•36•

1.7K 79 32
                                    

Acı,hüzün nerede can acıtıcı his varsa hepsi Seyit'in yüreğine gelip çöreklenmişti.
Etrafında hızlı hızlı yürüyen insanlara bakındı bir süre, zamanın geçmeyen yavaşlığına daha bi öfkelendi. Çattığı kaşları beklediği kadınla bir anlığına gardını düşürür gibi oldu ama çok kısa bir andı bu... Karşısında görmeyi beklemediği kadının adım adım yaklaşışını izlerken yanında küçük çocuğu arar gibi oldu, olmayışıyla daha bi hiddetlendi. Oturduğu ahşap sandalyeden hızlıca kalktı. Üzerindeki ceketin düğmesini biraz olsun rahatlamak ister gibi açtı.
Behice karşısında duran adama bu kadar nefretle bakacağını hiç aklına getirmezdi ama olmuştu. Sevdasıyla, acısıyla yanıp kavrulduğu adam karşısındaydı ama onu bu kez kendi elleriyle öldürmek istiyordu. Canını ondan almaya hiç kimsenin gücü yetmezdi bunu ona anlatmaya gelmişti... Uzun uzun kavak ağaçlarının altına atılmış bir kaç masadan ibaretti durdukları yer... İlk çarşıya çıktıklarında şerbet içmek için soluklandıkları yeri seçmişti karşısındaki adam, biliyordu Behice, adı gibi biliyordu aklındaki tüm güzel anıları bir bir silecekti Seyit. Kalbinde yeşertip büyüttüğü birini nasıl tanımasındı.

Karşısında hüznünü silip yerine aynı şekilde nefretini koymuş olarak durdu genç kadın. Onun öfkesini bilmezdi ama kendi öfkesi yerliceydi, haklıcaydı, ne olursa olsun bunca sevdanın, çekilmiş elemin karşılığında bu nefreti haketmediği kadar haklıca...

"Amcanı çağırdım Behice seni değil!"
Derken sesindeki sertlik Behice'nin öfkesini daha da alevlendirmişti.
"Hmmm!"
Behice alaya alır gibi bir ses çıkarmıştı, gözlerini sanki -öyle mi?- der gibi sahte bir şaşkınlıkla açmış ve saniyesinde kara bulutları elalarına indirivermişti.
Seyit, eskiden karşısında sinirlendiğinde olduğu gibi görmüştü kadını, tanıyordu bu bakışı... Gökyüzünün gürlemesi yakındı, bildi.

"Sen amcamı değil,canımı benden alabileceğini düşünüp aklınca ecelimi çağırdın, ne sanıyordun! Ne sanıyordun Seyit, canımı kanımı sana teslim edip öylece hayatıma devam mı edecektim! Neyin öfkesi bu, yetmedi mi yaşattıkların, ben seni öldü sanıp-"

Derken durdu, yutkundu, ne diyecekti ki şimdi... Karşısında onu öldürmeye yemin etmiş gibi bakan adama, onun sevdasıyla aklından olduğundan mı bahsedecekti...

Kaşlarını derin derin çattı - her neyse- der gibi başını salladı genç kadın.

" evet susma,beni öldü sanıp... beni öldü sanıp o adamın kollarına koştun sen, ben senin o yangında öldüğünü düşündüğümde kahrolurken,sen onunlaydın"
"Devam etsene,susmasana!"

Sesi kısıkken haykırabilir miydi insan?
Seyit yapmıştı, dişlerinin arasından tıslar gibi sessizce nefretini haykırmıştı. Onları ilk faytonda gördüğünde yapamadığını yapar gibi haykırmıştı...Yüreği hala kabul edemediği bu gerçekle bir kere daha yüzleşmişti.

Behice adamın söylediklerinden sadece - onu öldü sandığı- kısmına takılmıştı nedense, çünkü diğer duydukları, bekliyor olduklarıydı.
O da tıpkı kendi gibi ölüm acısını yaşamış mıydı gerçekten? Bunu düşünmeden edemedi.
Biraz olsun sakin olmak için derin bir nefes aldı.

" Düşündüğün hiç birşey doğru değil-"
Derken onu hiç ama hiç unutmadığını anlatmaya çalışmıştı sanki. Sesindeki yorgunluk alenen belliyken Seyit kördü.

"Oturalım mı?" Diye devam etti. Şu an konuşulması gereken bunlar değildi,oğluydu.

Yanındaki sandalyeyi çekip yavaşça oturdu. Karşısına oturmasını beklediği adam bir süre daha ayakta durduktan sonra,kabullenir gibi ahşap sandalyeyi kıracak gibi sertçe çekip aynı şekilde o da oturdu.

Seni dinliyorum der gibi bi el hareketiyle arkasına yaslandı genç adam. Gözleri sağı solu dolaşmaktan yorulmazca dalgalanıyordu genç kadının. Karşısında duran adamın gözleriyle buluşursa sanki her şeyi bir bir anlatacakmış gibi korkuyordu. Ama teslim olmak istemeyen yanı ona haram olan adamı siliyordu kendince, yoksayıyordu.
" Oğlum olmaz! Onu almayı unut Seyit. Ben-"
"Ben onsuz bir nefes dahi alamam"
" Buna zerre kadar hakkın da yok,senelerce yoktun bizim için, olmamayı bizi hayatından çıkardığın gün seçmiştin sen, asla ama asla beni suçlama, beni kabul etmeyen biri neden evladımı kabul etsindi ki, belki de koparmaya çalıştığın bağlardan biri kalsaydı hayatında, nefretle bakacaktın ona hep, bunu ona yaşatamazdım. Ne pahasına olursa olsun onu kendimden bile korudum ben, sen gitmeyi,ben tüm zorluklara rağmen savaşmayı seçtim."

•BEHİCE•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin