24. Bölüm

6.1K 551 409
                                    

İtalik yazılar İngilizce, koyu olanlar Çince ve normal olanlar da Korece...


*******

Havaalanının otomatik kapısından dışarı çıktığında , biraz önce açtığı telefonu çalmaya başladı. Kenara doğru valizini çekip durdu.

"Efendim Scott"

"İndin mi diye merak etmiştim" genç adamın sesi karşı taraftan duyuldu.

" Sence" gözlerini devirdi. "Hala uçakta olsam, sence konuşabilir miydim?"

" Tamam tamam, başlama hemen, sadece seni merak ettim. Amerika'dan Çin'e gideceğini söylediğinde, zaten benim için çok zordu; ama daha iki hafta olmadan Kore'ye gideceğini söyledin. Ayrıca oraya seni nasıl aldılar. Komünist ve tek partili bir rejimi yok muydu? Başkan şişman , yönetimi babasından devralan bir manyak değil miydi?"

" Orası Kuzey Kore seni aptal" arkadaşının cahilliğine güldü. "Ben Güney Kore'ye geldim."

"Aaa! Üzgünüm dostum ama hepiniz çekiksiniz karıştırmam normal" genç adamda güldü.

" Bunun hakkında çok fazla konuşmuştuk Scott. Ayırt edememek senin aptallığın" gözlüğünü çıkarıp eline aldı. " Neyse asıl meseleye gelecek olursak, hallettin mi sen oradaki işleri?" Sesi ciddileşmişti.

" Biliyor musun, senin ciddi hallerini sevmiyorum. Beni korkutuyor."

"Scott!!"

" Tamam tamam hallettim. Gerekli olan evrakların bir kopyasını da sana e-posta ile gönderdim. Dostum..." duraksadı ve bir nefes aldı genç adam. " Gerçekten o şeyi yapacak mısın? Yani yapmak zorunda mısın?" arkadaşı için endişeliydi.

" Bunun hakkında tartışmak istemediğimi, daha kaç kere söylemem lazım. Evet eminim ve Scott... Bana onun izini bul"

" Sen nasıl istersen çiçek çocuk. "

" Bana şu şekilde seslenmemen gerektiğini de söylemiştim."

" Kusura bakma dostum ama güzel olmak senin suçun." Kahkaha sesi duyuldu.

" Hatırlat, döndüğümde seni öldüreyim"

" Tamam tamam affedersin"

" Dediğim kişiyi bul, önemli olduğunu biliyorsun Scott. Şimdi kapatmam lazım beni almak için gelen araba bekliyor. Görüşürüz... Ve Scott... teşekkür ederim"

" Ne demek dostum sen iyi ol gerisi sorun değil. Görüşürüz."

Telefon kapandıktan sonra, cebine geri koydu ve valizini çekmeye başladı. İlerde onu bekleyen arabaya ilerledi. Onu almak için gelen adam, onu önceden tanıyordu. Hemen Çin'den gelenin elindeki valizi alıp bagaja koydu. Diğeri de çoktan arkaya oturmuştu bile. Havaalanından çıktıklarında, camdan dışarıyı izliyordu. Kore... bakalım ona neler kazandıracaktı ya da belki kaybettirecekti...

Şoför, dikiz aynasından arkaya baktı. " Efendim direkt kalacağınız yere mi götüreyim, yoksa gitmek istediğiniz başka bir yer var mı? "

" Dinlenmek istiyorum. Gitmek istediğim yere sonrada gidebilirim" düzgün Korecesi ile yanıtladı. Evet daha sonra gidebilirdi. Çünkü bazı şeyler için enerjiye ihtiyacı olacaktı. Ayrıca ortalık ne durumda, ona da bakması gerekiyordu. Onlar hakkında az çok bilgi edinmişti ancak, aralarına karışmadan önce daha fazlasına ihtiyacı vardı. Düşmanını ne kadar iyi tanırsan, onu alt etmekte o kadar kolay olurdu. Akıp giden şehrin görüntüsüne bakıp gülümsedi.

EL DORADO √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin