*
Bütün gün yemek yemekten,düşünce gücü bile buharlaşmıştı sanki genç kızın. Bahçedeki kedilerin haline bakılırsa bir kaç gün daha kalsam burada besili bir inekten pek de farkım kalmaz diye düşündü. Komik gelmişti düşündükleri,insanların davranışları ve içtenliği muhabbetleri oldukça özlenişen bir histi genç kız için... Akşam epey geç olmuş odalarını bile hazırlatmıştı teyzesi ama Seyit hala ortada yoktu. Bahçedeki sessizliğin içindeki sesleri dinlemek için kapının önüne oturdu genç kız. Asıl mevzu sesler değildi elbet, kendine bile itiraf edemese de, bal gibi kocasının yolunu gözlüyordu. Eli çenesinin altında öylece gökyüzünden yıldız kaymasını bekler gibi baktı. Sanki bütün mutluluğu bir yıldızın kaymasına bağlıymışçasına bekledi, bekledi, bekledi...
Ama ne bir yıldız kaymıştı ne de Seyit gelmişti. Kaç saat orada öylece oturmuştu bilmiyordu. En son üşüdüğünü hissetmişçesine elini kollarında gezdirip ayaklandı. Odasına çıkıp üzerine geceliğini giyinerek yatağa girdi. Edirne'de gidecek çok yeri vardı nasılsa kocasının... İçinden gelen bu sese kızsa bile haklılık payı da vermiyor değildi.
Güç bela gece yarısını epey geçen zamana yenik düşerek diken üstü bir uykuya teslim oldu.*
Seyit üzerinde ki yorgunluğu nasıl atacağını bildiğinden atın üzerinde bir an olsun durmadan köyden dönüş yoluna revan olmuştu. Şehire adım atar atmaz gideceği yer tabi ki teyzesi değildi. Zar zor başından attığı genç kızdan anca fırsat bulmuşken soluğu Maria'nın yanında almıştı bile. Gece yarısı olur olmaz özlediği kadının kapısından içeri girdi.
Kadın karşısında gördüğü adamı tüm hücreleriyle özlemişçesine kollarında sarıp sarmalıyor tüm tutkusuna esir ediyordu.*
"Seyit oğlum hoş geldin..."
"Hoş bulduk teyzem, nasılsın.Behice kalkmadı mı?"
Seyit, sabah ilk iş teyzesine gelmişti. Yataktan kalkıp buraya gelmeyi her ne kadar istemese de karısını bırakıp başka bir yerde kalmış olduğunu herkesin türlü türlü şekillendirmesine gerek yok diye düşündü. Bilerek sabahın köründe gelmişti, böylece herkes köyden yeni döndüğünü düşünecekti. Öyle de olmuştu herkes yorgun argın eve gelen genç adama bir şeyler yedirip içirme, dinlendirme derdine girişmişti tabi ki bir kişi hariç. Merdivenlerde aşağı inen Behice, kocasının dün aşığında olduğuna adı gibi emindi. Yüzünde solgun sahte bir tebessümle yaklaştı adama. Seyit karısını seven bir adam gibi yavaşça bir elini beline sarıp saçlarının arasına yaklaşıp sarıldı. Behice'nin suratındaki tiksinmişlik hissi buram buram aldığı kadın kokusundandı. Üzerinde başka bir kadının kokusuyla nasıl sevimsizce sarılabiliyor diye düşündü. Kendini kimseye fazla belli etmeden geri çekip Seyit'in yüzüne aynı iğrenme hissiyle baktı.
"Yorulmuşsundur hamamı hazırlatalım yıkan, üzerini de değiştir yıkasınlar zira hoş kokmuyor." Diyerek ilgili bir eş sıfatı altında nefretini sunuyordu kocasına. Yaptığı hiç bir sevimlilik hissettiklerini Seyit'ten gizlemesine yetmiyordu.
Seyit karşısında ilgilenenen karısının ne düşündüğünü biliyordu. Karısının onu kıskanmış oluşu nedense keyiflendirmişti genç adamı, birden aklından geçen hınzır sese uydu.
"Tabi ki ama hamamı sen hazırla"
Diyerek teyzesinin yanında Behice'yi yerin dibine sokmuştu. Dışardan bakıldığında farklı anlamlara gelen bu cümle teyzesinde de tam da o izlenimi bırakmıştı. Bıyık altından gülen yaşlı kadın bir elini Behice'nin sırtına koyup itekler gibi merdivene yönlendirdi.
"Kocan haklı canım, hadi sen eşyaları al geç yardım et kocana."
Çocuk muydu kocam teyze! diye içinden söylene söylene bu tuzağını ona ödetmeye yemin eder gibi çıktı yukarı genç kız.
Arkasından eşlik eden yeğenine bakan kadın yüzüne yerleşen edepsiz manadaki gülmeyle seslendi.
"Kahvaltı hazır olur çok uzun yıkanma oğlum." Derken sesi alaylıydı. Bir eli ağzında gülmesini tutmaya çalışır gibi mutfağa doğru yöneldi yaşlı kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•BEHİCE•
General Fiction"Behice!-" "Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna h...