46. Bölüm

4.3K 397 269
                                    

!!!!!!!!Öncelikle bu kısmı okumadan geçmeyin!!!!!!

Sonuna kadar bölümü okuyun. Yorum yaparken de özellikle küfür içerikli yorumlar yapmamaya özen gösterirseniz gerçekten minnettar olacağım ^_^ 

***********


O günün akşamı Kai, tamamen çökmüş durumdaydı. Sehun, ondan ayrılmayı istemişti. Aklı almıyordu. Sehun'un neden böyle bir şey yaptığını anlayamıyordu. Neyi yanlış yapmıştı ki...

Aramalarına cevap vermiyordu. Attığı mesajlara da geri dönmüyordu. Bir yerden sonra Sehun'un telefonu kapanmıştı ve direkt olarak telesekretere yönlendiriliyordu.

Nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Kızmak, bağırmak istiyordu, ancak anlamsız bir şekilde de hiçbir şey yapmak istemiyordu. Göğsünün sol yanı acıyordu. Tam kalbinin üzerine sertçe vurulmuş gibiydi.

Sehun, onu bırakıp gittikten sonra söylediği şeyleri yeniden düşündü. Bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Kai'ye iyi gelen tek şey o iken...Sehun, ona neden kötü gelsindi ki...

Kabul ediyordu, şu sıralar biraz daha sık rahatsızlanıyordu, ancak çok da kötü değildi. Üstelik doktoru da bunların sorun olmayacağını belirtmişti. Bazı dönemler bunlara benzer şeyleri yeniden yaşamıştı zaten. Neden şimdi Sehun, tüm suçu kendi üzerine alıyordu? Kai, onlara yardım etmeyi ilk başta istemese bile, daha sonra onun için eğlence haline gelmişti. Üstelik sosyalleşmek de hoşuna gitmişti.

Aklı karman çormandı. Doğru düzgün düşünemiyordu bile. Yatağında uzanıyordu. Tavandaki boşluğu izliyordu. Aklını toparlamaya çalışıyordu ancak işe yaramıyordu.

''Kai gelebilir miyim?''

Kai, odanın kapısından başımı içeri uzatan Baekhyun'a baktı. ''Baek, gelsene.''

Baekhyun, kapıyı tamamen açıp, içeri girdi ve yeniden kapattı. ''Eee nasılsın?'' Kai çokta iyi görünmüyordu.

''İğrenç, berbat, bitik... hangisi beni tanımlar bilmiyorum.''

''Anladım, iyi hissetmiyorsun.'' Baekhyun, yatağın yanına gelip, kenara ilişti. ''Ne olduğunu Chanyeol anlattı. Konuşmak ister misin?''

''Neyi konuşacağım ki? Ayrılmayı istedi.'' Kai'nin elleri başının altında yastık görevi görüyordu.

''Cidden senden ayrılmak mı istedi?'' Baekhyun, aslında konuyu biliyordu.

Kai derin bir iç çekti. ''Evet, ayrılmayı istedi ve ben ayrılmak için önüme koyduğu nedenlerin hiçbirini mantıklı bulmuyorum. ''

Baekhyun, yatağa tamamen oturup, sırtını başlığa yasladı. Ayaklarını Kai gibi uzatmıştı. ''Yeniden sayıkladığınla ilgili bir şeyler söylemiş sanırım.''

''Evet, öyle söyledi. Sen bunu nerden biliyorsun?'' Kai ona baktı.

''Ben mi? Çocuklardan, kavgaya kulak misafiri olan iki üç kişi varmış. Chanyeol onlardan duymuş ve o da bana anlattı. Bende oradan biliyorum.''

''Anladım.''

''Gözlerinin altı çökmüş, halsiz görünüyorsun. Uyumak ister misin?''

''Uyuyabileceğimi sanmıyorum''

''Sana şarkı söylememi ister misin? Eskiden uyuyamadığında yardımcı oluyordu.'' Baekhyun, Sehun'un kafasını kırmak istiyordu. Hangi akla hizmet ona yardım etmeyi kabul etmişti ki... Kai'nin bu kadar kötü olacağını bilse; hayatta o, ego yığınına yardım etmeyi kabul etmezdi.

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin