19. Bölüm

5.5K 525 331
                                    

Öncelikle çok geç gelmedi ama ramazan başladığından beri hastaydım. İnsan yaz ayında hasta mı olur diyordum ama oluyormuş. Hala toparlanıyorum ama iyiyim tabi :D İftardan önce okuyun kötü bir şey yok :D Şarkı tam uydu bence dinleyin... Özellikle son kısımda :3


*******


''Sehun bekle!'' Kai, hızla merdivenleri inen Sehun'un arkasından seslendi. Ancak Sehun'un durmak gibi bir niyeti yoktu.

''Sehun dur lütfen!'' taşlı bahçe yolunun ortasındayken durdu Sehun. Kai hemen arkasındayken durdu. Sehun, ona bakmadan , ''Ne? Ne istiyorsun?'' söyledi.

''Bak ne oldu bilmiyorum ama-''

''Neyi biliyorsun ki zaten!'' Sehun, sinirle ona doğru döndü. Direkt Kai'nin gözlerinin içine baktı. ''Neyi biliyorsun?''

''Sehun'' Kai ne diyeceğini bilememişti. Sehun'un yanağı kızarmıştı. Üstelik gözleri de nemliydi. O kadar kötü mü vurmuştu Baekhyun.

''Sehun ne? Durdum işte ne diyeceksen söyle, yoksa ben eve gideceğim.'' Sesi kızgın ama ben ağlamak üzereyim gibi çıkıyordu.

''Bak ben özür dilerim.''

''Ne için özür diliyorsun? Baekhyun'un bana attığı tokat için mi yoksa-'' Sehun derin bir nefes almak için durdu. Devam ederse kötü şeyler söyleyecekti.(öpücükle ilgili) ''Daha fazla burada durmak istemiyorum.'' Dedi ve gitmek için geri döndü.

''Öyle değil Sehun-'' Kai konuşamadan, Sehun çoktan geriye dönüp, arabaya doğru yürümeye başlamıştı. Kai giden bedenin arkasından bakakaldı. Sehun, haklıydı. Sinirlenmek için tavır yapmak için... Dün onu öylece bırakıp gitmesine rağmen, O, Baekhyun'a bakmak için gelmişti. Misafir olmasına aldırmadan Baekhyun ona vurmuştu. Kai, Sehun'a yetişmek için dışarı doğru koştu ancak Sehun çoktan arabaya binmişti. Kai yanına geldiğinde ise Sehun lastiklere çığlık attırarak sürmeye başlamıştı. ''Sehun!'' seslendi ama Sehun'un duymadığına emindi. Kai, saçlarını karıştırdı. Birkaç gün önce gayet sakin olan hayatına ne olmuştu da, şimdi bu kadar karışık hale gelmişti.

Sehun ile mutlaka konuşmalıydı ama önce birisine hesap sormalıydı. Geldiği tüm yolu geri yürüyüp eve girdi. Hızla merdivenleri çıkıp, hala kapısı açık olan Baekhyun'un odasına girdi.

Baekhyun, yatağın kenarına oturmuş öylece ellerine bakıyordu.

''Baekhyun!'' Kai, seslendi.

Baekhyun, daldığı için onun geri geldiğinin farkına varmamıştı. Adını duyunca irkilerek sesin geldiği yere baktı. ''Ka-kai''

''Bana ne olduğunu anlatacak mısın?''

Baekhyun, Kai'yi ilk defa böyle görüyordu. İlk defa ona böyle bakıyordu. Çok uzaktaymış gibi. Aralarında onlarca duvar varmış gibi. Gözleri yanmaya başlamıştı. Ağlamaması gerekiyordu. Her seferinde ağlarsa çok güçsüz olduğunu bir kere daha kanıtlamış oluyordu. Bu sefer ağlamadan halletmeliydi.

''Ba-bana kızgınsın değil mi?''

''Kızgın mıyım? Sana kızgın olduğumu söylersem, bu yaptığın şeyleri yapmanı engelleyecek mi?'' Kai ses tonunu ayarlamaya çalışmıyordu. Şu an ne kadar korkunç gözüktüğünün farkında bile değildi.

''Ben, kötü bir şey yapmadım.'' Baekhyun, oturduğu yerden kalkıp Kai'nin karşısına dikildi.

''O zaman neden Sehun'a tokat attın?''

''Onu benden daha çok önemsiyorsun değil mi?'' Baekhyun, onun hayır demesini istiyordu. 'Hayır seni daha çok önemsiyorum.'

''Konumuz bu değil Baekhyun. Neden ona tokat attın?''

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin