29. Bölüm (M)

8.8K 502 302
                                    

(M) ibaresi koydum ama takdir size kalmış....  medyadaki şarkı tavsiye edilir :3

*****

''O, Tokyo Kulesi mi?'' Baekhyun, cıvıldayarak sorduğunda Chanyeol, gülümseyerek ona baktı.

''Evet Baekie, o Tokyo Kulesi''

Baekhyun ona bakıp gülümsedi. Chanyeol'un yanına gelip, elini tuttu ve çekiştirmeye başladı. ''Hadi acele et, gidip onu görelim. Sonra da resim çekiliriz. Sonra da... aaa adı neydi? Hani Doraemon seviyordu ya?'' hatırlamaya çalışarak sordu.

Chanyeol, elinden tutup onu sürüklemeye çalışan ufak bedenin arkasından -o yanındayken yüzünden asla eksik olmayan gülümsemesi ile- ilerliyordu.

''Doraeyaki'' söyledi Chanyeol.

''Hah?'' Baekhyun anlayamadığı için arkasına dönüp, Chanyeol'e baktı.

''Doraemon'un yediği şeyin adı Doraeyaki, onu diyorum.''

''Evet evet, adı oydu. Ondan da yiyelim. Gelmeden önce biraz araştırmıştım. Sokak satıcılarında oluyormuş.''

''Tamam, sen nasıl istersen ama çekiştirmeyi bırak artık, zaten sen istemesen de seni takip edeceğimi biliyorsun.''

Baekhyun, onun böyle tatlı şeyler söylemesine hala alışamamıştı. Çok fazla olmamıştı ama ona karşı bir şeyler hissettiğine emindi. En azından Kai diye ölmüyordu. Bu şekilde atlatacağını da düşünmemişti ama ,Chanyeol, başka bir şey düşünmesine hiç fırsat vermemişti. Sürekli tatlı şeyler söyleyip onu utandırıyor ya da aklına gelen her dakika, fırsatını bulur bulmaz onu öpüyordu. Baekhyun bundan dolayı biraz utanıyordu ama rahatsız olmuyordu. Aksine hoşuna bile gidiyordu. Özellikle o lunaparkta olan şey... aklına her geldiğinde kalbinin yerinden çıkmak istercesine atmasına neden oluyordu.

Elini tuttuğu adamın elleri içinde, kendi küçük elleri kayboluyordu. Kemikli ve damarlı olan sıcak eli, Baekhyun'un elini bırakmak istemiyormuşçasına sıkı sıkıya tutuyordu. Baekhyun, başını çevirip Chanyeol'e baktığında, onunla hemen göz göze gelmişti.

''Bir şey mi söyleyeceksin?'' Chanyeol, onun gözlerindeki ışıltıyı gördüğünde sordu.

''Ha-hayır sadece ...'' Baekhyun, cümlesini tamamlayamadan, Chanyeol tarafından hızlıca çekilmiş ve Chanyeol'un göğsüne yüzü gömülmüştü. Chanyeol kollarını hemen onun etrafına dolamıştı ve birkaç şey homurdanmıştı. Baekhyun, ne olduğunu anlamadığı için endişe ile göz kapaklarını kırptı. Chanyeol'un çam ağacı kokan parfümü burnuna doluyordu ve çok iyi hissettiriyordu. Yüzü Chanyeol'un göğsüne değdiği için vücudunun ısısını da hissedebiliyordu. Sadece çok sıcaktı. Baekhyun, orada kaldığı kısa süre içinde düşündü... Acaba kış günü Chanyeol ile karın altında sarılsalar, yine böyle sıcacık hissedecek miydi??

''Baekhyun iyi misin?'' Chanyeol onu görmek için kendinden uzaklaştırdığında sordu. Baekhyun, sıcaklığın gitmesinden hoşnut olmamıştı. Başını kaldırıp Chanyeol'e baktığında, ilgi ile ona odaklanmış olduğunu gördü. ''Baekhyun iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?''

''İyiyim ama, ne oldu anlamadım bile'' gözlerini kırpıştırıp baktı. Baekhyun, önüne bakmadan onunla konuşmaya çalışıp, aynı zamanda yürüdüğü için, arkasındaki engeli görmemişti.

Chanyeol, sinirle kaşlarını çattı. ''Seni geri çekmeseydim, az daha şuradaki cam kapıya çarpacaktın. Kim koyar ki o kapıyı oraya. Yaralanabilirdin.''

''Ben iyiyim, sakin ol.''

''Sana kızmıyorum güzelim. Ama gidip sahipleri ile konuşacağım.''

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin