Sanırım her şeyin çözüldüğü bir bölüm oldu. Yani tek bölümde halletmek için oldukça uzun yazdım. Oldu gibi ancak takdir sizin :D
*****************
Kai, arabayı son sürat en yakın hastaneye doğru sürerken, birkaç tane trafik ışığını kırmızı da geçtiğinin farkında bile değildi. Vücudu zaten bildiği şeyleri yeniden hatırlıyordu. Kai arabayı kullanırken hiç zorlanmamıştı.
Sehun, hala baygın bir şekilde yan taraftaki koltukta başı sol yana düşmüş bir şekilde duruyordu. Yüzünün sağ tarafı kan içindeydi. Sehun'un beyaz tenini kırmızıya boyayan sıvı, Kai'nin ondan nefret etmesine neden oluyordu. Elini alnına götürüp yeniden ateşine baktı. Hala ateşler içindeydi ve bilinci kapalıydı.
''İyi olacaksın Sehun. Bak geldik bile.'' Kai hastanenin acil girişinin önüne arabayı sert bir şekilde durdurduğunda, lastikler asfalt zeminde iz bırakmıştı. Hemen hızlıca arabadan inip, Sehun'un tarafına geçti. Emniyet kemerini çözüp, onu kucağına aldı ve içeri koşturarak girdi.
''Yardım edin. Birileri yardım etsin!'' kucağında yaralı olan adamla oradaki doktorlara ve hemşirelere bağırmıştı.
Onu gören doktor ve hemşireler hemen ona doğru koşmuşlardı. ''Sedye getirin!'' Doktorlardan biri bağırdı. Sedye hemen geldiğinde Kai, dikkatle onu oraya yatırdı.
Doktor cebinden çıkardığı ışıklı kalemi Sehun'un gözlerine tutarken ne olduğunu öğrenmek için Kai'ye sordu. ''Nasıl oldu bu?''
''Düştü. Üstelik ateşi de var. Evde ki merdivenlerden düştü. Başının sağ tarafı kanıyor. '' Kai , Sehun ile birlikte acil odasının kapısına kadar ilerledi.
''Anladım biz onunla ilgileniriz. Siz dışarıda bekleyin.'' Doktor onu kapının önünde bırakarak içeri geçti.
Kai, yüzüne kapanan kapının önünde öylece kaldığında, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Saçlarını hışımla karıştırıp, yerdeki olmayan taşı tekmeledi. Beklemekten başka çaresi yoktu. Kenardaki duvara sırtını dayayıp, yere çöktü. Kendiliğinden dolan gözleri, görüşünü bulanıklaştırıyordu. Sehun, onun yüzünden düşmüştü. Gelme dediği halde, üzerine gitmemiş olsaydı, şimdi Sehun bu halde olmamış olacaktı.
Başlarına sürekli bir şeyler geliyordu. Rahatça yaşayıp gidemezler miydi sanki...
Kai, ciğerlerine giden havanın yetersiz geldiğini düşünüyordu. Göğüs kafesinin hareketleri gözle görülür derecedeydi. Aldığı her nefeste burnuna dolan hastane kokusundan nefret ediyordu.
''Lütfen Tanrım, ona bir şey olmasın.'' Kai, elleri ile yüzünü kapatıp, acı ile inledi. Çalan telefon ile aklındaki düşünceler dağıldı.
''Efendim ''
''Kai, buldun mu Sehun'u?'' arayan Chanyeol'du.
''Evet buldum, ama-'' iç çekti Kai.
''Bir sorun mu var?'' Chanyeol'un sesi değişmişti.
''Bilmiyorum, hastanedeyiz.'' Kai, söyledi.
''Hastane mi? Ne oldu Kai?''
''Sehun, iyi değil. ''
''Neredesiniz Kai? Hemen geliyorum.''
'' *** Hastanesi, ya da öyle bir şeydi.'' Kai, telefonu cevap beklemeden kapattı.
İçeriden çıkan hemşire dikkatini çekmişti. Yerinden kalkıp ona doğru gitti. ''Sehun, o iyi mi?''
''İçerde, başından yaralı olan hastanın yakını siz misiniz?'' hemşire ona sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EL DORADO √
FanfictionKim Kai 》》 Tamirhanesinde ,arabaları birer canavara dönüştüren bir tamircidir. Tamirci olmadan önce büyük bir yarışcı olan Kai , yaşadığı talihsiz kazayla çok sevdiği pistlere veda etmek zorunda kalır. Ancak arabalara olan tutkusunu ve aşkını engell...