•31•

1.8K 58 0
                                    


Zaman geçer, günler biter... Elbet her karanlığın ardından doğan güneş yine doğar.

Su gibi akan zaman neredeyse beş ayı bulmuştu.
Karanlığı zar zor aydınlatan odada genç kız duvarda yanan gaz lambasının başında öylece bekliyordu. Kesik kesik yanan alevden bir an olsun gözlerini ayırmadan yanağını ıslatan bir damlayı önemsemeden gülümsedi.
"Geleceksin" diye mırıldandığının farkında bile değildi. Açılıp kapanan kapı sesini dahi duymamıştı. Geçen zamanda hayatında kaybettiklerini ve hayatına dahil ettiklerini düşündü. Cihangir'in tüm çabası sonuç vermiş amcasının da isteğiyle iki ay önce evlenmişlerdi. Aklının delirmiş gibi oluşu hayatında olup biten her şeyi önemsiz kılıyordu genç kızın. Amcasının tek korkusuysa daha da kötüye gitmesiydi. Bu yüzden en azından Cihangir'in göz kulak olacağını düşünüp ısrarla evlenmelerini sağlamıştı. Ne var ki Behice bir gün olsun dokunmasına izin vermeden geçiriyordu günlerini.Hayatındaki en acı olayın ne olduğunu düşünüp duran genç kız şimdi yanan alevi izlerken bunu bir kere daha düşünüyordu. Seyit'in gözleri önünde ölüme sürüklenmesi mi yoksa ona ihanet etmişlik hissi mi? Ölmeyi ne kadar istediğini bir kere daha düşünerek pencereden dışarı baktı. Sırtında hissettiği nefesle irkilerek arkasını döndü. Cihangir gözlerindeki keskin öfkeyle bakıyordu karşısındaki kadına.
Behice bir kaç adım daha gerileyerek korkuyla bakıyordu kocası olarak bir türlü kabul edemediği adama.
Cihangir iki elini saçlarına daldırıp başını tekrar kaldırdı. Öfkeliydi genç kıza çünkü hayatında asla yapmayacağı şeyleri yaptırıyordu ona. En son yanında uyurken Seyit'in adını söylemesine,oğlunu her gördüğünde Seyit'e sarılır gibi sarılmasına katlanamıyordu. Aylardır verdiği sabır öfkesine yenik düşmüş içini derin bir kızgınlık kaplamıştı.
"Behice"
Derken bir kaç adım daha attı karşısındaki kadına. Behice pencereye daha da yaklaşırken olası bir harekette atlayabilecek kadar cesaretle büründü. Zira şuuru ölmeye aç, sevdiğine kavuşmaya hevesliydi. Oğlu olmasa kim bilir belki de çoktan kıyardı canına.

*

"Balçiçek neredesin kızım."
Genç kız kapının dibinde duvara yaslanmış dizlerini karnına çekmiş otururuyordu. Akşama düğünü vardı. Belki de dünyanın en mutlu insanı olması gerekirken günler öncesinde gördüğü şeyi zihninden silemiyordu. Nasıl olursa şimdi evlenirdi bu adamla. Seviyordu tamam ama o başkasını bu kadar severken nasıl katlanılırdı buna.
Yüzüne düşen bir iki damlayı savuşturup ayağa kalktı.
"Geliyorum abla."
Derken karşısında duran gelinliğe kısa bir bakış attı. Ya düğünü ya ölümüydü bugün.

•BEHİCE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin