32. Bölüm

6.1K 447 289
                                    

 Geçen bölüm hep Lay'İ beklediniz ama bir bölüm bari mutlu olalım dedim :D Bunu dedim ve gidiyorum, yeni bölümü okuyun hadi ...

Birde şarkıyı Lay'in jenerik müziği ilan ediyorum :3

*******

''Scott, benim Xing'' Lay 'in acilen bir şey yapması gerekiyordu. İşleri sarpa sarmaya başlamıştı. Onların yanına geleli iki haftadan fazla olmuştu ve şimdiye kadar, yarış dışında ona zarar verecek bir şey yapamamıştı. Düşündüğünden daha zor olamazdı.

''Xing, dostum nasılsın?'' arkadaşının sesini duyduğu için mutluydu.

''Zamansız arıyorum ama... sana dediğim adamı buldun mu?'' Kore de ona ait olan evdeydi. Odasındaki çalışma masasında oturmuş, elindeki basına vermesi gereken dosyaya bakıyordu.

''Kris'i mi diyorsun?''

''Evet, bulabildin mi?''

''Dostum sana mail atmıştım görmedin mi?''

''Mail mi?'' Lay o karışıklıkta bakmaya fırsat bulamamıştı. Japonya'ya gidip, tekrardan Kore'ye dönmekle uğraşmıştı. Ayrıca uğraşması gereken bir ton saçma menajerlik işi vardı.

''Evet, bakmadın sanırım ama sana özet geçmem gerekirse; dediğin adam bir ara Kim Kai diye bir sporcusunun baş teknikerliğini yapmış, daha sonra Oh Sehun adında başka bir sporcunun ki, bu senin adamın oluyor. 5 ay önce işi bırakıp, Kanada'ya gitmiş. ''

''Başka bir şey ?''

''Bende asıl yere geliyordum. Sehun'un menajeri olan Park Chanyeol var ya hani işte, adam onun kuzeni.''

''Kuzen? Onu biliyorum Scott.''

''İşte adamımız iki gün öncesinin tarihine, Güney Kore'ye uçak bileti almış''

''Ne?'' Lay duyduğu şeyle duraksadı. ''Buraya mı gelmiş yani?''

''Evet muhakkak ki çoktan ülkeye giriş yapmıştır.''

''Teşekkür ederim Scott.'' Söyledi Lay. Kendini bomboş hissediyordu. Kris ile aynı havayı soluyorlardı. Uzun süre sonra aynı gökyüzü altındaydılar.

''Xing, iyi olacağına emin misin?'' arkadaşının değişen ses tonu ile endişeliydi. Tüm o zaman boyunca Lay'in defalarca ağladığına, acı çektiğine şahit olmuştu. Onun o şeyleri hak etmediğine inanıyordu. Lay, o sevimli gamzesinin hep görünmesine neden olacak birisine sahip olmalıydı. Onun ağlamasına değil.

Lay elindeki kağıtları masaya bırakıp, gülümsedi. Onun göremeyeceğini bildiği halde gülümsedi. ''İyi olacağım Scott, iyi olacağım.''

''Xing, her ne kadar seni sonuna kadar desteklesem de ... eğer yeniden üzüldüğünü görürsem ya da ne bileyim ağlarsan, acı çekersen onları senden önce ben yok ederim.''

''Hey sakin ol, beni sevdiğini bu kadar belli etme.'' Lay kıkırdadı. Scott'ın bu şekilde olan çıkışları hoşuna gidiyordu ve şuan kesin gözleri de dolmuştu.

''Tabi ki seni seviyorum aptal. Yoksa neden yardım edeyim.'' Güldü.

''Tamam tamam devam edersek ikimizde ağlayacağız. Keselim şunu.''

''Peki'' Scott'ın sesinden başka arka planda, kırılma sesleri duymuştu Lay. ''Xing benim kapatmam lazım, senin kedin yine benim köpeğime sataşıyor.''

''Tamam görüşürüz. Ayrıca ona nazik olmasını söyle.'' Lay güldü. Kedisi Blue'yu getirmemişti.

''Görüşürüz.'' Dedi ve telefon görüşmesi kesildi.

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin