•9•

7.3K 378 27
                                    

*

Akşam yemeğinin ardından Hüma'nın sevincine daha fazla karşı koyamayıp şenliğin yolunu tutmuşlardı bile.
Hüma'nın şaşkın şaşkın gösterileri izleyen hali Seyit'i öylesine mutlu ediyordu ki. Diğer taraftan aynı mutluluğu yaşayan karısını sonradan anca görmüştü.
İçinden onu küçük kız çocuğu gibi gören yanlarına hak vermeden geçememişti.
Hem şaşkınlık hem de yüzünde gülümsemelerle Hüma'ya eşlik ediyordu.

"Çok gülme bence karıcım, yoksa herkes benimle aynı fikre kapılacak." Derken karısının neşesini bozmayı istememişti ama biraz olsun huzursuz etmek zevkli gelmişti.
"Neymiş düşünceniz Seyit Bey"
Derken bütün neşesi yok olup gitmişti bile.
"Küçük bir kız çocuğusun sadece, bir hanım olamayacak kadar küçük." Derken bir yandan da imalı imalı sırıtıyordu.
Seyit karısının yüzünden silinip giden gülümsemesini görünce bir an söyleyen dilini koparmak istese de tek kelime etmeden Hüma'nın yanına giden Behice'ye bir şey söylememişti.
İçinde söndürdüğü ateş tekrardan alevlenmişti genç kızın, tüm neşesini bir sözüyle bertaraf edebiliyordu adam. Bu kadar aciz ve güçsüz olmayı istemese de kırılmamak elinde değildi.
Seyit -içimden geçenleri bilmesine gerek yoktu- diye düşünse de belli etmemeye çalışıyordu. Eline aldığı macunları Hüma'ya ve küçük karısına uzatıp gülümsese de demin yaptığını geri alamamıştı. Ne mahçup bakışlarını ne de macunu kabul etmişti genç kız. Aradan geçen bir kaç saatten sonra toparlanıp hanımları eve bırakıp teyzesine eve girmeden " benim bir yere uğramam gerek teyze siz yatın." Diyerek eve girmeyip faytona geri binmişti.
Behice arkasına dönüp bakmamak için direnirken hareket eden atların sesiyle giden adamın ardından uzun uzun baktı. Teyzesi ne olduğunu anlamazca "işi varmış gelir bir iki saate" diyerek eve girmişti bile. Behice eve girerken neden hala kafasına taktığına anlam veremezce silkelenip odasına çıkmıştı.
Neredeyse iki saat geçmişti aradan genç kız pencerenin önündeki berjerde öylesine oturup bekliyorken bir an da dışarıdan duyduğu faytonun tıkırtısıyla can havliyle pencereye yaklaşmıştı.

Kapıda görmeyi beklediği, genç adam değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapıda görmeyi beklediği, genç adam değildi. Yan evin bahçesine doğru devam eden arabayla genç kız yaşadığı düş kırıklığının parçalarıyla kesik kesik bir umutsuzluk ve his boşluğuna kapılıp öylece dışarıyı seyretti. Bakışları bahçeyi kaçıncı kez tavaf ediyordu bilmiyordu, saat gece yarısını geçmek üzereyken yolun ilerisinde karanlıkta beliren bir araba daha gözüne çarpmıştı. Bu kez fayton kapının önünde durmuş ve içinden sarsak adımlarla kocası çıka gelmişti. Seviniyor muydu? Hayır. Nereden geldiğini bildiği için aksine nefret ediyordu. Bir kadının koynundan çıkıp nasıl buraya gelmişti aklı almıyordu. Sabaha kadar bekleseydi de gelmeseydi,böyle geleceğine diye düşündü.
Aşağıya inip kapıyı açtı.
Daha kapıya yeni yeni,zar zor yaklaşan kocasını görünce bir an ne olduğunu anlamaya çalışır gibi baksa da genzine dolan kokuyla adamın zil zurna sarhoş olduğunu anlaması zor olmamıştı. 
"Seyit" diye fısıldayarak ayakta duramayan adamın yanına gelip bir kolunu omzuna attı. Gücü yetmese de en azından dengesini sağlar diye düşünüyordu.
"B-ehice" derken kelimeler ağzından yamuk yumuk çıkıyordu genç adamın. Bütün yükünü sanki bunu bekliyormuş gibi karısına verip merdivenlerden ağır adımlarla sallana sallana çıkıp odaya kadar nihayet gelebilmişlerdi. Kapıyı ayağıyla kapatan genç kız yanındaki adamı ite kaka yatağa kadar getirebilmişti sonunda.
"Seyit uzan hadi."
"B-Behice"
"Hııı! Behice ya! Hadi ceketini çıkaralım."
"Ben iyiyim hallederim, bırak"
Bir an cidden ayık gibi konuşan adam ceketini çıkarmış gömleğini çıkarmaya çabalıyordu. Bir türlü açamadığı düğmeleri genç kızın müdehalesiyle can bulmuştu ve sonunda çıkarmışlardı. Dibinde duran kadının kokusu Seyit'in başını daha çok döndürürken Maria mı Behice mi bir an karıştırsa da adını sürekli söylediği kadının kızgın sesinden Behice olduğunu anlıyordu.
Hoş bu koku Behice'nindi bu şüphesizdi ama bazı bazı hayalle gerçek arası bir yere savrulan zihnini toparlamakta zorlanıyordu.
Yanında gömleğini çıkaran karısının yüzüne deyen saçlarıyla bir an derin bir nefes alsa da hala yanındaki kadının Behice olduğunu unutacak kadar da sarhoş değildi. Yine de aldığı bu tarifsiz hazzın sebebini başka yerlere yoruyor zihnini mümkün olduğunca karısından uzaklaştırıyordu. Yumuşak eli genç adamın göğsüne dokunduğu an işler düşüncelerini kontrolde tutmaktan daha fazlasını gerektiren bir hal alıvermişti artık. Yatağa uzanması için hafifçe göğsünden itmek isteyen genç kız bir an da ani bir hareketle kendini Seyit'in kucağında buluvermişti. Daha demin yüzüne değen saçlar bir nefes uzağında ürkek solukların sahibine aitti.
Yavaşça elinin altında çırpınan bir kuşu sevmek ister gibi, yarı hatırlar yarı hatırlamazca başını eyerek hep yapmak istediği şeyi yapıp kokunun kaynağına inmek istercesine saçlarına yüzünü daldırdı. Sadece koklamakla yetinmeyi planlarken dudakları bir milim mesafedeki boynuna ulaşmak istercesine saçlarının arasından geçip tenine naif bir öpücük bıraktı. Behice ellerinde sıkı sıkı mahsur kaldığı adamın varla yok arası öpücüğüyle tek kurşunla ölen bir nefer gibi hissizleşmişti şimdi. Gittikçe daha fazlasını isteyen Seyit bacakları üzerinde oturan bu yumuşak hoş kokulu bedenin bir an küçük bir kızdan çok uzak olduğunu düşünse de uykudan uyanır gibi açtı gözlerini. Yaptığının nerelere kadar gidebileceğini sarhoşken bile planlamaya çalışarak çekti kendini. Şaşkınlık ve utangaçlıkla gözlerine bakan kızın dudaklarına nefes almadan mühürlenmeyi arzulasa da bakışlarını odaklandığı yerden çekip, elini dokunduğu yumuşak tenden uzaklaştırdı.
"Bir an değilsin gibi gelse de küçük bir kızsın karıcım." Diyerek içinden söylediğini düşündüğü şeyi,Behice'yi yaralamak istercesine savuruvermişti. Kızcağız ne yapacağını şaşırmışcasına Seyit'in kucağından kalkıp bir defa sendeleyerek kendine gelmişti.
"Sen!-" derken durdu, diyecek çok şeyi vardı ama yatağa kendini ölü gibi atan adama hangi kelime hayır edecekti ki?
İçine attığı tüm kelimeleriyle tiksintiyle baktığı adamı arkasında bırakıp aşağı mutfağa indi.
Işığı açtığı mutfakta içip biraz olsun rahatlaycağı bir bardak suyu bulup hayatındaki en büyük hakaretlerden birini yaşıyor olmanın keyfini sürdü.
Aradan geçen bir kaç dakikadan sonra uyuyan adamın karşındaki berjere yerleşip kapanan gözleriyle rahatsız bir uykuya daldı.

•BEHİCE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin