*
Yer gök birdi şimdi. Toprak mavi gök karaydı.
Behice gördüğü rüyayla yatakta nefes nefese uyanmıştı. Yüzüne yapışan saçları terden sırıl sıklam olmuştu. Hayır dileyerek dua ederek dizlerini sarkıttı uzandığı yerden. Bir an farkedemediği şeyle gözleri iri iri açıldı. Yanındaki yatak buz gibiydi. Seyit'i arayan gözleri rüyanın etkisiyle istemsiz yaşarmıştı.
Apar topar üzerine geçirdiği uzun sabahlıkla odadan çıktı. Her yer zifiri karanlıktı,gecenin ortasındayken Seyit'in olmayışı içine bir yılan gibi çöreklenmişti.
Bahçede olabileceğini düşünüp açtığı kapıyı geri kapatması bir oldu. Kendine gelmek ister gibi tekrar açtığı kapıdan gördükleriyle derin derin aldığı nefesi düğüm düğüm boğazına takılmıştı.
"Seyit" dese de onu duymayan kocası etrafı karartılarla sarılı öylece eli tetikte bekliyordu.Her yer mahşer gibi, koca bir muharebenin ortasındaydı ikisi de . Bir anda cehennem yerine dönen meydanda ateşler altında kalmıştı iki genç. Çırpınıp duran yüreği silah seslerinin arasında gözüne ilişen Türk bayrağıyla daha da coşmuştu.
Şiddetli bir sesle kocasının kan revan içinde kalan bedeninin bayrağın dibine düşüşünü izledi. Kulakları sağır eden bir çığlıkla koştu yanına. Elleriyle başını tutmaya çalışması kan kokusu her şey saliselikti sanki. Başını kaldırıp baktığı yerden kendisine doğrultulan silahı gördüğü an sol göğsünde bir anda hissettiği acıyla sıçradı.
Çığlık çığlığa gözlerini açtığı an yanında sakinleştirmeye çalışan Seyit'i bile görmüyordu. Rüyanın yedi kat dibinden çıkıp gelmişti sanki. Ellerindeki kanın hala var olduğuna emin gibi baksada ter temiz elleriyle şükretti. Yüzünü sarıp sarmalayan kocasının avuçlarını öpe öpe varlığına dua etti.
İki genç yürek bir birine kenetlenmişçesine tekrar uykuya dalmak için mırıldanıp durdu. Behice belki de saatlerce ağlayarak uykuya anca dalabilmişti.*
Sabah her şey sıradan başlamıştı ilkbahar kendini iyiden iyiye belli ediyordu.
Herkes sofrada toplanırken Selim Bey'in de diğerleri gibi gözü Elif'i arıyordu.
"Elif uyanmadı mı abla?" Demesiyle Behice ayaklandı.
"Ben çağırırım baba"
Diyerek çoktan merdivenleri tırmanmıştı.
Masada herkes yavaştan kahvaltıya başlamış her zaman ki gibi olası konulardan sıcak bir sohbet başlamıştı.Seyit elinde ki çay bardağını dudaklarına götürürken üst kattan gelen karısının çığlığıyla masaya düşürdü. Yerinden kalkmasıyla sandalye yeri boylamıştı. Merdivenleri üçer beşer çıkarken Elif'in odasının açık kapısından içeri daldı. Güçsüz kollarıyla tavanda asılı kızı kaldırmaya çalışan karısını görür görmez gözleri daha da büyüdü. Çığlık çığlığa çırpınan karısının elinden aldığı Elif'in bedenini ipten kurtarıp yere yatırdı. Nefes alıp almadığını kontrol etti. Elleri tenine deyer deymez kendini geri attı. Buz gibi bedeni moraran dudakları evi koca bir çığlığa boğmuştu.
*
Aradan altı gün geçmesine rağmen evde hala ölü bir beden var gibiydi. Altı gün boyunca Elif'i evine götürmüş orada defnetmişlerdi. Odada hala asılı duran ipi indirmek dursun kimse bir daha odaya girmemişti. Behice gördüğü görüntüyü aklından çıkaramıyordu.
Seyit bir zamanlar gözünden sakındığı sevmeye dahi kıyamadığı kızı kendi elleriyle toprağa vermişti. İçine yerleşen şüphe kendini deli gibi suçlamasına neden olurken hala nedenini arıyordu. Nihayet odanın kapısına gelmeye cesaret edebilmişti. Elini attığı kapı kolunda biraz bekledi. Büyük bir gıcırtıyla açılan kapıdan içeri adımını atar atmaz ifadesiz yüzünde farkında olmadan bir damla süzüldü. Tavanda asılı iple o günü tekrar yaşadı. Hırsla yerinden çıkardığı ipi yere fırlattı. Kırışık yatağın kenarına oturdu. Etrafına göz gezdirdi. Aynası,tarağı,geceliği, kokusu dahi odadaydı. O gece karşısında gülümseyen,sarılan suretini bile anımsar gibi oldu. Ellerini saçlarının arasından geçirip büyük bir sarsıntıyla ağladı. Erkekler ağlamaz mı hiçte bile içi sökülene kadar ağladı genç adam. Islak gözlerle başını kaldırdı odadan çıkacakken komidinin üzerindeki kağıt gözüne çarptı. Büyük bir telaşla eline aldığı kağıtla yerine tekrar oturdu.
Osmanlıca ile yazılı kağıdın başlığı ile yüreğine bir hançer saplandığını hissetti." Seyit...
Ömrüm yettiği kadar sevdim seni, eğer gücüm olsaydı seni sevmeye katlanırdım ve yine severdim.
Ama Behice...
O gün bizi gördüğünü biliyorum, bana nedenini sorduğu gün işte ben o gün öldüm.Diyemedim seviyorum onu diye ellerimden kayıp gidişini izledim günlerdir. Seninle ne kadar mutlu olduğunu anlattığı her an biraz daha öldüm. Ve artık dayanamıyorum nefes almaya dahi takatim yok. Ölmek belki de tüm benliğimi yakacak. Allah beni affetsin ama nefsime yenik düşmekten korkarım bunu bil. O gün de söylediğim gibi bir tek seni sevdim tıpkı senin beni sevdiğin gibi. Ama sen hiç bir zaman benim kadar cesur olamadın, o yüzden yine ben gidiyorum tüm sevgim ve nefsimle.Hoşçakal sevgilim.
Peri kızın Elif."Elindeki kağıt yeri bulurken içindeki hisler birer birer düşüp kırılıyordu sanki.
O gün belki de hislerini duymasaydı sarılmasına izin vermeseydi saklı bir kutu gibi kapanır giderdi bu konu diye düşünürken karşısında gördüğü karısıyla adımlarını durdurdu.
Ya da dedi içindeki ses. O görmeseydi ölmezdi peri kızın. Kafasındaki tüm öfke ve vicdan muhasebesiyle karşısında ıslak gözlerle baktığı karısına yaklaştı. Merdivenin başında duran Selim bey ve Zehra hanım da odaya girmeye korkuyor öylece uzaktan bakıyorlardı. Seyit'in vicdanı ve öfkesinin savaşı kendini suçsuz çıkarmak ister gibi aradığı suçlu olarak Behice'yi seçmişti. Tüm iç savaşın sonu sert bir tokatla Behice'nin suratında bitmişti.
Yüzündeki açıyla yere savruldu tüm bedeni. Ateş gibi gözlerle anlamazca baktı kocasına.
Seyit'in kararmış gözleri Behice'ninkilerle buluşurken dudakları üç cümle için aralanıverdi."BOŞ OL! BOŞ OL! BOŞ OL!"
Behice duyduklarıyla buz keserken Selim Bey'in sesiyle ev büyük bir sarsıntıyla sallanır gibi oldu.
"Seyit!!!"
Seyit duymuyordu bile delirmiş gibi indiği merdivenlerin ardından kendini dışarıya attı. Yüzüne vuran güneş bütün hücrelerini yakıp kavursun diye bekledi. Yaptığı şeyin farkında bile değildi. Sadece bu vicdan azabıyla nasıl yaşanırdı bunu arıyordu ararken kendini kaybedeceğinden habersizce koştu.*
Dünya üzerindeki tüm hakimiyetini kaybetmişti sanki Behice yavaş yavaş yerden kalkarken dengesini kaybettiği an dönen başıyla yeri tekrar buldu. Selim Bey ve Zehra hanım zar zor odasına çıkardıkları genç kızı yatırıp buna sebep olan şeyi düşünüp duruyorlardı. Selim Bey aklına gelen fikirle Elif'in odasının kapısını araladı. Etrafta göz gezdirirken yerdeki kağıdı gördüğü an eline aldı.
Okuduğu an büyüyen gözleri yuvalarından çıkacakmışcasına düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Oğlunun neden böyle davrandığını şimdi daha iyi anlamıştı. Vicdan insanı iki taşın arasına sıkıştıran bir güç gibiydi. Nefesini kesen acı veren karanlık bir güç. Ama bütün suçu gelinine yıkışı suçsuzluğu bildiği kıza mahçup olmasına neden oluyordu. Nasıl oluyordu da oğlu bu kadar kör olabiliyordu.*
Karısıyla uzun uzun konuşan ikili genç kızın başını yaktıkları için azap duyuyorlardı. Behice'yle konuşmaya çalıştıklarında sadece amcasına gitmek istediğini söylesede izin vermemişlerdi. Ama nereye kadar tutacaklardı ki?
Aradan geçen bir hafta da ne bir an olsun oğlu uğramıştı ne de Behice yataktan çıkmıştı. En son Behice'nin ısrarı üzerine bugün amcasına göndermeye karar vermiş eşyalarını hazırlamasına yardım etmişlerdi.
Kendi kızları gibi gördükleri kız ellerinden kayıp gidiyordu. Annesiz babasız kızcağızın hayatını karartmışlardı. Kendi oğullarının başı boşluğunu kızın hayatıyla yola getirmeye çalışmak hayatını zehir etmekle aynı olmuştu.
Zehra hanım günlerdir ağlayıp duruyordu. Dövünüp durmanın hiç bir işe yaramayacağını bilse de kendini durduramıyor öz kızına sarılır gibi sarılıyordu Behice'ye. Bu mektup olayını birisi daha duyarsa ablası ve eniştesiyle ciddi sorun olacağını bilen Selim Bey odayı temizletmiş her şeyi kaldırtmıştı. Mektubu ise yakmaktan geri durmamıştı.Behice ile birlikte faytona binerken buraya gelişini hatırlayan genç kız baba gibi benimsediği adamın yüzüne bakıp sonra tekrar bir daha gelmek dahi istemeyeceği eve ve burda geçirdiği günlere baktı.
'Ne zaman mutluluk yüreğime yakıştı ki?' Diyerek geçirdi içinden. Tüm hayatını bu eve gömer gibi yeni bir hayata çıkıp gidiyordu Genç kız.*
Seviliyorsunuz🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•BEHİCE•
Ficción General"Behice!-" "Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna h...