Hüzünle karışık esen rüzgarların yerini bahara bıraktığı günlere dönmüştü mevsim...
Aylar geçmiş tedirginlikle karışık bir durağanlık çökmüştü genç kadının yüreğine...
O günden sonra bir daha görmemişti, tüm hislerinin düğüm oluşuna sebep olan adamı.Pencerenin önünde,bahçe kapısından çıkan oğluyla amcasına baktı uzun uzun...
Amcası, böylesinin daha iyi olacağını söyleyip durmuştu defalarca, oğlu bilmese de babasını, onunda evladını görmeye hakkı vardı, kabul etmişti Behice...
Selim Bey ile amcası ayarlamıştı her şeyi,geçen bir kaç ayda,sanki amcasının bir arkadaşını ziyarete gider gibi, gidip geliyordu oğlu onun yanına, hislerinde bile ismiyle düşünmüyordu artık Seyit'i, olabildiğince uzaktı bedeni, yüreğine her ne kadar zıt olsa da ...Eve her dönüşünde oğlunun,Seyit amcasını nasıl sevdiğini, neler yaptığını dinlerken buluyordu kendini Behice, içindeki tüm tedirginlik oğlunun parlayan gözleriyle yok olup gidiyordu sanki.
Aylar geçmesine rağmen, babası olduğuna dair bir ima bile sezmemişti karşı taraftan, genç adamın nasıl bu kadar çabuk ikna olduğu konusunda hep bir tarafı tetikte kalıyordu Behice'nin...
"Behice, hadi yavrum ağaç oldum" diyen Gülümser Hatun'un sesiyle basamakları hızlı hızlı inmeye başladı genç kadın, bahçe de yıkamaya başladığı halının orta yerinde deterjan bekliyordu dadısı...
Tatlı bir kızgınlıkla,nerde kaldın der gibi bakan kadının yanağını öpüp, işe koyulmuştu bile ...
Yaz gelmeden güzel bir temizlik yapıp, geçmişin bütün kirini pasını atacaklardı. Nasıl olursa artık...
Etek uçları ıslanmış,garip bir mutlulukla yüzünde gülen ifadesi,bahçe kapısından giren tanımadığı kadınla durgunlaşmıştı...Dadısının kadını hoş geldin diyerek karşılamasıyla,o da üstünü silkeleyip oturdukları masaya doğru adımladı, aynı şekilde hoş geldiniz diyerek gülümsedi.
Komşularıydı anladığı kadarıyla, birer kahve yapıp getirmek için içeri girdi... Mutfak penceresinden dadısının sandalyeyi itip hırsla ayağa kalkışını izlerken ne olduğunu anlamaya çalışır gibi baktı. Bahçeye açılan mutfak kapısından dadısının sert sesini daha da iyi duymak için yaklaştı..." Çıkıp git Sevda Hanım, bir daha da böyle dedikodularla kapımıza gelme" diyişini net duymuştu. Dadısının böyle sinirlendiğini en son kaç yaşında görmüştü sahi?
Hep tatlı sinirli biriydi ama böylesine bir öfke nedendi? Kadının gidişiyle arkasına dönen dadısının değişen ani yüz ifadesiylr, konunun kendiyle ilgili olduğunu anlaması zor değildi. Tam biraz duruldu derken hayatı,yeniden gelen bir dalga gibi sarsmıştı genç kadını." Hayrola dadı, ne oldu iyi misin?"
"İyiyim kızım, densiz densiz laf taşıyo oraya buraya, boş ver yok birşey"
"Dadıııı"
"Behice şimdi sana da geliyor sinirimden birazı" derken genç kadın gülmeden edemedi.
Eskisi gibi korkutmaya çalışıyordu genç kadını, sanki hala küçükmüş gibi hissettirmişti dadısının bu cümlesi, hoş zaten kaç yaşındaydı ki daha, yıllar sanki onu yaşlandırmış gibi hissettirse de daha 25 i bile dolmamıştı."Peki canımmmm," derken çocuk gibi gülüp,ellerini teslim oldum der gibi kaldırmış, yaptığı kahveleri dadısıyla içmek için mutfaktan bi koşu alıp gelmişti.
Kadının gelişi bi işe yaramıştı, kısa bi mola vermiş olmuşlardı.
Hala kadının ne dediğine takılsa da Behice,şimdilik üstelememişti.*
Aradan geçen iki gün temizlikle geçmiş, genç kadın ve dadısı her yeri tertemiz yapmışlardı.
Uzun temizliğin ardından uyuklamak üzere biraz odasına geçmişti.
Akşam üzeri alacaklı gibi çalan kapıyla, yorgun bedenini hızla uzandığı yerden kaldırdı genç kadın. Üzerindeki elbisesini bir çırpıda düzeltip örtüsünü de saçlarının üzerine sarıverdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
•BEHİCE•
General Fiction"Behice!-" "Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna h...