38. Bölüm

5.9K 430 478
                                    

Medyadaki yakışıklı adamı(Joseph Morgan) Scott yapmaya karar verdim. :D Aksanı beni bitiriyor :D (Sırf aksanı için onu kötü adam yaptım :3 evet başka bir neden yok :D)

************

-Incheon Uluslararası Havaalanı /Güney Kore-

Hafif sarışın, kirli sakalı ile 20'li yaşların ortasında olan adam, küçük valizi arkasından çekiştirerek, dış hatlar kısmında göründü.

Kore'ye gelme nedeni belliydi. Meleğini alıp geri dönecekti. En azından onunla gelmesini umuyordu. Neredeyse 11 saatlik bir uçuş olmuştu. Jetlag yüzünden hafif bir uykusu vardı, ancak gayet iyi hissediyordu.

Etrafına bakıp, onu bekleyen olup olmadığına baktı. Takım elbiseli bir adam ona doğru koşturuyordu.

''Efendim hoş geldiniz. Geç kaldığım için özür dilerim.'' Mino eğilip söyledi.

''Yapma Mino, ben böyle şeylere takılmam. Üstelik sen böyle eğilerek selam veriyorsun ya, kendimi İngiliz asilzadeleri gibi hissediyorum.'' Scott dediği şeye güldü. ''Hadi gidelim.''

Mino, ona bakıp, onayladı. ''Peki efendim.'' Elindeki valizi alıp, Scott'un arkasından ilerlemeye başladı.

Havaalanından çıktıktan sonra, Mino'nun geldiği arabaya bindiler. Arabayı çalıştırıp, şehrin çoktan kalabalıklaşmaya başlayan trafiğine karıştılar.

''Mino, Yixing hala o adamın evinde mi?'' Scott, arkada oturmuştu. Camdan dışarıyı izliyordu.

''Şey efendim-'' Mino dikiz aynasından genç adama baktı. Normalde sakin gibi görünse de, öfkelendiğinde gözü hiçbir şey görmeyen adamdan birazcık çekiniyordu.

''Söyle Mino'' Amerika da yaşıyordu ancak o bir İngiliz'di. Belirgin aksan ona ayrı bir hava katıyordu.

''Efendim, Bay Yixing gece o adamın evinde kaldı. Sizi almaya gelene kadar bekledim. Evden sadece arkadaşları ayrıldı. Bay Yixing onlarla birlikte çıkmadı.''

''Anladım Mino.'' Yüzünde tek mimik hareket etmemişti, ama arabanın içini saran kasvet, onun öfkelendiğine işaretti. Kris denen adi herif, Yixing'inin saçının tek teline dokunduysa, onu mahvedecekti. Kendisi ona dokunmaya kıyamazken, o aptal şey, Yixing'e dokunamazdı.

Scott, telefonunu çıkarıp, rehbere girdi. Kayıtlı olan numaranın üzerine geldi. ''Umarım, yanlış bir şey yapmamışsındır Yixing.''

*******

Lay, yüzüne vuran güneş ışığı ile gözlerini kamaştırdı. Tek gözünü kapatıp, cama doğru baktı. Hava çoktan aydınlanmıştı. Kuş cıvıltılarını bile duyabiliyordu. Esnemek için geriye doğru dönmeye çalıştığında, belinde olan el ile durdu.

Gözleri genişledi ve ne olduğuna bakmak için çarşafı kaldırdı. Büyük, damarlı, uzun parmakları olan bir el, onun hemen belinin üzerindeydi. Dün Kris ile birlikte uyuduğu aklına gelince, arkasına döndü. Başını çevirdiğinde hemen burnunun ucuna gelen yüz ile şaşırıp geri çekildi. Kris ona arkadan sarılmıştı ve şuan mışıl mışıl uyuyordu.

Lay gülümsemesine engel olamadı. Dün gece Kris ile uyumuştu. Hala rüya gibi geliyordu. ''Kris ile uyudum.'' Sessizce söyleyip, kıkırdadı. Söylediği şeye kendini inandırmak istercesine yeniden söyledi. ''Tanrım! Kris ile uyudum.''

Lay, hala utanıyordu, ancak ona dokunmak istiyordu. Yavaşça onun kolunu kaldırdı ve tamamen ona doğru döndü. Şimdi Lay onun tam yüzüne bakıyordu. Kris'in yüzü huzurlu görünüyordu. Hafifçe inip kalkan göğüs kafesinin üzerine elini koydu. Üstteki ile de Kris'in alnına dökülen saçına dokundu.

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin