•35•

1.8K 76 9
                                    

Kaç gün geçmişti, kaçıncı asırdı içindeki durmuş zaman, bilmiyordu genç adam, hiç birşey bilmiyordu... Tek bildiği içini yakıp kavuran bu ateşin sebebiydi, bu öfkenin bu delici acının, zamanını böylesine durduran hislerinin sebebiydi... Esen rüzgarın saçlarını dağıtmasıyla akıp giden yolun gittikçe tanıdıklaşan simasıyla gözlerini usulca kapattı. Bir bir geçip giden anılara kapılmamak ister gibi, yanan ışıklarıyla karanlığı yırtıp geçen büyük eve baktı...
Ağırlaşan faytonun durmasıyla sert bir şekilde indi.
Çok uzun zaman olmuştu bu evin önünde, bu bahçede olmayalı diye geçirdi içinden... En son sevdiği kadını hayatından koparır gibi çıkardığı gündü hatırladığı ve hatta hiç unutamadığı...

Ağır adımlarla kapının önüne gelip derin bir nefes aldı, sonrasında kapı tokmağının çıkardığı tok ses önce Seyit'in yüreğinde sonra ise tüm evde yankılandı.

*

Çatal bıçak seslerinin, yenen yemeklerin ve yıllardır hasret olunmuş sohbetlerin arasında, burada olmaması gerektiğini düşünüyordu Behice, Selim Bey ve eşi torunlarını daha yakından tanımak istemiş, hep beraber olurlarsa torununun tedirgin olmayacağını ileri sürüp herkesi akşam yemeğe çağırmışlardı,yanındaki oğlunun yüzündeki gülümsemesiyle içi bir nebze de olsa ferahlamış , gözleri şimdi anılarının canladığı bu koca salonda gezinmeye başlamıştı.
Çok özlemişti onu... Burnunun direği sızladı, yutkunuverdi birden, boğazına düğümlenen bu hüznü yutkunup giderebilir sandı bir an ama nafile... Bu acı ancak o ölürse geçerdi,biliyordu... Gözleri dizlerinin üzerine fersizce düşen ellerine kaydı, mahsunlaştı... Masadaki yaşlı adamın onu inceler gibi bakışlarından habersizdi zavallı kadın,
Selim Bey yine üzmekten korktuğu kıza içi sızlayarak dalmış, doğruları ve yanlışları tartar olmuştu. Yaptığı doğru muydu? Doğru olan neydi? Doğru olanı yapmak peki doğru muydu? Tek istediği oğlunun evladına daha fazla hasret kalmamasıydı... Behice evliydi, biliyordu oğlunun bunu kabullenemeyeceğini ama genç kadının yanında masum masum etrafa bakıp gülümseyen çocuğa kıyamıyordu. Babasız olmanın acısını en iyi kendisi biliyordu, içindeki sesi ikna etmeye çalışırken bir anda bakışlarını ellerinden kaldıran genç kadınla göz göze geldi... Behice ,yaşlı adamın bakışlarıyla iyice huzursuzlanmıştı , oğlunu bahane ederek elinden tuttuğu çocukla masadan usulca kalkmış, alt kata gitmek için merdivenlere  yönelmişti. Tek amacı kısa bir süre de olsa oradan uzaklaşmaktı. Zira bütün anılar birer birer boğazına çöküp onu öldürmeye yemin etmiş gibiydi . Basamakları ağır ağır inmiş tuvaletin kapısına doğru dönmüşlerdi.Tam o sırada evde yankılanan kapı sesiyle istemsiz bir anlık sıçradı.
Karşısında tüm heybetiyle duran kapıyı açmak için gelen kimseyi görmemiş,elini bıraktığı çocuktan uzaklaşıp kapı kolunu yavaşça tutmuştu, büyük bir gıcırtıyla açılan kapının arkasında içeri dolan sert rüzgarın arasında gördüğü suretle olduğu yere mıhlanıp kalıverdi.

Sanki gök gürlemişti, ya da olmayan bir fırtına kopuyordu genç kadının yüreğinde, dizlerinin bağı çözülürken içine yerleşen korkuyla baş edememiş,kahrolmuştu. Onca aya rağmen hala sanrıları yakasını bırakmamıştı işte, kapıyı birden kapatsa,kaçıverse geçer miydi? Gitmesini umduğu suretle gözlerini kapattı... Yavaşça araladığı ela gözleri yine yanıltıyordu onu,hala karşısında dağ gibi heybetiyle duran adama baktı... Defalarca kahroldu, başa sarışına kahroldu, oğlunu tekrar kaybedecek olmanın korkusuyla kahroldu, tekrar gitmek zorunda olma ihtimalinin hüznü gelip yerleşiverdi içine, gözünden akan bir damlanın ıslaklığıyla gerçekliği hissetti sanki...
Karşındaki suretin mavi bakışları etek uçlarına indiğinde, bacaklarına yapışan oğluna baktı, o da karşısında duran adama bakıyordu o an gerçekliğin sarsıntısıyla elini hızlıca dudaklarına kapadı. Gözleri büyüdükçe büyüdü ,karşısında bir ona bir de oğluna bakıp duran Seyit'ten başkası değildi.
Sanki yer ayaklarının altından çekiliverdi Behice'nin, dudaklarına bastırdığı narin avuç içi kaçan bir hıçkırığa engel olamamıştı. Yavaşça bırakmıştı dizleri görevini.Silikleşen yüzle koca bir karanlığa gömülüvermişti. Uğultu gibi gelen seslerde bir bir yok olmaya başlamıştı.

•BEHİCE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin