Sabah uyanır uyanmaz yastığa bakmıştı genç kız nedense aklına yanında olup olmadığına bakmadığı adam gelmemişti. Aklı fikri koruyucusu gibi araya koyduğu yastıktaydı. Nihayet her şeyin normal olduğuna kanaat getirip Seyit'in de sabah ondan önce uyanmış ve hatta gitmiş oluşuna içten içe mutlu olarak banyoya gidip üzerini de değiştirdikten sonra aşağı indi.
Herkes kahvaltı masasındayken Seyit'i göremeyince erken çıktığını anlamış daha da rahatlamıştı.
"Behice Seyit uyanmadı mı kızım." Derken ki Zehra hanımın imalı sesi Behice'yi utandırmaya yetmişti.
"Erken çıkması gerekti sanırım ben de çıkarken görmedim anne." Diyerek konuyu geçiştirmişti. Zehra hanım bayadır ayaktaydı ama görmemişti oğlunu kafasına takılan düşünceleri savuşturup kahvaltısına döndü.
Behice hazırlanıp hastaneye gider gitmez yapması gereken işlere dönmüştü.Seyit handa uyandığı için biraz kızsa da kendine,fazla üzerinde durmayarak İzabel'den öğrenebileceği bir şeyler olup olmadığını kesinleştirip karargaha döndü.
İzabel'in dediğine göre ermenilerden birinin 'hristiyanların bayramı tam bir şenlik olacak' diyerek imalı konuştuğunu duymuş sanki karşıt bir düşüncedeymiş gibi bilgi almaya çalışmıştı. Bunun altında yatan anlamı çıkarmaya çalışsa da Seyit,yakınlarda her hangi dini bir bayramları olmayışı kafasını kurcalıyordu. İzabel'in de bildiği kadar bir şey yoktu. Kafasındaki düşüncelerle karargahtaki odasında sandalyede biraz daha düşündü.
Aradan geçen zaman da her şey aynı ilerlerken Seyit akşama doğru hastaneye uğramaya karar verdi. Hem tüccarın son durumunu öğrenecek hem de Behice'yide eve götürecekti.
Hastanedeki kalabalık içinde aradığı karısı gözüne çarpmazken yataklarda yatan hastalar arasındaki bir hekim ve yanındaki karısını görmesi çok sürmemişti. Behice elindeki sargı beziyle hastanın yaralı kolunu sarıyor Hekim'de anladığı kadarıyla bir şeylerden bahsediyordu. Ama sonra gözüne çarpan bakışlarla içinde kaynayan bir hisse engel olamamıştı. Karısını sırtı dönükken baştan aşağı büyük bir hasretle süzen adam ölümü haketmiş gibi gelmişti genç adama.
Yanlarına yaklaşırken karısının neşeyle hekime bir şeyler anlatıyor oluşu içinde kötü siyah bir merak uyandırsa da arkalarında yaklaştığını gören Behice'nin düşen suratıyla yerini derin bir öfkeye bırakmıştı, zira yakalanmışlığın verdiği bir ifade değişikliği miydi bu diye düşünmeden edemiyordu.Arkasını dönen hekimin genç kızın yüzünü düşürenin kim olduğunu görmesi uzun sürmemişti.Behice'nin evlendiğini herkes biliyordu ama kocasının kim olduğunu henüz bilmiyorlardı.
"Seyit, hoş geldin." Derken elindeki sargıyı bitirip kocasının yanına bir kaç adım daha yaklaştı. Seyit gözlerini bir Behice'de bir de kendi yaşlarındaki hekimde dolaştırıp durmuştu. Hekim Behice'ye;
"Beyefendi kim Behice" dediği an genç kızın ismini bir başka adamın ağzından duymak Seyit'e inanılmaz bir öfke vermişti.
"Yüzbaşı Seyit! Behice'nin kocasıyım." Diyerek elini uzattığı adamın karşılık vermesini bekleyerek sert bir şekilde baktı.
"Başhekim Fikret." Diyerek elini sıkan adamdan çektiği bakışlarını genç kıza çevirip
"Birine baktıktan sonra çıkalım, hazırlan lütfen" diyerek oldukça yumuşak konuşmuştu. Behice olumlu anlamda salladığı başıyla son kalan bir kaç işini de yapıp üzerini değiştirmeye geçmişti bile.
Seyit, tüccara bakmak için geldiğini bile unutmuştu. Kendini bir anda dışarı faytona atmış ve Behice'yi beklemeye başlamıştı. Bu hastane işini tekrar düşünse sanırım iyi olacaktı.
Kısa sürede yanına gelen kadınla hareket eden fayton evin önünde durduğunda bir hışımla inip genç kızın da inmesini bekleyerek bir süre öylece durdu. Nihayet uzaklaşan faytonun ardından yanına yaklaşan karısının kolundan tutup mavi gözlerini daha da mümkünmüş gibi dalgalandırıp karşısındaki kadının gözlerine sabitledi.
"O adamla aranızda ne vardı?"
"Seyit?"
Seyit karısından şüphe duymuyordu ama o adamın Behice'ye olan bakışlarından öncesine ait bir şeyler görmüştü.
"Behice! Söyler misin? O adamla benden önce bir şeyler mi geçti aranızda. Seviyor muydu seni?" Derken ses tonunun farkında bile değildi. Bahçede kimsenin olmayışı ne büyük şanstı doğrusu.
"Seyit kendine gel! Fikret bey! Saygıdeğer biri ve asla bu ithamlarını haketmiyor, lütfen sus artık."
"Onu gördüm! Sana nasıl baktığını da, nasıl iç geçirdiğini de gördüm bugün. Sadece sende görmekten korktuğum şeyleri de şimdi anlıyorum."
"Neyi anlıyorsun?"
"Sen o adamı koruyorsun! Seviyor musun onu?"
"Seyit-"
"Eğer öyleyse seni şimdi şu an boşarım!"
"Boşanmak kelimesini iki defa daha kullanırsan zaten geri dönüşü olmayacak! Saçmalamayı bırak ve kendine gel."
"Behice aramızda olan, daha doğrusu asla olmayan ve olmayacak olan şeylerse sana cesaret veren! Karım olduğunu asla unutmamanı hatırlatırım. Zira ileri gidersen ve ben bunu sezersem ölümün elimden olur! Seni sevmiyor oluşum bana ihanet edebil-"
"Yeter! Sus artık! Beni kendin mi sanıyorsun sen!"
"Behice!-"
"Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna hakkım olmadığını sen söyledin. Biz bir anlaşma yaptık. Eğer bunu kabullenmek zor geliyorsa dediğin gibi boşa beni! Senin karın olmak,istediğim bir şey değil zaten. Tek katlanma sebebim amcamın şerefi, namusu! Senin için olduğunu sakın bir an bile düşünme! Şimdi kimi sevdiğimi sorgulama -"
"Behice! Hala sevmek diyorsun. Sen benim karımsın. Birini seveceksen evliliğimiz bitmediği sürece bu ben olurum."
"Öylemi boşa o zaman beni zira seni asla sevmeyeceğim! Hoş boşamana bile lüzum yok, karın değilim bir başkasını pekala sevebilirim"
"Yürü!!!"
Genç adam karısının ağzından kesin bir şekilde duyduğu kelimelerin ağırlığı altında ezilmiş gibiydi. Zorla tuttuğu kolundan sürükleyerek götürdüğü karısını gördüğü ilk faytona bindirip arabacıya tarif ettiği yere sürmesini istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•BEHİCE•
General Fiction"Behice!-" "Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna h...