*
Sabahlar akşamları kovalarken aradan geçen günlerin haddi hesabı yok gibiydi. Behice'ye yıllar gibi gelen bu zaman sadece üç gündü.
Elif'in hareketlerinden bu üç günde oldukça rahatsız olmaya başlamıştı. Seyit'i her gördüğü yerde yanında onunda oluşu kocasını sahiplenmesine sebep oluyordu. Akşam yemeğinden sonra tüm ısrarlarıyla dışarı çıkmışlar Seyit'in koluna dahi girmişti. Kocasının onun yanında varlığını ısrarla daha da yok sayışı içindeki acabaları çoğaltıyordu.
Üç gün geçmiş,ama nasıl geçmişti.
Odasında aklına gelenlerle dönüp dururken içindeki fesat düşünceleri yok etmeye çalışır gibi dua mırıldanmaya başladı. Elbisesinin bedenini daha da sıkıp duran darlığıyla nefesi kesilir gibi oluyor yeniden kendine geliyordu. Evde herkes uykuya varmışken Seyit'in gelmeyişi içini daha bir huzursuz ediyordu.
Pencereden bahçeye bakan bakışları bahçe kapısından sarsak adımlarla içeri giren kocasıyla biraz endişe biraz da huzurla kaplandı. Yine gelmez diye düşünmüş üzülmüştü. Her şeyi geçmişti Elif'in aralarındaki bu münasebeti öğrenmesi isteyeceği en son şeydi.
Hızlı adımlarla kapıyı açmak için indiği sırada kapının zaten aralık olduğunu görüp adımlarını yavaşlattı. Karanlıkta tam seçemesede bahçeye doğru yürüdükçe kocasının sırtını görüp gülümsedi. Biraz hızlandığı an gördüğü el ile bıçak gibi nefesini kesen görüntüyle yığılıp kalmamak için direndi. Kocasının sırtındaki el saçlarından tanıdığı kadına aitti. Elif'ten başkası değildi kocasına sarılan. Yavaş adımlarla geri çekilirken takılıp düşürdüğü kovayla hızlıca kaçtı. Odasına koşarak çıkıp kapıyı kapattı. Yüzüne sicim gibi düşen yağmur damlaları tuzlu göz yaşından çok da uzak değildi. Asırlardır keşfe çıktığı bir hazineyi bulup sonrada yok oluşunu izlemek gibi bir histi içindeki. Sarılamadığı adama evindeki kız sarılıyordu.Kovanın çıkardığı sesle sarılan iki genç bir birinden hızla uzaklaşmıştı. Etrafına korkuyla bakan genç kız utanan yüzüne elini bastırıp kaçacağı sırada son kez baktı sevdiği adama. Hala geç olmadığı anlamak buna inanmak ister gibi ezberledi yüzünü. Gözlerine bir türlü denk gelmeyen bakışları zil zurna sarhoş adamın yalpalamasıyla son bulmuştu. Son hız odasına koşarken Seyit'te odasına dönmek için zar zor merdivenleri çıktı.
*
Behice pencere kenarında ağlarken odaya giren kocasıyla sırtını kapıya döndü. Yüzündeki ıslaklıktan kurtulmak için elinin tersiyle yüzünü sildi.
Gittikçe yaklaşan sıcaklıkla nefreti iki katına çıktı. Aldığı kokunun ağırlığıyla yüzünü buruşturup Seyit'e döndü.
Dibine kadar gelen adamın bakışlarındaki karanlıkla kendini kimsesiz hissetsede itip yatağa doğru yürüyecekken kolunu tutan adama bunu bekler gibi sert bir tokat yerleştirdi.
Seyit neye uğradığını bilemezce öfkeyle iki kolundan tuttuğu karısını kendine hapsetti."Sen kafayı mı yedin?" Derken tıslar gibi konuşmuştu.
"Evet yedim! Yedirttin. Gördüm sizi! Gördümm ona sarılıyordun gördüm sizi!"
"Eeee?"
Karşısındaki adamın pişkinliğiyle çığrından çıkmıştı genç kız.
"Sen! Allah belanızı versin-"
"Şşşşşşş! Benim belamı verdi zaten karıcım." Derken yüzünü bilinçsizce karısının saçlarına gömmüştü Seyit.
Behice kocasının yakınlığından tiksinircesine kurtulmaya çalışsada bileklerindeki ellerle bu pek mümkün görünmüyordu.
Seyit'in Behice'yle birlikte yatağa düşmesi dramaya bir son vermiş ve perde kapanmıştı. Sızıp kalışıyla karısının üzerine düşmüş Behice'yi ezer gibi soluksuz bırakmıştı.*
Yatağın bir ucunda biri,diğer ucunda biri öylece geceye esir düşmüş iki nefer gibi kaderine razı geliyordu. Tek fark bu kez sızıp kalan Behice'yken içindeki garip hisle uyanan Seyit'ti.
Gördüğü rüyanın tuhaflığıyla yanında yatan karısına göz gezdirdi.
Sanki uyanıkken saçlarından aldığı o koku rüyasında vücut bularak kanına girmişti. Bir rüya nasıl olurda bu kadar özlemle bulanabilirdi.
Beyaz kaneviçe işlemeli örtünün altında tüm hatlarıyla ona ait yatan kadına baktı. Saçlarının yastığa dağılışı, bu yasemin kokusu, örtüden firar eden etek uçlarının isyanı hepsi Seyit'in aklıyla oynar gibiydi. Uzun süredir hasret olduğu hisler sanki bu anı beklercesine çöreklenmişti üzerine. Tereddüt bile etmeden karısına yaklaşarak narin beline sarıldı. Bedenini hissetmek ister gibi daha sıkı sararken vücudunun daha da ısındığını hissedebiliyordu. Genzine dolan kokunun masumluğu ve arzulu haliyle mest olmuştu. Nasıl bu kadar bir birine zıt iki şeye de sahip olabiliyordu küçük karısı hayret ediyordu. Saçlarından kurtulmayı başarmış boynuna ıslak bir kaç öpücük kondurdu.
Nasıl bu kadar güzel kokuyordu diye içinden geçirerek biraz daha sokuldu küçük karısına.
Behice hissettiği bedenle gözlerini hafifçe aralarken ilk ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kıpırdanıp yüzüne baktı kocasının. Bir an uykudan yeni uyanır gibi çırpınışı Seyit'i kendine daha da çok yaklaştırmasına sebep olmuştu.
Dudakları hiç bu kadar güzel gelmemişti genç adama, kollarında çırpınıp duran kadının alnına alnını yasladı. Nefesleri bir birine karışırken mırıldandı.
"Rahat dur!"
Behice duyduklarının hala sarhoş olan kocasının ağzından çıkıyor oluşuyla son bir kez daha ittirdi. Ama narin bedeni karşı koyamayacak kadar güçsüz nefsi ise yüzüne dokunan ılık nefesle bir o kadar acizdi. Dudaklarına dokunan dudaklarla gözlerini kapamakla yetindi. Nefesleri dudaklarında karışırken yavaşça üzerine eğildi Seyit. Kolları arasındaki kadın ne Maria ne de bir başka kadındı. Her gün aradığı bir türlü itiraf edemediği tek gerçeğiydi. Masum ve öpülesi...
Bu gece her şeyin hiç bir şey gibi olmadığı geceydi. Kollarındaki yumuşaklık Seyit'i daha da çıldırtırken daha da koyulaştı gözleri. Behice görebilseydi utanmadan baktığında belki de en derin okyanuslara meydan okuyuşuna tanıklık ederdi. Ama ne Behice ne de Seyit dünyayı görebilecek kadar kendinde değildi. Yatak odasına vuran ay ışığı Behice'nin bedenine yansırken Seyit gerçek bir büyüye kapıldığı hissetti. Teninde kaybolmak istercesine kendine adadı karısını.*
Sabahın ilk ışıkları yatakta yatan çifte vururken bir birine kenetlenmiş bedenleriyle yatakta kıpırdandılar. Behice gülümseyen ifadesiyle kocasının yüzüne dağılmış koyu sarı saçlarına baktı. O zaten çoktan kaptırmıştı gönlünü varsın tüm benliği onun olsundu. Ama içinde bir yerler bunun saçma bir rüya olmasından korkar gibi uzaklaştırdı ruhunu. Ya da sarhoşluğuna sığındığı bir gece mi diye içini yiyip bitiren hislerle ayaklarını yataktan sallandırdı. Üzerinde etek uçları toplanmış geceliğini çekiştire çekiştire doğrulacakken bileğinden yakalayan elle tekrar oturdu.
"Nereye?"
Behice arkasından boynuna dokunan nefesle irkilip utançtan kıp kırmızı olmuştu.
Sesindeki arsız tını daha da utandırmıştı minik kalbini.
"Şey,hamama gidiyordum."
Nefesinin tükenmek üzere olan son çırpınışıydı bu.
"Peki ben" derken imayla konuşuyordu genç adam. Behice neyi kastettiğini anlasa da kurtardığı bileğiyle yerinden doğrulup hızla hamama kaçtı.
Kapıyı kapatıp binlerce kez şükre daldı. Unutmamıştı geceyi, sarhoş değildi olsa da hatırlıyordu. Apar topar açtığı suyun yanına taşa oturdu. İçerisi yavaş yavaş buhar olurken aralanan kapıyla yerinden kalktı. Üzerine sarındığı peştemal vücudunu gizleyemiyordu. Seyit yavaş adımlarla buharda zar zor seçebildiği karısının yanına gelip beline sardığı peştemalle taşa oturdu. Ayakta avel avel bakan karısına gülmeden edemiyordu. Hala etkisinde diye içinden geçirdi. Omuzlarına dökülen saçlarını geriye atma isteği uyanıyordu içinden ve daha bir sürü şey. Elini yavaşça uzattı. Behice tutmak ve tutmamak arasında mekik dokurken tüm varını yoğunu harcayan bir güçle uzattı elini. Parmakları sanki ilk kez buluşuyor gibi bir enerjiyle kaplandı bedeni ve ruhu. Nazik dokunuş sert bir çekişle son bulurken kendini kocasının dizlerinde bulmayı beklemiyordu. Seyit içinde bastıramadığı istekle karısının saçlarını omuzlarından yavaşça geriye attı. Boşta kalan gerdanı günaha davetiye çıkarır cinstendi.
"Güzel, çok güzelsin Behice." Derken yapamadığı tüm itirafları içinde tutamazken yapmak istiyordu. Behice boynuna dokunan parmak uçlarıyla gözlerini tekrar kapatmıştı. Seyit'in dudakları boynunu bulurken devam etti.
"Masum-"
Bir öpücük daha ekledi.
"Kokun."
Behice düşündükçe akıl erdiremiyor sadece duyduklarının efsunuyla gözlerini kapatıyordu.*
Her şey güzel gitmeye yemin etmiş gibi geçiyordu günler aradan geçen bir hafta masal gibiydi Behice için. Hayalini kurduğu her şeyin hayatında oluşuna yabancı olsa da alışmıştı ve eğer kötü bir şey olursa bünyesi buna hiç hazırlıklı olmayacaktı. O gece onları sarılırken görüşü hayatını bir anda değiştirmişti. Sorduğunda Seyit anlattıklarıyla ikna etmişti karısını. Bir anlık bir şeyle neden sarıldığını hatırlamadığını söylemiş, Elif'i kardeşi gibi gördüğünü söylemek bile onun için zor olmamıştı. Behice üzerinde durmadığı bu halin bir gün hayatına derin bir darbe vuracağından oldukça habersizdi.
Sadece sevmek ve sevilmekle ilgiliydi hayalleri.*
Seviliyorsunuz🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•BEHİCE•
General Fiction"Behice!-" "Evlendiğimiz ilk günden beri kaçıncı başka kadının koynuna girişin ben sana soruyor muyum? Her gece acaba kiminle diye düşünüyor muyum? Teyzendeyken o kadının kokusuyla gelip üstüne bana sarıldığında bir şey dedim mi? Hayır! Çünkü buna h...