya devam eden Hoseok. Jimin'i görmezden gelmiş ve kendi dünyasındaki sohbetine geri dönmüştü. Buraya cidden bayılmıştı. Bu sıcak omletten çok daha önemli bir şeydi.
"Burada kalmak için bana kira ödememe gerek yok." Diyen Namjoon, görünürde Hoseok'a konuşuyor gibi olsa da mesaj vermek istediği kişi kesinlikle Taehyung olmuştu. Onlar arkadaştı. Burada kalmaları için onlardan ücret talep etmeleri kadar saçma bir düşünce olamazdı.
"Şu an saçmalıyorsun. Sen üst katı komple odalara ayırıp kiracı aramaya başla. Deli gibi para kazanırsın." Diyen müteahitin oğlu olan yine Hoseok olmuştu. Ne kadar büyük bir pot kırdığının farkında olmayarak konuşmasına devam ediyordu.
"Bence saçmalayan şu an sensin." Diyen Jimin tek kaşı ile masada başından beri sessiz sedasız oturan Taehyung'u işaret ediyordu. Taehyung, diğerleri için her ne kadar küçük de olsa, kendi içinde büyük bir krizle mücadele veriyordu. Kendini bir nebze olsun olanlardan sonra toparlamaya çalışıyordu.
Masajı alan Hoseok, alt dudağını dişleri arasına aldıktan sonra konuştu. "Bu para mevzusunu kapatalım mı?"
"Sen nasılsın Taehyung? Geldiğimizden bu yana sesin soluğun çıkmadı. O karakteristik kalın sesini özleyeceğimi aklımın ucundan geçirmezdim." Dedi Jimin hafif espri ile karışık bir şekilde. Arkadaşını içinde bulunduğu hayal dünyasından çıkarmak için küçük bir girişimde bulunmuştu. Bu bir nebze olsun ise yaramış gibiydi.
Önündekilere dokunmayan Taehyung, masanın altında birleştirdiği ellerine bakıyordu. Derin bir düşünce içine girmişti. İçinde bulunduğu duruma hala inanamıyordu. Kabul edemiyordu. Bunu bir türlü hazmedemiyordu. Bir kabusa olduğunu ve bir an önce uyanması gerektiğini düşünüyordu. Bu yaşadıkları, onun için, hiç normal şeyler değildi. "Namjoon, benim iş bulmam lazım."
Ağzına attığı lokmayı geri püskürten Hoseok oldukça şaşırmıştı bu duruma. Görünürde tamam o da bana parası yiyor gibi olabilirdi ama o kendi parasını kendi kazanan biri olmuştu. Kendi tırnaklarıyla kazıyarak gelmişti bu noktaya. Ama Taehyung öyle değildi. Taehyung kendi kıyafetlerini kendi bile toplamazdı ki. Kaldı ki başkasının buyruğu altında başkalarının işlerini yapacaktı. Buna asla inanmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VIRAHA
FanfictionHep mi uzak mutluluk yoksa bir elin parmak ucu kadar yakın mı? Peki ya intikam? Soğuk mu yeniyor yoksa her lokmada daha çok mu can yakıyor? Oturduğu yerden kalktı. Karnına giren krambı umursamadı. Vücudu hala çalışıyordu. Şaşkındı ama hala iş görüyo...