Nasıl Başladı

3.4K 28 7
                                    

(Berfin)

Yine bu uyuşturucu bağımlısının altında eziliyorum. Zaman algımı yitirdim. Ne zamandır bu odada bağlı durduğumu asla bilmiyorum. Uyuşturucuyu bırakmak için beni kullanan aptal bir adam var karşımda. Ama işin kötü tarafı bu adam mantıklı kararlar vermiyor. Ve verdiği her kararı uyguluyor. O yüzden YAŞAMAK İÇİN NE GEREKİYORSA ONU YAPIYORUM.

Tamam siz şimdi biraz geri sarıp nasıl başladığını anlatmamı istersiniz. Saralım o zaman.

...

Her zamanki gibi erkenden kalktım ve işe gittim. Annem, babam ve kardeşlerim öldüğünden beri yaptığım gibi. Sürekli hiç bir amacım olmadan yaşayıp durduğum hayatta kalmaya devam etmek için para falan kazanıyorum işte.

Siz şimdi annenler nasıl öldü dersiniz, onu da anlatıyım hemen. Klasik bir trafik kazası, annem babam kardeşlerim ve ben biraz eğlenmek için yaylaya çıkmıştık. Uzun süredir araba kullanmayı biliyordum, tabiki ehliyetim de vardı. Akşam dönerken arabayı ben sürmek istedim. Babamın ısrarlarına rağmen o arabayı sürdüm. Benim suçum yoktu. Doğru şeritten gidiyordum. Ama önüme ters şeride girmiş bir araba çıktı. Frenledim, ona izin verdim. Diğer şeride geçemezdim arabalar gelmeye devam ediyordu. Ve o aptal kaçmayı başaramadı, çarpıştık. Ve ne kadar şanslıyım ki kazadan sadece ben sağ çıktım. Karşı tarafta suçlayacak biri de kalmadı. Zaten bir kişi olan o salak da öldü.

Neyse bunları unutmaya çalışıyorum. Hatırlayıp üzülmeye gerek yok. O kazadan sonra ne yaptığımı sorarsanız, okudum. Matematik bölümünde okudum. Araştırma görevlisi olmak istiyordum. Ama param yetmeyince KPSS ye girip lise de öğretmen oldum. İşimi seviyorum. Ergenlerle uğraşmak çok eğlenceli. Onlara matematiği sevdirmek daha da eğlenceli. Bu yıl ilk kez 12.sınıflara giriyorum. Ve onları mezun etmek için sabırsızlanıyorum.

Şimdi dersiniz ki, madem işini seviyorsun ne bu bıkkınlık. Evet işimi çok seviyorum. Ama sürekli ergenlerle takılmak ve onların zaten bozuk olan psikolojilerini daha da bozmamaya çalışmak insanı bazen çok zorluyor. Ayrıca resmen hayatımın en büyük hedefi 12.sınıfları mezun etmek. Ne güzel hedef ama tam benlik.

...

Bugün nöbetçiyim. Tabiki öğle arasında izni olmamasına rağmen dışarı çıkmak için yalvaran öğrencilerle uğraşmam gerek. Yani ön kapıda nöbetçi olsaydım. Ben arka bahçede nöbetçiyim. Yani okulda yapılmaması gereken tüm işlerin yapıldığı yer.

Yerime gittiğimde fark ettiğim öğrenciye doğru ilerlemeye başladım. Öğrenciler kaçamasın diye çıkabildiği kadar yukarı çıkan tellerin arkasında biriyle konuşan bir öğrenci.

Konuştuğu adamın tipi pek tekin değil. Ondan uzaklaştırmam gerek. Ama bu öğrenciyi gayet iyi tanıyorum. Eğer ona ters gidersem bi şekilde okuldan kaçar ve o adamla konuşur.

Yanına gidip öğrencime adıyla seslendim.
"Kaya, naber" hemen yanlış bişey yapıyor gibi bana dönüp kocaman sırıtmadıyla "hiç hocam siz" dedi. Gülümsedim ve konuştuğu adama döndüm.
"Bu kim" diyince biraz panik oldu. Ama cevabını vermeyi geciktirmedi.
"Abimin arkadaşı" gülümsedim ve gitmesini istediğimi belli eden bakışlarımı attım. Çünkü bu yalana inanmadım. Abisinin arkadaşıyla neden okulun arka bahçesinde gizlice konuşsun ki.

Ama bakışlarımı kale almadı. Onun yerine tellerin arkasından elini uzatıp "Samet" dedi. Gülümsemekle yetinip Kaya ya döndüm.
"Ne konuşuyordunuz"
"Havadan sudan hocam ya" Kaya yı iyi tanıyorum. O eğer bişeyi geçiştiriyorsa o işte kesin bi iş vardır.

Tabiki Kaya yı sıkıştırmadım. Dediğim gibi sıkışmış hissettiğinde yanlış şeyler yapan bir öğrenci. O yüzden kenara oturup telefonuma bakmaya başladım. Ama tabiki onları dinledim.

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin